O Yazanları Mahkemeye Vereceğim

Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, 'Hizmette 2 yılı' değerlendirdiği basın toplantısında, yapılan çalışmalar ve ileriye dönük projeleri hakkında açıklamalarda bulundu. Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturulmasına gerek görülmeyen Temizlik İhalesi ve Çanta Bakımevi'nde yaşandığı iddia edilen olaylara da değinen Işıklar 'Cezalarını Hukuk versin' dedi

O Yazanları Mahkemeye Vereceğim

“O YAZANLARI MAHKEMEYE VERECEĞİM”

Düzenlediği basın toplantısında, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturulmasına gerek görülmeyen Temizlik İhalesi ve Çanta Bakımevi’nde yaşandığı iddia edilen olayları hakkında da bilgi veren Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar Temizlik İhalesi konusunda, “Ben arkadaşlarıma güvendim, güveniyorum ve güvenmekte de haklı olduğum ortaya çıktı. Ben gerekeni yaptım ve bundan sonra hukuk karar verecek. O yazanları da mahkemeye vereceğim. Cezalarını hukuk versin.” dedi. Işıklar Çanta Bakımevi’nde yaşandığı iddia edilen olaylar içinde “ Söz konusu şahıs şu an serbest kaldı. Adli Tıp raporları ortada. Burada üzücü olan, biz böylesine faydalı sosyal projeleri hayata geçirirken, birilerinin, sanki tecavüze uğradığı iddia edilen kişiyi, orada bize sığınmış bir vatandaşımızmış gibi göstermeye çalışmasıdır”dedi.

Temizlik İhalesiyle ilgili olarak, Silivri Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından kovuşturulmasına gerek olmadığı yönünde çıkan kararı basın mensuplarıyla paylaşan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, şöyle konuştu “Temizlik İhalesi’nin bu şekilde sonuçlanacağından ve kararın bu şekilde çıkacağından zerre kadar şüphemiz yoktu. O gün AKP İlçe Başkanı “Kamu zarara uğratılmamış. Yusuf Günaydın şikâyetini erken yaptı” dedi. Biz hak edene ihaleyi verdikten sonra şikâyet etse, kamu zararı olacaktı şeklinde düşünüyor. İşin aslı öyle değil. Orada kamu zararı vardır diye şikâyet edilmedik ki. Evrak çalındığı ve usulsüz olarak başka birine verildiği şeklindeki iddialardan yola çıkılarak bizi şikâyet ettiler. Kamu zararı hiç konuşulmadı. Gazetelerde burada, hiç bir yerde yazmıyor kamu zararı. Yani savcı, kamu zararı oluşmadığından dolayı kovuşturmaya gerek yoktur demedi. Laf kalabalığı yapıp, haksız ithamda bulunarak, adaletin tecelli etmesine fırsat bile tanımadan mahkûm etmeye çalıştığından dolayı konuyu örtmeye çalıştı ama mızrak da çuvala sığmaz tabi. Bu Silivri’de CHP ve kapatıldıktan sonra ortaya çıkan muadili partilere mensup bütün Belediye Başkanlarının hiç birinde böyle olumsuzlukla karşılaşmadık. Biz o gelenekten geliyoruz. İhalelere karışmayız, hatta “kim almış?” diye sormayız bile. Ama ben arkadaşlarıma güvendim, güveniyorum ve güvenmekte de haklı olduğum ortaya çıktı. Ben gerekeni yaptım ve bundan sonra hukuk karar verecek. Bundan sonra o yazanları da mahkemeye vereceğim. Cezalarını hukuk versin.

Bu sektörlerde mafyavari çakal takımları vardır. Özellikle temizlik sektöründe bunlar çok fazladır. İki tane proforma fatura ya da iki tane kira sözleşmesi getiren adamda girebiliyor buraya. Doğruluğu tartışılır elbette. İhale günleri kapı önlerinde görürsünüz bunları. Bunlara çantacı denir. Böyle bir sektör oluşmuş bu işte. Biz bunlardan arındıracağız Silivri’yi. Bazı arkadaşlarımızın, siyasi fayda gelir beklentisiyle, gazete bastırıp, daha savcılığın kararını beklemeden mahkûm etmeye kalkmaları çok acı. Aslında bu hareketler, dönüp dolaşıp kendine zarar verecek farkında değil. “Nasıl bilirsin? Kendim gibi!” sözüne benzer bu işler. 3 liralık bir şeyi 5 liraya yapıp da, aradan 1 lira almaya çalışan bir zihniyeti yok etmeye geldik. Yok, efendim burada bit yeniği varmış. Geldik o bitleri temizliyoruz ya. Bu koridorlar doluydu.

“ BATIRARAK MI, LEKELEYEREK Mİ GERİ ALACAKSIN?”

Rekabeti ne için yapıyoruz? Bu makamı geri almak ya da korumak için. Batırarak mı, lekeleyerek mi geri alacaksın? Buranın hukuka uygunluğunu koruyarak, cazip ve değerli bir yer olarak elimizde tutmalıyız ki talip olalım buraya. İktidara talipsin ama devletin bütün kurumlarını yerle bir ediyorsun. Bu nasıl talip olmak? Sen gelince mi nurlanacak burası? Sen çok mu nurlu bir insansın da gelince temiz olacak? Eğer senin iddia ettiğin gibi bir yerse, sen de kirli bir yerin üzerine oturmuş olacaksın. Bu mantıktan arınmak lazım. Kişisel hatalar ayrıdır, kurumu kötülemek ayrıdır. O bahsettiğin komisyonda değişen sadece iki kişi. Ben ilahi adalete güveniyorum. O dönüp dolaşıp bulacak bir yerden. O bulmazsa, biz adaletten zaten bulacağız onu. Siyaseten zaten mahkûm ederim ama bunu meydanlarda ve meclis kürsüsünde yaparım. Ama lekeleyerek değil.

Daha ilk gün polis evrakı almaya geldiğinde, basına bunu veren, halay çeken arkadaşları ben Kültür Evi’ne davet edeceğim. Folklor dersi vereceğiz o arkadaşlara. Folklorun nasıl oynanacağını ben onlara daha iyi öğretirim. Bazı şeyler eksik olmuş, bütün yöre oyunlarını oynatacağım ben onlara. Bu kararlar, o halay çeken arkadaşlara kapak olsun.

“TECAVÜZ DEĞİL ,KENDİ RIZASI İLE OLMUŞ”

Belediyede olan her şeyden ben sorumluyum. Bundan kaçmıyorum. Ama insanların özel hayatlarını biz denetleyemeyiz. Belediyede 900’e yakın personel çalışıyor. Bir zorlama veya dayatma olsa bizim sorumluluğumuz kat kat fazla olur. Ama gönül rızasıyla, 2 katında bilmem kaç tane odası olan bir yerde bir şeyler yaşandığını sonradan öğreniyoruz. Söylentisiyle bile bu arkadaşların işine son verdik. Tüm bunlar yazılacak şeyler değil. Ayrıca şu anda iddiaların ortasındaki şahıs da serbest kaldı. Basın olayın üzerine gidince savcılık harekete geçti ve olayı incelemeye aldı doğal olarak. Adli, Tıp’tan gelen raporlar doğrultusunda serbest bırakıldı. Raporlarda da, bir tecavüz olmadığı, kendi rızasıyla olduğu, akli şuurunun yerinde olmadığı, birkaç kişiye daha bu dedikoduyu yapmaya çalıştığı çok açık şekilde yazıyor. Ortadaki durum bu. Bu olay belediyenin tasarrufundaymış gibi göstermek de çok doğru bir hareket değil. İşin en üzücü kısmıysa, orada yaşayan bir engelliye tecavüz edilmiş gibi yansıtılması. Örneğin Adliye’de böyle bir gönül ilişkisi yaşansa, sorumlusu Başsavcımız mı olacak?

“O EVLAT BEŞ YILDIR NEREDE?

Şimdi buna “Silivri’nin rezilliği” demek kendi rezilliği. Oradaki özel bir ilişkiyi, sahte mektuplar yazarak ortaya atmak ne kazandıracak? Mektupta “Oğlum bize sahip çık” diyormuş vatandaş. Nerede oğlun geçen beş yılda. O insanlar zaten burada yaşıyorlardı. Nerede o evlat, beş sene hiç bakmamış?

“BUNLAR YAPILMASI ZORUNLU HİZMETLER”

Biz bu hizmeti verirken devletten bir lira yardım almıyoruz. Burası ayrıca söylendiği gibi huzurevi değil konukevi. Bir başka şekliyle Belediye Sığınmaevi de diyebiliriz. Biz Sosyal Hizmetler Müdürlüğü’ne gittik. Bize Huzurevi yapamayacağımız, bunun ayrı bir statüsü olduğu söylendi. Biz konukevi yaptık. Hala da “Huzurevi” olarak yazıyorlar. Bu da ayrı bir cehalet örneği. Diyelim ki jandarma sokakta bir vatandaşı buldu ve getirdi kapımızın önüne. Belediye olarak ona yer bulmak zorundayız. Ya kendi imkânlarımızla faaliyete geçirdiğimiz konukevine alacağız ya da bir otele yerleştireceğiz. Bizim otelimizde orası. Orada 7 yıldır kalan vatandaşlarımız da var. Şartlar oluşmadıysa sokağa atacak halimiz yok. Ağırlaşır veya hastalanırsa, hastaneye ya da huzurevine bu vatandaşlarımızı götürüp getiriyoruz. Bunlar yapılması zorunlu hizmetler.”