'Çok Ciddi Bir Sorumluluk'

Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e benzerliği ile tanınan İzmirli sinema ve tiyatro sanatçısı Göksal Kaya ile haber merkezimizde yaptığımız röportaj

'Çok Ciddi Bir Sorumluluk'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Merhaba Göksal Bey hoş geldiniz öncelikle ve bizi kırmadığınız içinde teşekkürler. Gerçekten çok fazla benziyorsunuz ve konuşmakta güçlük çekiyorum doğrusu.

Bu serüven nasıl başladı Göksal Bey, aslen nerelisiniz?

Ben aslen Ardahanlıyım. Daha önce Devlet memuruydum Şenay Hanım ben. Bunun yanı sıra da güreş yapıyordum, daha sonra ayrıldım İstanbul’da güvenlik şirketi kurdum. Güvenlik şirketim 9 yıl faaliyetini sürdürdü bazı olumsuzluklardan dolayı şirketimizi başka birilerine devrettik. İş arıyordum, bir gün metroda bir beyefendi’nin dikkatli bakışları sonucunda bir soruyla karşılaştım: ‘’Atatürk’e çok benziyorsunuz’’ buyurun ofisimize bir çay ikram edim size demesiyle birlikte orada resim çekilip sosyal medyada paylaştı. Sonrasında basına servis yapıldı, basında gören yönetmen, devlet büyükleri resmi protokole davet etti, okullar davet etmeye başladı, nikâh törenine şahit olarak davet edenler bile olmasıyla bu serüven de böyle başlamış oldu. İlk teklif edildiğinde çok hassas bir konu olması beni çok düşündürdü. Ben sosyal hayata düşkün, yaşamayı, dolaşmayı, gezmeyi seven birisiyim. Ben bu kalıbın içerisine girersem bunu taşıyabilir miyim gibi? Ata yaptığında cezalandırılırım bunun endişesiyle baya düşündüm ve yapılabilecek en güzel iş tiyatro, sinema dedim. Ben bir komedyan değilim, güldürücü değilim, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün temsili törenlerine katılan, oradaki protokolde yer alan biriyim. Büyük bir sorumluluk çünkü. Birazda kendi kişiliği sorguladım, oturup kalkmasını bilen bir insanım, nerde nasıl davranacağını bilen bir insanım bundan dolayı bu kalıp tam bana göre dedim şuanda da devam ettirmeye çalışıyorum. Bir tiyatroda rol aldığımda da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandıracaksın insanları güldürmeyecek düşündüreceksin, insanlara doğru mesajlar vereceksin bunun için de okumak zorundasın, araştırmak zorundasın doğru bilgiler ile çıkmak zorundasın. Yanlış  bilgi vermek , insanları yanlış yönlendirmek asla mümkün değil.Birde bizim tamamen çocuklara yönelik program yapmamız, tabi ki yetişkinlere de yapıyoruz ama bizim amacımız burada tarihi anlatmak,  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’de ki mücadeleyi anlatmak, 17 yıl boyunca savaş meydanlarında cepheden cepheye koştuğunu anlatmak, eğitimin ne kadar önemli olduğunu, eğitimcilere ne kadar değer verdiğini anlatmak, vatan sevgisini anlatmak biz bu bilgileri çocuklara anlatmaya çalışıyoruz. Özleşmek zorundasın, benim anam ve rahmetli babam müthiş derece de Atatürk aşığıydı bu ülkenin kurucusuna âşık olmamak için bir sebep yok ki,  bu ülkenin hem kurucusu hem de kurtarıcısıdır. 23 yaşına kadar okul hayatı, 23 yaşında ilk teğmen üniformasını giyiniyor ilk subaylığında kendini savaş meydanlarında buluyor ve 17 yıl cepheden cepheye koşan bir Atatürk cephelerde hayatını geçiriyor. Kendi hayatını yaşamıyor, özel hayatı olmuyor, bütün her şeyini, tüm benliğini ülkesine vatanına milletine adamış bir lider. 17 Yılının saniyesini bile boş geçirmiyor, değerlendiriyor bu liderden bahsediyoruz. Dünya’da gelmiş geçirmiş tek liderden. Dünyanın bile savaş ve barış kahramanı olarak tanıdığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsediyoruz. Ondan dolayı da ne kimsenin yanlış konuşmasına müsaade ederiz ne de ben yanlış yapmak isterim, çünkü böyle bir lidere zerre kadar zarar vermeyi asla istemem.

Bu benzerlik üstünüzde bir sorumluluk olarak var mı?

O çok ciddi bir sorumluluk, normal bir şekilde davranamıyorsun. İnsanlar farklı düşünür, farklı yargılarlar diye sürekli dikkat içerisindeyiz. İnsanlar, böyle bir karaktere sahip insan, böyle bir misyon taşıyan insan nasıl böyle davranır diye arkamızdan hakaret ederler onun için bunu yapamayız, mümkün değil.

Peki, sizin Atatürk’e benzeyen yönleriniz var mı? Mesele bende böyle düşünürüm, bende böyle yaparım dediğiniz?

Ülkenin refahı geleceği için herhangi saldırı, sabotaj, eylemde Gazi Mustafa Kemal gibi bende karşı çıkardım. Vatandaş olarak sorumluluğunu taşıdığım için, bu herkesin bireysel sorumluluğudur. Hollanda’da televizyona konuk aldılar, sürekli Cumhurbaşkanının hakkın konuşuyorlar Hayır dedim, konuşamazsını halkın oyuyla gelmiş bir liderdir ben Türkiye’nin Cumhurbaşkanı hakkında kötü konuşamam, konuşmasına da müsaade etmem konu bu değil konumuz farklıdır konumuzu konuşmayacaksak ben burayı terk edeyim dedim. Ben Cumhurbaşkanı taraftarıyım veya değilim ama bir ülkenin liderinin Başbakanının, siyasinin bürokratının hakkında kimsenin konuşmasına kötü yorum yapmasına müsaade edemem. Kimsenin hakkında hareket içerikli konuşamayız etik değildir, düzeyli bilinçli bir şekilde siyasetini yapabilirsin.

Bu serüvene nasıl başladınız?

Daha önce Devlet memuruydum, bunun yanı sıra güreş yapıyordum daha sonra ayrıldım İstanbul’da güvenlik şirketi kurdum. Güvenlik şirketim 9 yıl faaliyetini sürdürdü bazı olumsuzluklardan dolayı şirketimizi başka birilerine devrettik. İş arıyordum, bir gün metroda insanların fotoğrafımı çekip ilgi alaka göstermesi en son bir beyefendinin ‘’Atatürk’e çok benziyorsunuz’’ demesiyle birlikte basına servis yapıldı basında gören yönetmen, devlet büyükleri resmi protokole davet etti, okullar davet etti, nikah törenine şahit olarak davet edenler bile oldu serüven böyle başladı. İlk teklif geldiğinde işverenken iş arayan konumuna gelmek beni bocalatırken bu da çok düşündürücü hassas bir konuydu. Ben sosyal hayata düşkün, yaşamayı, dolaşmayı, gezmeyi seven birisiyim. Ben bu kalıbın içerisine girersem bunu taşıyabilir miyim? Ata yaptığında cezalandırılırım bunun endişesiyle baya düşündüm ve yapılabilecek en güzel iş tiyatro, sinema. Ben bir komedyan değilim, güldürücü değilim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün temsili törenlerine katılıyorum oradaki protokolde yer almam birazda kendi kişiliğimle özleştiğinde oturup kalkmasını bilen bir insanım, nerde nasıl davranacağını bilen bir insanım bundan dolayı bu kalıp tam bana göre dedim şuanda da devam ettirmeye çalışıyorum. Bir tiyatroda rol aldığımda da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü canlandıracaksın insanları güldürmeyecek düşündüreceksin insanlara doğru mesajlar vereceksin bunun için de okumak zorundasın, araştırmak zorundasın doğru bilgiler ile çıkmak zorundasın. Yanlış bilgi vermek insanları yanlış yönlendirmek bizim tamamen çocuklara yönelik program yapmamız tabi yetişkinlere de yapıyoruz ama bizim amacımız burada tarihi anlatmak,  Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Çanakkale’de ki mücadeleyi anlatmak, 17 yıl boyunca savaş meydanlarında cepheden cepheye koştuğunu anlatmak eğitimin ne kadar önemli olduğunu, eğitimcilere ne kadar değer verdiğini anlatmak, vatan sevgisini anlatmak biz bu bilgileri çocuklara anlatmaya çalışıyoruz. Özleşmek zorundasın, benim anam ve rahmetli babam müthiş derece de Atatürk aşığıydı bu ülkenin aşık olmamak için bir sebebi yok bu ülkenin hem kurucusu hem de kurtarıcısıdır. 23 yaşına kadar okul hayatı, 23 yaşında ilk teğmen üniformasını giyiniyor ilk subaylığında kendini savaş meydanlarında buluyor ve 17 yıl cepheden cepheye koşan bir Atatürk cephelerde hayatını geçiriyor. Kendi hayatını yaşamıyor, özel hayatı olmuyor, bütün her şeyini benliğini, her şeyini ülkesine vatanına milletine adamış bir lider. 17 Yılının saniyesini bile boş geçirmiyor, değerlendiriyor bu liderden bahsediyoruz Dünya’da gelmiş geçirmiş tek lideri. Dünyanın bile savaş ve barış kahramanı olarak tanıdığı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ten bahsediyoruz. Ondan dolayı da ne kimsenin yanlış konuşmasına müsaade ederiz ne de ben yanlış yapmamak için çaba gösteririm çünkü böyle bir lidere zerre kadar zarar vermek asla istemem.

Hiç unutamadığınız bir anınız var mı? Mesela bir çocukla Veya bir yetişkin vatandaşla?

Anılarım çok, ben bir kitap derliyorum şimdi, bir yanım Atatürk diye, yaşadığımız anıları kitaba aktarıyorum. Kendimin 35 yaşıma kadar yaşadıklarımı ondan sonra bu benzerliğimden dolayı yaşadıklarımı aktarıyorum. Okullarda, törenlerde farklı sorularla, insanların farklı yaklaşımlarıyla karşılaşıyoruz. Gözyaşı dökenler oluyor, sarılıp ağlayanlar oluyor. Mesela bir keresinde Trabzon’a gittiğimde, genç bir çift 4 yaşında kız çocuğu protokole koştu geldi sarıldı boynuma öptü yanaklarımdan sonra tekrar sımsıkı sarıldı boynuma ve kulağıma sorduğu soru ‘’Atam sen neden aramızdan ayrıldın? ‘’ cevaplayamadım. Yine geçen yıl Karşıyaka da bir okulda anaokulu bir öğrenci hıçkıra hıçkıra ağlayarak geldi sahneye çıktı sarıldı bana ‘’ Gitmeyeceksin demi? Söz mü? ‘’ söz kızım dedim tekrardan sordu ‘’Bize gideriz, odamız var annem babam bakar sana, onlar bakmazsa ben bakarım sana’’ demez mi ondan sonra bende ağladım. Ufak yaştaki bir çocukların böyle sevgi gösterisinin dışında 110 yaşına kadar insanlarla da tanıştım hepsi büyük bir sevgi ve özlemle anıyor. Ama Şenay Hanım bunların hepsi benim şahsıma münasip değil, Gazi Mustafa Kemal’e duyulan özlem, saygı, sevgi.  Ona kimse benzemez onun eşi benzeri yok. Biz ki yüz benzerliğimiz ayrı bir şey ama o eşsiz bir insan ona kimse benzemez. Bu benzerlik benim için bir gurur. Atatürk’ü anlatmak onu yaşamak bambaşka bir şey, öyle bir şey ki şuan da beni toplumdan ayrıştıran, saygınlık gösteren, insanların bana saygı göstermesi, değer vermesi, ağırlaması, ilgilenmesi benim şahsıma münhasır değil yüce insan Atatürk’e karşı. Acaba ben hata yaparsam beni cezalandırır mı diye bile düşünüyorum. Biz insanlara ve öğrencilere anlatırken, okullara gidip program yaparken, tiyatroda sahne alırken çok büyük paralar da kazanmıyoruz, hayatımızı idam ettirmeye çalışıyoruz sadece, mücadele ediyoruz. Bizim burada beklentimiz, yönetim, iş adamlarının biz Atatürkçüyüz deyip de Atatürk kimliğinin arkasına saklanan insanlara kızmamız. Öyle ki bir belediyeye gidiyorsun, geldik bir programımız var bizim konaklamamızı sağlar mısınız burada diyoruz, ama maalesef sağlayamayız bütçemiz dar diyebiliyorlar, acaba nedir burada ki darlık biz milyarlar mı harcayacağız, o bölgedeki halkla bir araya geleceğiz sohbet edeceğiz, okullarında sunum yapacağız. İnsanların söylenilme bakış açısı çok farklı, bunu Silivri’de de yaşadık bazı özel eğitim kurumlarında. Bu özel eğitim kurumları eğitimcilerin bünyesinde yapılmalı, devlet bunlara el basmalı bu insanların eğitim kurumları açması gerektiğine inanıyorum, parası olan herkes eğitim kurumu açmamalı sadece ticaret amacı için kullanan insanlara bence müsamaha gösterilmemeli. Biz bu yüzden eğitimde geri kalıyoruz. Turgut Reis ilkokuluna gittik burada öğretmenler,  öğrenciler tüm imkânları var, araç gereç, ulaşım, bilgisayarlar, odaları, elektronik eşyalar vs.ve onlara:”  bütün her şeyiniz mevcut okumamanız için bir neden yok, sorumluluğunuz önce ailenize olan sorumluluk olmalıdır, yokluklar içerisinde de olsa size eğitime iyi bir katkıda bulunmak için sizin iyi bir eğitim almanız için size her türlü imkânlar sunuluyor”dedim. Ben çocuğumu özel okula yollayıp da ayda yirmi milyar para veriyorsam o sadece orada bir müşteri olarak gözükür, müşteri velinimettir dersin ne söylese mubahtır der sineye çekersin. Öğrenci çıkıp da okul idaresindeki yönetime öğretmene hakaret etse veliyi arayıp çocuğun bize hakaret etti diyemez. Herkes yarışa girmiş, devlet okulu ile kolejdeki aldığı eğitim bir mi? Devlet okulunda aldığı eğitim kolejdekinden daha üstündür.  Çocuk ezilmeli, zor şartlarda para nasıl kazanılıyor bilmeli, kendi ayaklarının üstünde durmayı bilmeli,  her şeyi yaşayabilmeli ki var olanın kıymetini bilmeli sen her şeyi önüne sunarsan olmaz, çocuğu devamlı baskı yapıp denetim altında tutarsan kontrolünü kaybedersin.

Çocuk yetiştirmek bir sanattır Şenay Hanım. Ben kendi çocuğumla da yaşadım bunu o hatayı bende yaptım. Ben anca 22 yaşından askerden geldikten sonra kendime bir bisiklet alabildim o içimde ukte kalmıştı. Orta ikiye kadar okudum herkes harçlığıyla gelir benim harçlığım yoktu teneffüslerde ayakkabı boyayıp harçlık kazanırdım. İki buçuk tl’e kazanırsam elli kuruşunu harcar iki telesini anama verirdim biz bunları yaşayınca çocuğumuz bunları yaşamasın dedik her şeyi bol bol önüne verdik hata yaptık.  Her şeyi önüne sunmayacaksın biraz da kendisi üretecek, kendisi sahiplenecek. Düştüğü gibi kalkmasını bilsin bugün sen varsan yarın sen yoksun.

Eğitime İnanıyor musunuz? 2, 3 Üniversite bitiren öğrenciler çoğunlukta lakin konuşmaya veyahut genel kültüre gelince bilgileri çok zayıf, kelime hazneleri çok az dolayısıyla kendilerini ifade etmekte güçlük çekiyorlar ama diploma var diye özgüvenleri çok yüksek. Bu konuyla ilgili düşüncelerinizi alabilir miyiz çünkü çok fazla okula gittiğiniz için gözlemleriniz vardır diye düşünüyorum?

Okumak bir belgedir, o belgeyi alırsın ama diplomayı alıp da beynin boşsa o diplomaya ihtiyaç yoktur. Şuan tanıdığım üniversitede okuyan çok gençler var ama askerlikten kaçayım, sorumluluktan kaçayım diye ikinci üçüncü üniversiteye başlayan gençlerimiz var. Oysaki biri bitirdim ikinciye de başladım sadece üniversiteye gitmeden,  dışarıdan da okursun amacın kendini geliştirmekse. Sorumluluktan kaçmak için okuyacaksan aileye sürekli yük olacaksan sadece okumak için gideceksen gitme kardeşim o sırayı işgal etme orada başkaları otursun. Hepsinin giyimleri kuşamları farklı Avrupa’ya özenmiş Avrupa böyle giyinmiyor ki biz Türkoğlu Türk’üz sen biraz daha efendi düzgün giyinsene. Ben bu kravatı 14 yaşında taktım bir daha da çıkarmadım Şenay hanım, bu benim medeniyetimdir. Bu halkıma kendi milletime saygıdır. Teknoloji gelişti, teknoloji güzel bir şey iyiye kullanırsan güzel tabi ama kötüye kullanılıyor. Dün metrobüse bindik herkesin elinde telefon sosyal medya da yazışıyorlar kimisi oyun oynuyor kimisi alakasız şeylerle ilgileniyor telefonda. Bir tane kitap okuyan yoktu. Avrupa’ya gittik, bir tane insan boşta değil herkesin elinde kitap içeriye girince diyorlar bu Türk herkesin elinde kitap var. Teknolojiyi iyiye kullanmıyoruz biz bize sunulan hiçbir şeyi iyiye kullanmıyoruz. Türkiye dünyanın en zengini, dünyanın cenneti Türkî’ye, bir cenneti cehenneme çevirmeye çalışıyoruz. Yaşanacak yer burada tatil beldeleri burada, yer altı yer üstü zenginlikler burada, tarım, hayvancılık burada, ekonomik gücümüz her şeyimiz var neden biz bunlara sahip çıkmaktansa bunları yok etmeye çalışalım. Niye huzurlu güzel yaşamak varsa kavga edelim? Televizyonlarda görüyorlar çocuklar, aksam televizyonda izledik 50 tane adamı öldürüyor adamın biri, polis bile gelmiyor çocuk özeniyor buna, lüks hayatlar dizilerde paralar lüks vs. buna sansür konulmuyor, ben de bunu yapabilirim o zaman deyip kötü örnekler alıyor çocuklar, yani o hayatlar kolay görünüp çok kazanmak gibi algılanıyor.

Silivri’yi beğendiniz mi Göksal Bey sizin dikkatinizi çeken şeyler oldu mu,  desem?

Dikkatimi çeken ya da can alıcı bir şeyini görmedim açıkçası. Buraya geldiğimizde Başkanı birkaç kez aradık yerinde değildi. Biz gittiğimiz şehirlere davet ile gidiyoruz, bizi davet eden de yerel yönetimler davet ediyorlar, ilgileniyorlar alakadar oluyorlar. Çok yoğun çalışıyormuş kendisiyle görüşemedik, senin ilçendeyiz ama bir türlü görüşme sağlayamıyoruz. Ama halk sağ olsun bizi çok iyi ağırladı çok iyi tepkiler gösterdi. Okullarda ki çocuklar idareciler ve vatandaşlar sağ olsunlar çok ilgi gösterdiler.

Peki, biraz da projeler ve kitaptan bahsedelim mi?

Elbette. Ülkemizde çok büyük bir sorun Kadına şiddet çığ gibi büyüyor, çocuklara karşı istismar biz de dedik ki sosyal sorumluluk projesi yapalım ve şuan Kamu Spotu çekiyoruz, 8 Mart Dünya Kadınlar gününde ulusal kanallarda 6 dilde çevrilecek ve yayınlanacak. Adam işini kaybetmiş evine ekmek götürememiş sıkıntıya girmiş çıkmış 5.  Kattan kendini asacak insanlar telefonu almış çekim yapıyor o insan bunalıma girmiş hayatına son verme durumuna gelmiş sen telefonla çekiyorsun elinizi vicdanınıza koyun yardım edin en azından yarasına parmak basın bari yardımcı olmuyorsunuz onu teşvik etmeyin senin orada yaptığın yayın o insanın onurunu iyice kıracak onun intihar etmesine katkıda bulunacaksın vazgeçmeyecek. Bu kadar da tehlikeli bu! Devletin güvenlik güçleri vazgeçtirmeye çalışırken sen orada canlı yayın yaparak o insanı çevresindeki tanıdıkları insana rencide edip atlamasına neden olmakta. Geçen gün televizyonda haberlerde gördük kadını dövüyor resmen yumruklarla artı tekmeliyor kimse müdahale etmiyor, sadece biri telefonla çekiyor onu çekeceğine dur be kardeşim ne yapıyorsun sen dese, hatta kadının kucağında da çocuk var, bebeği kaldırıma koydurdu vuruyor sebebi de neden yavaş yürümesiymiş. Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Halkımız bu konuda gerçekten duyarsız, herkes elinde telefonla çekiyor biz bunlara deyindik duyarlı olun, videoya çekeceğinize canlı yayın yapacağınıza müdahale edin, en azından o insanı sakinleştirin belki bir tekmesi o kadının hayatının sonu olacak. İşte biz bunlara değineceğiz ve değinmeye de devam edeceğiz.

Çok teşekkür ederiz bize hakkınızda bilgiler verip vakit ayırdığınız için Göksal Bey çünkü herkes sizi gerçekten çok merak ediyordur ki bizde öyle. Verdiğiniz bilgiler çok değerliydi. Umarım yaptığınız ve yapacağınız proje ve kamu spotlarla bir kişi bile olsa duyar görür ve kötülükten vazgeçer temennim budur. Silivri’ye geldiğinizde her zaman Silivri Haber Ajansının kapısını çalabilirsiniz bilginize sunarım… Bu üstlendiğini misyonu başarıyla hatasız layıkıyla taşımaya devam edersiniz.

Çok teşekkür ederim Şenay Hanım sizleri tanıdığıma çok mutlu oldum. Yolum buradan geçtiğinde mutlaka uğrayıp bir çayınızı içeceğimi söylemek isterim bende. Normalde röportaj için vaktim olmuyordu ama sizin samimiyetiniz yüreğinizin güzelliği ve Atatürk sevginiz bunun önüne geçti. Ben teşekkür ederim bizim için bir onurdu var olun.