Rüzgâr eken fırtına biçer

İş ve özel hayatınızı değiştirecek 12 az bilinen yasalar...

Rüzgâr eken fırtına biçer

HAYATINIZI DEĞİŞTİRECEK 12 AZ BİLİNEN KARMA YASASI

Yaptığımız her eylemin, söylediğimiz her şeyin ve hatta aklımızdan geçirdiğimiz her düşüncenin bize bir geri dönüşü olacaktır. Bunu da 12 Değişmez Evrensel Yasa arasında bulunan “Sebep-Sonuç Yasası” gayet güzel açıklamaktadır: “Evren’de hiçbir şey şans eseri olmaz. Düşünce dahil gerçekleş(tiril)en her eyleme dair bir sonuç (tepki) oluşacaktır. Aynı şekilde aldığınız her sonucun nedeni olan bir eylem vardır.”

Konunun rasyonel boyutunu ve iş dünyasındaki açılımını merak ediyorsanız, modern yönetim sistemlerinin yaratıcılarından Kauro Ishikawa’nın Sebep-Sonuç Diyagramı’na (Balık Kılçığı Diyagramı olarak da geçer) bakabilirsiniz.

Sebep-Sonuç (ya da Etki-Tepki) yasasında bilmemizde fayda olan bir başka önemli ifade daha var: Herhangi bir konuyla ilgili çabanın başarısı; doğrudan ya da dolaylı olarak, tahmin edilebilir bir belirli sebep ve/veya hareketin sonucudur.
karma felsefesi

Ne ekersen, onu biçersin”. Evrene yolladığınız her şey size geri döner. Kötülük, beddualar, lanetler, belalar, kem bakışlar, yokluk bilinci, dedikodu, art niyet, yargılama, nefret, kıskançlık ya da kısıtlayıcı düşünceler… Ve elbette sevgi, hayır duası, şifa, iyi dilekler, teşekkürler, hakkaniyet, razı gelmeler, fedakârlıklar, saygı, söz hakkı da öyle. Kelimenin tam anlamıyla ne verirseniz, onu alırsınız.

Siz ne almak istiyorsunuz?
Dikkatli seç!

Sorumluluğumuz nedir? Bunun cevabı; eylem, söylem ve düşüncelerimiz konusunda yaptığımız seçimlerde her an daimi bir farkındalık içinde olmaktır.

Kulağa zor geliyor biliyorum; ama bir kere niyet edip başladığınızda ve birkaç hafta boyunca her sabah bu niyetinizi tekrar ederek; gün içinde düşünce, söylem ve davranışlarınızla ilgili seçimlerinize dikkat ve özen gösterdiğinizde daha birinci ay dolmadan fark ediyorsunuz ki bu, sizin kişilik özelliklerinizden biri olmuş.

Seçimleriniz konusunda kendinizi 3 hafta boyunca adadığınız bir taahhütle özen gösterirseniz hayatınız çok daha farklı (ve elbette olumlu) bir şekilde dönüşecektir, bilginiz olsun.

 2. Yaratım Yasası

Biliyoruz ki; istediğimiz şeyler durup dururken olmaz, bizim de hadiseye dâhil olmamız gerekiyor. Ve bu noktada da şunu anlamak önemli: Evren bir bütündür ve biz de onunla biriz. İçimizde ve dışımızda ne varsa, istisnasız hepsi Evren’in bir parçası ve her şey ama her şey birbiriyle bütünleşmiş şekilde birbirine bağlı.

Bu, yaşamınızın nasıl ilerleyeceğini etkileyebileceğiniz anlamına geliyor. Çünkü etrafımızı çevreleyen her şey içsel durumumuzla, yani ruh halimiz ve düşüncelerimizle ilgili bize sayısız ipucu veriyor. Bu durumda en iyisi kendiniz olmak ve etrafınızı sadece etrafınızda var olmasını istediğiniz şeylerle donatmak. Çevrenizi olmasını dilediğiniz şeylerle donatıp ve gerçekten olmak istediğiniz kişi olursanız, her şeyin bütünleşmiş şekilde birbirine bağlı olduğu Evren nasıl cevap verecektir acaba?
Düşünmeye değer, değil mi?

 3. Tevazu Yasası

Anonim bir deyiş var: “Alçakgönüllülük olmadan, yiğitlik tehlikeli bir oyundur.” diyor. Aile içinde, sosyal hayatımızda, iş yerinde, sevgilimizle, takım tutarken, görüş bildirirken ve dinlerken uygulamayı pek az hatırladığımız muazzam bir insan yeteneği tevazu. Bir başka deyişle; alçakgönüllülük.

Etrafımızdaki insanlara uygulamadığımız bir şeyi kendimizle olan ilişkimizde uygulamak da doğal olarak zorlaşır. Bu yüzden de hayatımızda reddettiğimiz her şey, hayatımızda kalmak için direnç gösterir. Çünkü, eğer karşımızdaki insanı kötü ya da düşman olarak görüyor veya onu herhangi bir sebepten dolayı yargılıyorsak; yüksek bilinç düzeyini hedeflemiyor ve daha iyi bir versiyonumuzun varoluş seviyesine odaklanmıyoruz demektir. Tevazu, bu konuda iyi bir ilaçtır.


4. Büyüme/Gelişme Yasası

Ulaştığın yer neresiyse, orası gitmeyi seçtiğin yerdir. Ruhani anlamda kişisel büyüme sadece ve sadece tek bir şekilde olur: Biz değişirsek. İnsanlar, koşullar, ortamlar, mekânlar, şehirler veya sahip olduklarımız değil; biz değişmeliyiz.

Bu dünyada sahip olduğumuz yegâne varlık kendimiziz. Ve kontrol edebileceğimiz yegâne şey de yine kendimiziz. Gönlümüzün ta derinliklerinde kim ve ne olduğumuzu değiştirebildiğimizde çevremizdeki insanlar da koşullar da bize uyum sağlayacaktır.

Hayatımdan bir örnek vereyim: 2005 yılı, Göksu evlerinde oturuyorum. Sitenin girişindeki güvenlik kulübesinde yeni bir görevli var. Görev saatleri de tam benim ajanstan eve dönüş saatlerim. Benim için servis sağlayan her insan kıymetlidir ve bakkalından garsonuna hepsiyle selamlaşır ve hatta mümkünse şakalaşıp sohbet ederim. Siteye girerken göz göze geldik. Elimi kaldırıp selam verdim.
Aaa… Kafasını çevirdi herif!

Bozuldum tabi. Kızdım, söylendim ve hatta sanırım arabanın içinde herife küfür de ettim. Ertesi gün, sonraki gün ve takip eden bir hafta boyunca yüzüne bile bakmadım terbiyesiz herifin! O zaman da henüz kişisel olarak gelişmemişim, bildiğin reklamcıyım. Bir süre herife selam vermemek suretiyle cezalandırdım kendisini.

Sonra bir şey oldu: Levent’te çalışıyordum o dönem ve eve dönerken ikinci köprüden Asya yakasına geçip ilk sapaktan Anadolu Hisarı’na giriyorum. Bahar akşamı, köprüde camları açıp, sağ şeritten yavaş yavaş giderken bir yandan da manzarayı seyrediyorum. Radyoda Cesaria Evora çalıyor. Çok keyifliyim. Siteye geldim, güvenlik kulübesinde bizim eleman oturuyor. Keyfim çok yerinde olduğundan mıdır nedir, elimi kaldırdım gülümseyerek selam verdim. Bu kez ne oldu biliyor musunuz?

Yok bilemediniz, yine kafasını çevirdi herif. Ama bu kez, o keyifli ruh halinde başka bir karar verdim: O günden sonraki her akşam, adamın gözünün içine bakıp elimle selam vermeyi sürdürdüm. Bir hafta sonra o da bütün yüzüyle gülümseyerek selam veriyordu bana.

Eğer bir şeylerin değişmesini istiyorsanız; içinizde sizi o konuyla ilgili rahatsız eden şeyin üstüne giderek, onu değiştirin. İnanın bana Dünya’yı değiştirebilirsiniz! Ve yalnızca böyle büyüyebiliriz.

 5. Sorumluluk Yasası


Hayatınızda ters giden herhangi bir şey olduğunda, bu durum siz de de ters giden bir şeylerin olduğunu gösterir.

Hayatımızda ters giden bir şey varsa, biz de ters giden bir şey var demektir. YÜZDE BİN! Bu evrensel bir gerçek: Biz etrafımızın aynasıyız ve etrafımız da bizim aynamızdır. Olan her şeyde sorumluluğumuz var, her şeyde! Etrafımıza bu gözle bakıp, başımızdan geçenlerle ilgili “Bu konuda benim sorumluluğum nedir?” sorusunu sormaya başladığımızda, hayatımızın da sorumluluğunu almış oluruz.

“Hayatımızda olan biten her şey bizim sorumluluğumuzda” farkındalığı Dünya’yı bambaşka bir gezegen yapabilir.


6. Bağlantı Yasası

Hatırlayın: Evren bir ve bütün.

(sondakikahabercim.com)

Bu yüzden, size küçük ve önemsiz gelen (bir anlamda yargıladığınız) şeylerin bile yapılması gereklidir; çünkü her şey birbirine bağlıdır. Küçük ya da büyük her adım bir diğerini getirir ve bu böyle devam eder durur.

Devasa bir işin bitirilebilmesi, işin başlangıcındaki o küçük adımın atılmasına bağlıdır. Ve ne ilk adım ne de sonuncusu diğerinden daha büyük anlam ifade eder; her ikisi de görevin tamamlanabilmesi için elzemdir. Evren’de her şey gibi; geçmiş, şu an ve gelecek de birbirleriyle bağlı ve birdir.
Tanımadığın adamla kahvaltı mı edilirmiş?!

Birbirini tanımayan insanların, Nişantaşı’nda bir apartmanın giriş katındaki birkaç odalı bir dairenin salon ve odalarında büyük tahta masalar etrafında, sanki bir evdeymiş gibi kahvaltı edip kahve içtikleri tek bir dükkân olarak kurulan ve adını da “Ev” konseptinden alan bir “Cafe” milyonlarca dolara satılabiliyor mesela. Bu süreçte hangi adım daha önemsiz olabilir ki?

O masayı, o apartman dairesinin içine koyacak cesur fikri hayata geçirmek mi?
Takip eden yıllarda bu konsepti Türkiye’nin en gözde semtlerinde devasa restoranlara dönüştürmek mi?
Yoksa sonuç itibariyle gerçek varlığı masa sandalye ve kalabalık bir menüden oluşan bir zinciri on milyonlarca dolara satan bir sözleşme imzalamak mı?

 7. Odak Yasası

Bunu anlamak için bir deney yapabilirsiniz: Aynı anda iki farklı şey düşünmeyi deneyin.

Yapamayacaksınız!

Bir düşünce diğerinin hemen ardından gelecek, bir nano saniyede bir şeyden diğerine dönüşecek, “Dur yahu galiba yapabiliyor muyum acaba?” derken asıl düşündüğünüz şeyi düşünemediğinizi fark edeceksiniz. Ne olursa olsun, aynı anda iki farklı şeyi düşünemeyeceksiniz.

Bu yüzden odağımızın nerede olduğu çok önemli. Hayatınızın için de bunun ne kadar önemli olduğunu Duygusal durumunuzun sizi engellememesi için harika bir yol: 3F başlıklı yazımda anlatmıştım. Ruhani gelişim yolunda da odağınızın nerede olduğu -tekâmül, gelişim ve dönüşüm konularında büyüyebilmek istiyorsanız- çok önemli!

Eğer ruhani büyümeye odaklandıysanız sizi aşağı çeken açgözlülük, kıskançlık, öfke ve güvensizlik gibi düşük düşüncelere sahip olmanız mümkün değildir.


8. Vermek ve Mihmandarlık Yasası

Bu yasanın İngilizce ismi “The Law of Giving and Hospitality”. Hospitality sözünü “misafirperverlik” ya da “konukseverlik” olarak da çevirmek mümkün olsa da “mihmandar” kelimesinin anlamı daha iyi ve kuvvetli şekilde karşılıyor içeriği: “Misafire hizmet ve yardım eden; misafiri ağırlayan kimse”. Bu yasanın da söylediği şu: Eğer bir şeyin doğru olduğuna inanıyorsanız, hayatınızın bir anında bu bahsettiğiniz “doğru”yu sergilemeniz gerekecektir. Bir başka deyişle; savunduğunuz “doğru”yu eyleme dökmek için bir şeylerden vazgeçmenizi, bir şeyleri vermenizi ya da bırakmanızı gerektiren durumlar yaşayacaksınız. İşte bu durumlar sözümüzü, pratikte aksiyona dökme yeri ve zamanıdır.


9. Şimdi ve Burada Yasası

Geçmişin muhasebesini yapmanın neden olduğu en tatsız şey tam şu anda ve burada olmamızı engellemesidir. Geçmişe dair düşünceler, geçmişten beri süren alışkanlıklar, eski paternler, eski hayaller… Hepsi de bizim yeni düşünce, alışkanlık, duygu ve hayallere sahip olmamıza engeldir.

Aynı şekilde gelecek de şimdi ve burada olma halinizden çalar. Geleceğe dair en basit bir merak duygusu, endişe ve kaygı, yani gelecekle ilgili tüm negatif duygu halleri size şu anda ve bulunduğunuz yerde fayda sağlamadığı gibi, sizi, “şimdi ve burada” olma gücünden de uzaklaştırır.


10. Değişim Yasası

Değişim öncelikle sizden başlamalıdır.

“Tarih tekerrürden ibarettir”. Bu kesin ve net bilgi: Tarih kendini tekrar eder. Ta ki biz yolumuzda değişim gerektiğine dair öğrenmemiz gerekenleri öğrenene kadar!

Aynı tip adamlar ve kadınlar mı çıkıyor karşınıza? Ok. Görmediğiniz ne var? Neyi değiştirirseniz aynı filmi izlemekten kurtulabilirsiniz? 4. yasayı, “Büyüme/Gelişme Yasası”nı hatırlayın: Değişim sizde başlayacak. İşler siz öğrenmeniz gerekeni öğrenip de değişik yolu seçtiğinizde düzeliyor.

11. Sabır ve Ödül Yasası

Tüm ödüller bir çabanın sonucudur. Kalıcı değerlere sahip ödüller, sabırlı ve ısrarlı çalışmaların sonucunda gelir. Gerçekten keyifli ve huzurlu olmak istiyorsak yapmamız gerekenleri yapmak ve yaptıklarımızın ödülünün tam zamanında geleceğine güvenmek, yapılacak en akıllıca şeydir.

Kısa yoldan köşe dönmeyi kovalamak da,
Sıkışık trafikte emniyet şeridine dalmak da,
Yeni tanıştığınız kadını hemen yatağa atmak ve
İki haftadır birlikte olduğunuz adamla bir an evvel evlenmeye çalışmak da

tamamlanmışlık, tatmin ve ödül duygularına kestirmeden ulaşma denemeleridir ve sonuç genellikle sevimsiz olur. Yani neymiş? Sabreden derviş murada ermiş.


12. Önem/Anlam ve İlham Yasası

Neyin gerçekten önemli olduğunun farkında kalabiliyor muyuz? Bırakın farkında kalmayı, gün içinde yaptıklarımız arasında neyin önemli olduğunu düşünüyor muyuz? Bu sorular dursun kenarda, gelin biz “ilham”ın anlamlarına bakalım:

1.Allah tarafından kalbe ihsan edilen feyiz ve hakikatler.
2.Tanrı’nın, peygamberlerin yüreğine doldurduğu tanrısal âleme özgü duygu ve düşünceler.
3.Esinlenme, içe doğma.

Herhangi bir şeyin gerçek değeri direkt olarak içine konan niyet ve enerjiyle ilgili ve bu yüzden kişisel olarak bulunduğumuz her katkı aslında bütüne katkı demek. Bununla birlikte ilhamdan ve parıltıdan yoksun bir bireysel katkının bütüne bir şey katmayacağı da ortada. Oysa ilham ve aşkla kattığınız her şey bütüne de muhteşem bir ilham veriyor.

SEVGİle kalın...

Chenay Kobak