Küçük Dila'nın ölüm yıldönümü

8 Eylül 2009 tarihinde Selimpaşa’da yaşanan sel felaketinde hayatını kaybeden Dila Manav’ın ölüm yıldönümü.

Küçük Dila'nın ölüm yıldönümü
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Minik Dila’nın babası Muharrem Manav Dila’nın ölümünden bugüne yaşadıklarını şu şekilde ifade etti. “Bildiğiniz gibi 8 Eylül 2009 da Selimpaşa Sel felaketinde Dila bebeğimi kaybettim. Sele neyin sebep olduğunu tespit için mahkemeye yaptığım başvuru sonucu mahkemece görevlendirilen bilirkişi selin bölgede bulunan derelerin ıslah edilmemesi, suyun tahliyesi için kullanılan giderlerin dar olduğu, suyun gereği gibi denize ulaşamadığından biriktiği ve sele sebep olduğu şeklinde rapor verdi. Bu konu ile ilgili ihmali olabilecek kişi ve kurumlara hakkında Silivri Cumhuriyet savcılığına şikayet dilekçesi verdim. Savcılık, soruşturması yapılacak kişiler devlet memuru olduğundan dolayı soruşturma izni alınması için talebi İçişleri bakanlığına sunup soruşturulmasına izin alması gerekmekteydi. İlgili savcılıktan soruşturma izni talebi 23 Aralık 2009 tarihinde T.C. İçişleri Bakanlığı Mahalli İdareler Genel Müdürlüğü’ne hitaben yazılmış yazı ile gönderilmiş, kanun gereği inceleme için öngörülen 30 günlük kanuni süre geçmiş olmasına rağmen müspet yahut menfi herhangi bir cevap ( 2010 temmuz ayına kadar ) alınamamıştır. 2010 temmuz ayında İç İşleri Bakanlığının, savcılığın “soruşturmaya izin” talebi neticesi verdiği karar soruşturma izni verilmesi yahut verilmemesi değil, sanki hiçbir şey olmamış gibi “işleme konulmama” kararı olmuştur. Yani kısacası bebeğimin kaybı bırakın idari soruşturma açılmasına sebebiyet vermeyi, başvurumun işleme konulmasına dahi değer değilmiş!. Üstelik kanun gereği bu hukuksuz kararın bize tebliğ edilmesi gerekirken ona dahi gerek görülmemiş, savcılığa bilgi verilmiş, savcılık ise dosyayı takipsizlik ile sonlandırmıştır.

Bu arada bu olanlardan habersiz , ben yaralı bir baba olarak İçişleri Bakanlığına soruşturma iznine müsaade için (aşağıda da görebileceğiniz) 23 Temmuz 2010 tarihli bir rica e-postası gönderdim. Yani İçişleri Bakanlığının savcılığa bu davanın bırakın soruşturmasına izin verilmesini işleme konulmaya gerek yok kararını Savcılığa gönderdiği tarihte. 24 Ağustos da ise İçişleri Bakanlığından bu rica mailimize olumlu cevap verilmiş ve tarafımıza ; “23/07/2010 tarihli e_postanız incelenmiş olup; soruşturulma izni verilmesini istediğiniz kişi ve kurumlar hakkında isim ve adres belirttiğiniz takdirde başvurunuz işleme alınacaktır.” Cevabı gelmiştir. Bizde aynı gün dava dosya numarası ile birlikte bunu belirten bir maili İçişleri Bakanlığına göndermiş bulunmaktayız.

Manav bu süreçte neler yapacaklarını da şu şekilde ifade etti “Bunun bir işi uzatma politikası olduğunu düşünüp nerelere başvurulup dava açılması gerekiyorsa yapacağız. Savcılığın Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Kararına karşı Çorlu Ağır ceza mahkemesine itirazımızı yapıp, işleme konulmama kararına karşı ise ayrıca bir idari başvurumuz ve davamız olacak. Bu sadece işlemleri biraz daha uzatacak ama artık kesin ve kararlı olarak AIHM’e gideceğiz, gerekirse 6 ay sonra gerekirse 1 sene sonra. Bir hukuk devletinde olması gerektiği gibi hukukun bize verdiği tüm yolları sonuna kadar kullanacağız, hakkımızı sonuna kadar bıkmadan yılmadan arayacağız”dedi.