Milletvekilleri, referandum sürecinde izlenecek yolu anlattı

Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Eren Erdem ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, Silivri'de bir dizi programa katılarak referandum süreciyle ilgili vatandaşları bilgilendirdi. Bu süreçte neden 'HAYIR' denilmesi gerektiğini vatandaşlara anlatan milletvekilleri, partilerinin bu süreçte izleyecekleri yolu da açıkladı.

Milletvekilleri, referandum sürecinde izlenecek yolu anlattı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Türkiye’nin gündeminde yer alan 16 Nisan’daki referandumda oylanacak olan “Anayasa Değişiklik Paketi” dünkü programlarla Silivri’de de tartışıldı. Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Eren Erdem ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın’ın katıldığı programın ilki Çanta Mahallesi’nde gerçekleştirildi. Çanta Merkez Kıraathanesi’nde vatandaşlara referandum sürecini anlatan milletvekilleri daha sonra Silivri Belediyesi Yaşar Kemal Sergi Salonu’ndaki panele katıldı. Cumhuriyet Halk Partisi heyeti Yaşar Kemal Sergi Salonu’na gelmeden önce Silivri Emniyet Müdürlüğü Koruma Şube’ye bağlı ekipler, salon içerisinde herhangi bir şüpheli paket olup olmadığı yönünde arama gerçekleştirdi.

Çanta Mahallesi’ndeki programın uzamasından dolayı Yaşar Kemal Sergi Salonu’ndaki programa geç gelen heyet adına Cumhuriyet Halk Partisi Milletvekili Eren Erdem konuşmasına salonda kendilerini bekleyenlerden özür dileyerek başladı. Erdem konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

“Bu işin hiçbir parti ile alakası yoktur”

Bu akşam daha çok önümüzdeki günlerde neler yapılabileceğini konuşacağımız bir değerlendirme yapacağız. Burada biraz daha farklı bir değerlendirme yapacağız. Biraz daha farklı bir içerikte konuşacağız. Yürüteceğimiz çalışmanın mantığını anlamalıyız. Ne yapacağımızı, nasıl davranacağımızı, neyi yapmayacağımızı çok iyi anlamamız lazım. İşin bu kısmına değinmek istiyorum. Aynı zamanda referandum süreciyle ilgili kampanyayı hazırlayan seçim komisyonunun üyesiyim. 12 kişilik bir komisyon oluşturdu sayın Genel Başkan’ımız. Ben de bu komisyondaki yöneticilerden biriyim. Dolayısıyla şu anda yapacağımız seçim çalışmamızın mantığını dopdolu bir şekilde kavradığımız sürece buradan iyi bir sonuç alacağımızı düşünüyoruz. Şunu çok net bir şekilde söylememiz lazım. Bu işin hiçbir parti ile alakası yoktur. Cumhuriyet, sadece Cumhuriyet Halk Partisi’nin meselesi falan değil yani. Meselesi olanların bir kısmı burada. Bunun dışında Türkiye’deki tüm siyasi partiler de cumhuriyete sahip çıkma iradesi ortaya koyan, parlamenter sisteme sahip çıkma iradesi ortaya koyan arkadaşlarımız vardır. Bunlar Türkiye’nin yarısından çok daha fazladır.

Kararsız seçmenin 3 tereddüdü var

Bugünkü iktidar partisi içerisinde de bizim yaptığımız analizler gösteriyor ki demokratik parlamenter sisteme sahip çıkan çok ciddi sayıda vatandaşımız var. Sadece ve sadece iktidar partisi seçmenlerinin yüzde altmış, altmış beşi evet diyor anket sonuçlarına göre. Bugün Erdoğan da söyledi. Olağanüstü bir kararsız kitle var. Bu kararsız kitlenin davranış profilini biz inceledik. Bu inceleme sonucunda ortaya çıkan şey şu oldu: Kararsız seçmenimizin tereddütlerini oluşturan şeyin temelinde ekonomi, güvenlik ve kutuplaşma geliyor. Bu süreçte partimizin sürece bakış açısından söylüyorum. Biz kesinlikle Cumhurbaşkanı ile bir polemik yaşamayacağız. Meydanlarda 60 gün boyunca kendi kendine konuşan bir Cumhurbaşkanı inşa edeceğiz. Biz ona asla cevap vermeyeceğiz. Bunu yaptığımız sürece de ciddi sonuçlar alacağımızdan eminiz.

“Ülkenin yarısına terörist demiş oluyorsun”

Kavgayı bizim üzerimizden yürütmek isteyen bir Cumhurbaşkanı var. Hatta bize bir yem attılar. “Hayır”cılara terörist dediler. Bunun üzerinden bizim “evet”çilere bir şeyler söylememizi istediler. Biz bu tuzağa düşmedik. Şimdi halk olarak tepki gösteriyorlar. Siz bize nasıl terörist dersiniz diye. Bu tutmayınca da hemen söylem değiştirdiler. Söylesinler bu bizim için iyi bir şey. Bizim işimize yarayan bir durumdur. AKP’nin yürütmüş olduğu kampanyayı çok olumlu buluyorum. “Hayır”ı destekliyor. Bu kampanyayı yürüten danışman kimse Allah onlardan gani gani razı olsun. Bize çok büyük katkı sağlıyorlar. Biz trilyonlarca para harcasak bunların şu anda “hayır” kampanyasına yaptığı katkıyı yapamayız. “Hayır diyenler terörist” dediğin an ülkenin yarısına terörist demiş oluyorsun.

“Binali Yıldırım da “hayır” diyecek”

Bu anayasa vatandaşlarımıza anlatılırken kahvede, takside, berberde anayasa dışında hiçbir şey konuşulmaması gerekiyor. Efendim, AKP şöyle AKP böyle, hükümet şöyle tuzağına sakın düşmeyelim. Onlar CHP’yi konuşsun ama biz AKP’yi konuşmayalım. Biz gidelim neden “hayır” demesi gerektiğini konuşalım. Ben söyleyeyim Binali Yıldırım da “hayır” diyecek. Niye? Hala neden “evet” diyeceğini anlatamadı. Haftalardır konuşuyor. Neden evet diyeceğini hala anlatmadı. Kesin o da hayır diyecek eminim. İnsan böyle bir anayasaya evet derken nedenini anlatmaz mı? Anlatır. Peki, o anlatıyor mu? Anlatmıyor.

“Bizim hiçbir partinin siyasi geleneği ile kavgamız yoktur”

Ayrıca önemli bir nokta daha var. Bu süreçte hiçbir parti ile polemiğe girmememiz lazım. Sadece iktidar partisi değil, Milliyetçi Hareket Partisi ile de. Neden? Çünkü Milliyetçi Hareket Partisi’nin içerisinde bugün Yusuf Hallaçoğlu dedi ki “yüzde 90 hayır diyecek.” Bizim hiçbir partinin siyasi geleneği ile kavgamız yoktur. Bizim siyasi tercihlerden dolayı problemlerimiz olabilir. Yani, Devlet Bahçeli’nin tercihi bizi memnun etmeyebilir. Bu Milliyetçi Hareket Partisi’nin geleneğini karşımıza alıp onunla çatışmamız anlamına gelmez. Netice itibari ile köklü bir gelenektir. Farklı bir dünya görüşüne sahibiz. Onlar kendi fikrini kendi alanlarında anlatacaklar, biz kendi fikrimizi anlatacağız. Hangimiz halkı ikna edersek –siyaset böyle bir şeydir- sandıktan çıkıp iktidar olacağız. Yoksa bizim 80 öncesi bir tutumla meseleyi farklı bir yere çekmemiz yanlış olur. Aynı zamanda Milliyetçi Hareket Partisi’nin tabanını da etkileyebilir.

“Biz hata yapmazsak ‘HAYIR’ çıkacak”

 Emin olun, ben çok iyi biliyorum. Kendisine “Ülkücüyüm” diyen vatandaşlarımız bulundukları ortamlarda mensup oldukları partinin disiplini anlamında “Ben evet diyorum” diyeceklerdir ama sandığa gittiklerinde “hayır” diyeceklerdir. Meclis’te onu yapamazlardı belki. Çünkü lider doktrin ilişkisi var orada. Genel Başkan evet demişse evet deme iradesi baskın olur orada ama emin olun sandıkta farklı olacak. Eğer biz hata yapmazsak “hayır” çıkacak. “Evet” çıkarsa sebebi biziz, bilin. Bu yüzden çok dikkatli bir şekilde çalışmamız lazım.

“Bireysel kahramanlık yapamayacağımız bir süreç”

Aramızda Cumhuriyet Halk Partisi’nin üyesi olmayan arkadaşlarımız olabilirler. İstirhamın şu: Biz parti olarak bu sürece dair ciddi bir çalışma yaptık. Yaptığımız çalışma toplum bilimcilerle, siyasal ilişkicilerle, siyasette olan isimlerle, toplumun genelini kuşatan üslubu bilen isimlerle, sosyologlarla, psikologlarla yürütüldü ve referandum stratejisi çıktı. Ben şunu örnek veriyorum. Bizim ilçe örgütlerimizde kendi başımıza hareket etmemeliyiz. İlçe örgütlerimizin elinde güçlü bir reçete var. Onlara bu reçete Genel Merkezimiz tarafından gönderilecek. Bu reçetenin başarı getireceğini düşünüyoruz. Çünkü üzerine çok çalışıldı. Bunun için bir propaganda yapmadan önce ilçe örgütlerimizle fikir alışverişi yapmamız lazım. Çünkü bu süreç hiçbirimizin bireysel kahramanlık yapamayacağı bir süreç. Ben bile bu strateji anlamında Recep Tayyip Erdoğan’a “Sayın” diyorum.

“HAYIR, bugün önde”

Bu anayasadan “evet” çıkarsa kimin ilçe başkanı olacağının hiçbir kıymeti yok. Kimin belediye başkanı olacağının, kimin milletvekili olacağının hiçbir kıymeti yok. Bir devir kapanıyor. Birbirimizin kaşını gözünü tartışamayız. Birbirimizi seveceğiz. Mutsuzluk kesinlikle olmasın çünkü biz öndeyiz arkadaşlar. “Hayır” bugün önde.  Ben bugün neyi nasıl yapmamız gerektiğini anlatıyorum ki toplantı daha verimli hale dönüşsün. Çünkü ben buradaki arkadaşların kararlı olduğu düşüncesindeyim. Silivri böyle güçlü bir ilçe. Demokrat, cumhuriyetçi vatandaşlarımızın olduğu bir ilçe. Burada farklı partilere oy veren vatandaşlarımız da cumhuriyetçidir. Bu yüzden benim tahminim burada yüzde 80-85’i görürüz herhalde.

“Yargının başındakileri Cumhurbaşkanı atıyor”

Amerika’da böyle değil. Orada denetim mekanizması var. Trump ülkeye girişi yasaklıyorum dedi, bir yargıç dava açtı kararı düşürdü. Yargı kararlarını bozuyor. Burada da bozabiliyor ama bozacak yargının başındakileri Cumhurbaşkanı atıyor. Orada öyle değil. Orada seçilerek geliyor. Farklı mekanizmalardan geliyor. Tehlikeli bir iş.

Vatandaş diyor ki “Ben zaten Reis’ciyim. Benim için ne zararı var bu işin.” Tamam da bu Reis Allah tarafından ölümsüzlükle müjdelendi. Eninde sonunda hayatını kaybedecek her fani gibi. Yerine bir tane FETÖ’cü gelirse veya yerine senin yaşam modelini beğenmeyen biri gelirse ne olacak? O da bu kararname yetkisini senin aleyhinde kullanacak. Biz niye bu devleti birbirimizin kafasını kıran bir sopaya dönüştürüyoruz ki?

İstanbul Milletvekili Eren Erdem’in konuşmasının ardından söz alan Balıkesir Milletvekili ve aynı zaman Genel Başkan Başdanışmanı Ahmet Akın da süreç hakkında bilgilendirmede bulundu. Akın konuşmasında şunları söyledi:

Davutoğlu’nun hakkını bile biz savunduk

Öncelikle şunu söyleyeyim. Binali yıldırım halk tarafından seçilmedi ki. Milli irade diyenler atama bir başbakanı millete dayattılar. Öyle değil mi? Ne oldu Davutoğlu’na? Yüzde 49 oy aldı. Davutoğlu yok. Kim onun hakkını savunuyor? Ben bir şey söyleyeyim mi iyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var. Herkesin, her mazlumun hem hakkını savunuyor, hem hukukunu savunuyor. Yahu olacak iş mi bu? Davutoğlu’nun hakkını savunmak bile Cumhuriyet Halk Partisi’ne düştü.

“Silivri Belediye Başkanı bizim canımız”

Onun için diyoruz biz iyi ki Cumhuriyet Halk Partisi var diye. Gerçekten sahada olmayı yeğliyoruz. İl başkanımızla, ilçe başkanımızla görüştüm, belediye başkanımız ile görüştüm ki kendisi zaten bizim canımız onu çok seviyoruz, hep birlikte büyük bir çalışma içerisindeyiz. Şimdi efendim şöyle bir şey var. Ortada bir durum var. Nedir bu? Tek adam sistemi. Kendileri de itiraf ediyor. Artık bir soru işareti de kalmadı bu konuda. Bu tek adam şaşar beşer, insanoğlu bu adam da Allah’ın kulu. Kimin ne olacağı da belli değil. Biz burada bir kişi üzerinden konuşuyoruz. Bugün o olur, yarın başkası olur. Bir psikopat çıkar. Çıkmadı mı? Bizim ülkemiz kolay teslim edilmediğine göre, bizim de büyük önder ve büyük devrimci Mustafa Kemal Atatürk’e bir sözümüz olduğuna göre bizde verilecek cumhuriyet yok. Koskoca devleti tek bir adamın ağzına emanet edecek durumumuz da yok. Öyle değil mi? Bedava almadık bu ülkeyi. Ne bedeller ödendi ne canlar verildi.

“İktidar partisi kocaman Atatürk posteri astı”

Bakın yakın zamanda darbe girişimi oldu. Orada baktılar en doğru yol Atatürk, iktidar partisi kocaman Atatürk’ün posterini astı. Boşuna demiyorlar bin musibetten daha iyidir yaşamak diye. O yüzden herkesin Mustafa Kemal Atatürk’ün yolundan gitmesi gerekir. Çünkü o kendisi için bir şey istememiş. Tek adamlık istememiş. Teklif etmişler “Hayır” demiş “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” demiş. Şimdi bunlar ne diyor? Ben meclisi istemiyorum. Bir de ne diyor “Bir gemide iki kaptan olmaz.” Bunların dünyadan haberi yok. Hiç kimse bir yerden boşuna inmez, hiç kimse bir yerden boşuna çıkmaz. Bu kadar kolay yönetilebilir. Boşuna demiyorlar Binali diye. İki kaptan olmaz ne demek. Önemli olan herkes görevini iyi bilecek. Herkes ne yapması gerektiğini iyi bilecek.

“Memleketi darbe ile karşı karşıya bırakmaya vesile oldular”

Şu anda getirilmek istenen sistemde gençlerimizin, çocuklarımızın özellikle de kızlarımızın geleceği bir kişinin iki dudağının arasında. Kim olduğu hiç önemli değil. Bizim ülkemiz kolay parçalanacak bir ülke değil. Biz özellikle çocuklarımız, kız çocuklarımız için kocaman “HAYIR” dediğimizi anlatacağız. Bizim görevimiz bu. Neden bu? Çünkü bu milli bir görev. Bunlar “Milli İrade”  dediler halkın seçimini beğenmeyerek bir daha seçim yaptılar. Sonra bir şekilde darbeye yol verdiler. Memleketi bir darbe ile karşı karşıya bırakmaya vesile oldular. Biz de bunların hepsini yaşadık. Meclis’i bile bombaladılar.

Ülkemizin ileride kim olduğu önemli değil bir kişinin dudaklarının arasına bırakmamak için hayır diyoruz. Bizim amacımız bu. Biz şu anda rozetimizi çıkardık. Burada olmamızın tek sebebi Türk mevcudiyetini ve istiklalini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Bu görev kim tarafından verildi? Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk. Hangi parti varsa bu bayrak altında bir araya gelmek zorundadır. Çünkü artık cumhuriyetimiz gidiyor. Bunun mücadelesini vermek için çalışmak durumundayız.

“En iyi mahkeme milletin kendisidir”

Bunlar insanlarla dalga geçiyor. 15 senedir getiremediğin istikrarı ne oldu da şimdi getireceksin? 15 senedir hangi kararı almak istedi de alamadı? Hangi kanunu çıkarmak istedi de çıkaramadı? “En iyi yol bildiğin yol” Çocuğunuzu nereye gittiğini bilmediğiniz bir trene bindirir misiniz? Bırakın çocuğumu bindirmeyi ben kendim bile binmem. Onun için biz bildiğimiz yoldan gitmek zorundayız. İki buçuk yıldır fevri cumhurbaşkanlığı yaşıyoruz. Başkanlık sistemi daha doğrusu yaşıyoruz. Başımıza gelmeyen kalmadı. Bir de bunun –Allah korusun- devamını düşünün. Ama hiç merak etmeyin Türkiye Cumhuriyeti’nin veraseti buna asla izin vermeyecektir. Onun için de zaten biz Anayasa Mahkemesi’ne de gitmedik çünkü en iyi mahkeme milletin kendisidir. Şimdi millet karar verecek.

“Bazı ülkelerde damadı Enerji Bakanı yapıyorlar”

Tek adamlığı artık kabul ettiler. Sanırım anket şirketleri onları uyardı. “Arkadaş çok kötüye gidiyor” dediler. Bir de çıkıp diyorlar ki “Allah verdikçe veriyor.” Bakın şunu düşünün bir tane Başkan geldi, karısını Cumhurbaşkanı başkan yardımcısı yaptı. Yapmadı mı, yaptığını gördük işte. Bir tane akrabasını da yardımcısı yaptı. Bir sürü ülkede oluyor. Bazı ülkelerde damadı getiriyorlar Enerji Bakanı yapıyorlar. Bunu yaşamadık mı yaşadık. Eniştesini Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başkanı yapar. Ne ülkeler gördük istihbaratını enişteden alan. Onun için bize şunu derler: Başkanlığın olduğu sistemlerde zenginlik var, ferahlık var. Arkadaş başkanlığın olduğu sistemde ızdırap var, ölüm var, yokluk var. Bereket diye bir şey yok. Onun için biz halkımıza çok güzel anlatacağız.

“Yalanı zorla anlatıyorlar”

Biz anlatmakta çok basitiz. Çünkü biz haklıyız. Bir de haksız olup yalanı zorla anlatmaya çalışanlar var. Televizyonlarda gördüğünüz gibi. O kadar zor bir şey ki Allah kimseyi yanlışı ve yalanı anlatmakla imtihan etmesin. Burhan Kuzu kendi yazdığı anayasasını savunamıyor. Kendisi diyor başkanlıkta yasama, yürütme, yargı ayrıdır diyor. Sonra inkâr ediyor. Bu tek adamlığın sonu şu: Tek adamlık Libya, tek adamlık Suriye, Irak. Bizi bu çukura sokmaya çalışıyorlar ama iyi ki Mustafa Kemal’in çocukları var.

Milletvekilleri Eren Erdem ve Ahmet Akın’ın konuşmalarının ardından panel sona erdi. Vekiller, panel sonrası  katılımcılarla hatıra fotoğrafları çektirdi.

Eyüp Can BALABAN