Silivri Termik santral için ayaklandı

Geçtiğimiz günlerde yapılan çeşitli plan değişiklikleri ile tarım ve orman alanlarına 'Enerji Üretim Alanı' (EÜA) adı altında termik santrallerin yapımı için yol verildi. İlk termik santraller Vize ve Çerkezköy-Silivri sınırları içerisine kurulması planlanan Santral için Silivrililer ayaklandı.

Silivri Termik santral için ayaklandı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Silivri Belediyesi Sergi Salonu önünde toplanan yüzlerce çevre dostu vatandaş, kurulması planlanan Termik santral için imza kampanyası başlattı. Sergi Salonunda da bilgilendirme toplantısı düzenlendi. Yapılan bilgilendirme toplantısına Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, Çerkezköy Belediye Başkanı Vakap Akay’ın yanı sıra siyasi parti başkanları, mahalle muhtarları, STK üyeleri, çevre dernek ve odaları ile çok sayıda vatandaş katıldı.
 
Elerindeki döviz ve pankartlarla salonu hınca hınç dolduran çevre dostu vatandaşlara hitaben konuşan Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar “öncelikle bütün konuklara hoş geldiniz diyorum ama sevgili kardeşim belediye başkanımız komşu ilçemizin belediye başkanı Vahap kardeşim ve il başkan yardımcımız ve heyetlerine, muhtarlarımıza, sivil toplum kuruluşlarının değerli temsilcilerine ve çevre duyarlılığı gösteren herkese teşekkür ediyorum”
“ÇOK KÖTÜ ÖRNEKLER HEPİMİZİN HAFIZASINDADIR”
“Burada aslında süreç yeni başlıyor bir anlamda ama bu süreci doğru anlamak ve anlatmak belki de bu bir başlangıç olacak. Trakya’da çevre bilincinin, çevre duyarlılığının gelişmiş olduğu konusunda bir şüphemiz yok. Yakın gelecekte başlayacak olanlar ve yakın geçmişte de başladığımız çok kötü örnekler hepimizin hafızasındadır. Bir tanesi de burada şekillendirilmek isteniyor. Bunu Türkiye’nin enerji politikasındaki dışa bağımlılığı ile açıklanabilir ki öyle de deniliyor. Bunların enerji çeşitlendirilmesi ile dışa bağımlılıktan kurtulmayı üreten ülke olup buna ihtiyacımız var deniliyor. Bu raporlarda da var.
“ÇED ZORUNLULUĞU DA KALDIRILMIŞ”
“ÇED raporlarının yapılmaması, bir bakanlık projesi olduğu için ÇED zorunluluğu da kaldırılmış, Çevre Etki Değerlendirmesi yapılmadan direk santralin başlanması kararı verilmiş. Açıklamasında da bölgemizde 3 tane organize sanayi bölgesi var. Onlara enerji ihtiyacının birinci zorunluluk olduğu ortaya konmuş. Yapım gerekçesi olarak gösterilmeye çalışılıyor. Ayrıca ülkemizde yüzde otuz sekizi doğalgaza bağlı bir enerji politikası yaşanmış. Fosil atıklara bağlı zaten petrole bağlı bir tarafta Suudi Arabistan’da o çöllerin altında olan o fosil atığa, bir taraftan da Sovyetlerden gelen doğalgaza bağlı iki enerji politikasıyla bugünlere gelinmiş olmanın yanlışını bir tarafa bırakarak söylüyorum; yüzde 38’i doğalgaza bağlı bir enerjiden kurtulması kendi imkanlarıyla kendi kaynaklarıyla özellikle organize sanayi bölgelerinin yoğun olduğu bölgeye enerji sağlamak ihtiyacını doğurduğu söyleniyor. Şimdi bunları kağıt üstünde anlamak mümkün ve mantıklı geliyor olması bizi yanıltan taraf.
“KIRK KATIR MI KIRK SATIR MI?”
“Şimdi “Kırk katır mı kırk satır mı?” diye sormanın tam yeri. Enerji bağımlılığından kurtulmak, dışa çeşitlendirilmesi yapılmak için bu çevre faciasını yaratmak zorunda mıyız? Zaten sormamız gereken soru da bu. Enerji çeşitlemesi, yenilenebilir enerjiler, özellikle rüzgar enerjileri, güneş enerjileri, daha çeşitlenebilecek enerji türü dünyada gelişmiş, sonuç alınmış üretimine başlamış, olmuşken bizde buna geç kalınmış olmasının cezasını Trakya çekmemeliydi. Bu bizde olmasın da nereye giderse gitsin anlamında da söylemiyorum. Kesinlikle Türkiye’nin hiçbir yerinde ne nükleer enerji ne termik santrallerinin yerini olmadığını söylüyorum.
“BÜYÜK BİR TALİHSİZLİK OLARAK DÜŞÜNÜYORUM”
“Yanlış bir politikanın yanlış bir zamanda doğru yönetilmeyen bir sürecin sonuçlarını Trakya’nın yaşamaması gerektiğini, Türkiye’nin hiçbir bölgesinin yaşamaması gerektiğini söylüyoruz. Bu yeniden katılımcı, kapsayıcı, paydaşlarıyla, ortaklarıyla beraber sürecin yönetilmesi Türkiye’nin politikalarının bu çözümlerinin birlikte yapılmamasının, otoriter bir mantıkla bu üstten bakıcı anlayışla, tepeden verilen kararların ne kadar yanlış olduğunun somut bir göstergesi. Çünkü bizim bölgemizi çok iyi biliyorsunuz 430 kilometre karelik bir tarım alanının göbeğinde yapılması planlanıyor. Bunun yarısı 545 hektarı çerkezköy’de 485 hektarı ise Silivri’de planlanan bir alan. Müthiş bir alan aslında. 10 bin dönümlük bir alanı bloke eden sadece bloke ettiği alanla kalmayıp çevresinde tarımı, doğal yaşamı, sürdürülebilir bir tarım anlayışını yok edecek bir mantık geliştirilmeye çalışılıyor.Burada yapılması planlanan termik santralin sağlayacağı faydadan vereceği zarar çok daha fazla. Bunu kesinlikle şimdiden öngörülmemiş olduğunu büyük bir talihsizlik olarak düşünüyorum. “
 
İlçemizin ve Çerkezköy’ün ikisinde de organize sanayi bölgesi olan bir ilçemiz. Çerkezköy, Kapaklı, Çorlu… Üç tane önemli organize sanayi bölgemiz var. Şimdi Silivri bunun yanı başında 900 kilometrekarelik bir alan. İstanbul’un altıda birini yüzölçümü olarak kapsayan bir ilçenin yarısı tarım alanı olarak ekilebilir bir alanla birleştirdiğinizde bizim birkaç ay öncesinde yaptığımız ve Türkiye’nin gündemine gelen bu tarım çalışmalarıyla aslında ne kadar önemli bir toprak parçasına sahip olduğumuzu bir kez daha anlamamız gerektiğini düşünüyorum. Burası kent ve kent çevresi tarımının büyük bir gıda üretiminin ve organize sanayi bölgeleri olan üç tane bölgede ondan sonra “Tarım Sit Alanı” ilan edilmesi gündeme gelmişken bundan on beş gün öncesine kadar Tarım Bakanlığı bizzat Başbakan tarafından tarım sit alanı ilan edeceğiz diye bir milli tarım politikası açıklanmışken ki bu bölgede tarım sit alanı olacak bir bölgeyken birbirinden kopuk Sayın Başbakan on beş gün önce bir şey söylüyor ve bugün burada bir termik santralin yapılmak istenmesi… Bunlar herhalde kesinlikle birbirinden kopuk, kesinlikle farkına varılması gerektiğini, kendi Sayın Başbakan’ın açıkladığı milli tarım politikası ile de çeliştiğini söylemek gerekiyor.
“ BU PROJENİN ÇOK BÜYÜK ZARAR VERECEĞİNE AŞİKARDIR”
 Bu bölgenin organize sanayi bölgesi olmasıyla yanıbaşında bizim burada tarım sit alanı ilan edilmesine yönelik bir teklifimiz vardı. Bunu neye mi dayandırıyoruz? Çünkü Allah vergisi bir zenginlik, Allah vergisi bir tarım toprağı ve inovatif tarımın, sürdürülebilir bir gıda üretiminin, bölgesel kalkınmanın, hatta çok iddialı olarak söylüyorum, Balkanlar’ın, Rumeli’nin bir tarım kalkınma havzasına, bir tarım kalkınma endüstri bölgesine dönüşebilme avantajına rağmen böyle bir şeyin düşünülmesi bu projenin çok büyük zarar vereceğine aşikardır.
“BU TOPRAKLAR TARIM SİT ALANI OLARAK İLAN EDİLMELİ”
Bunu şu şekilde özetleyelim: birincisi bu topraklar tarım sit alanı olarak ilan edilmeli. Kent ve kent çevresinde inovatif tarımın, kalkınmanın, bölgesel kalkınmanın ve gıda üretiminin, istihdamın ve bu toprakların korunarak sürdürülebilir bir kalkınmanın projelendirilmesi gereken bir bölge. Organize sanayi bölgelerimizin olması büyük bir avantaj. Neden? Çünkü endüstri kalkınma ve bir endüstri kanunu çıktı 2004 yılında Türkiye’de. Endüstri Bölgesi Kanunu şu demek. Bir Hong Kong vari tarımdan ve tarıma dayalı sanayinin gelişebileceği büyük bir özel bölge. Özel kanunu olan, yönetimi olan, idari yapısı olan ve dünyanın bu tür teknolojilerinin toplandığı, hem inovasyonun sağlanabileceği hem de üretimin yapılabileceği dünyaya teknoloji ihraç eden büyük bir merkez olma imkanı var. Endüstri Bölgesi Kanunu 2004 yılında çıktıktan sonra ancak organize sanayi bölgesi olan yerlerde kurulabilir diye kanunda var bu da bizim için bir avantajdı. Onun için 3 tane organize sanayi bölgesi olan bir yerde organize tarım bölgesinin de kurularak bir endüstri tarım bölgesine dönüşecek bir alanı biz sadece bir tanesi değil, belki 8 tane termik santral kurulmasının planlandığını duyunca tüylerimiz diken diken oldu.
“BÜYÜK BİR ÇEVRE FACİASINA SEBEP OLACAK”
“Bize gelen ÇED raporunda söylenen 2 tane termik santral projesi var fakat bir tanesi şimdi bu konuştuğumuz Çerkezköy ve Silivri’nin neredeyse 10 bin metrekare alanını bloke edecek ve yer altı suyunu da ayrıca yok edecek. Zaten bugüne kadar kontrolsüz bir kullanımla Trakya su havzasının iki yüz elli metreyi geçtiğini biliyoruz. Kaynakların önemli ölçüde yok olduğunu biliyoruz. Şimdi ilave bir süreç gelecek. Bölgedeki kömürün yetersizliği söz konusuyken ithal kömüre dayalı yapılması ve buraya konulması bizim için büyük bir çevre faciasına sebep olacak. Çünkü ithal kömürle yapılacaksa ki projenin başında da yazıyor, neden burası limana mı yakın ne düşünülmüş bu konuda kötü düşünmek ve başka şeyleri tetiklemek amacında değilim. Ama sormak zorundayım. Neden burası? Neden bu tarım alanının, bu Balkanlar’ın en verimli bölgesinin seçilmesinin sebebini anlamış değiliz. Bir avantaj sağlanacaksa bu enerji bağımlılığından kurtulunacaksa anlamadığımız ve bugün fark etmediğimiz ki bu da yanlıştır. Halkın fark etmediği, anlamadığı şeyi alelacele buraya getirip koymak istemelerinin sebebini de ya birileri bize söyleyecek ya da biz buna inanmayacağız çünkü inandırıcı bir yanı bize göre yok şu aşamada. Hiçbir gerekçe bu toprakların mahvedilmesini ve burada tarımın ve yaşamın dışına çıkarılmasını gerekçe gösteremez. Bunu haklı kılamaz. “
“BU SANTRALİN YAPILMASINI İSTEMİYORUZ”
Bu anlamıyla biz bu çalışmayı başta İl Çevre Komisyonu’muz ile başlayan ve daha sonra Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap kardeşimizin bu duyarlılığı ile bu süreçleri devam ettireceğiz. Biz burada bu santralin yapılmasını istemiyoruz. Bu çevre faciasını burada yaşamak istemiyoruz. bu çok doğal bir yaşam hakkını savunmak ve ifade edilmesi anlamındadır. Bunu tamamen bir çevre duyarlılığı, yaşadığı yere sahip çıkma olarak görülmesini ve hiçbir siyasi bağlantı ile gerekçelendirilmemesini özellikle vurgulamak istiyorum. Biz sadece bölgemizin ve bu toprakların korunmasını istiyoruz. Bu çabaya emek veren gayet gösteren herkesi kutluyorum.” dedi.
Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıkların konuşmasının ardından Çerkezköy Belediye Başkanı Vahap Akay da bir konuşma yaptı.
Prof Dr.Doğan Kantarcı, Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Mehmet Has, Silivri Çevre Derneği Başkanı Ali Korsan ve CHP İstanbul İl Çevre Komisyonu Başkanı Şeyma Dumrul da toplantı da birer konuşma gerçekleştirdi.