Her şeyi abartarak, herkese anlatmak zorunda mısın?

Bilsinler, görsünler, seni alkışlasınlar ya da sana acısınlar istiyorsun

Her şeyi abartarak, herkese anlatmak zorunda mısın?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Her şeyi abartarak, herkese anlatmak zorunda mısın?

Bilsinler, görsünler, seni alkışlasınlar ya da sana acısınlar istiyorsun. Dikkat çekmek için çırpınıyor, sevilmek için nerdeyse sevgiyi dilenecek hale geliyorsun. Sadece Like alabilmek için İnstagram’da olanlar gibi yaşanmaz ki…

Birinin sana yardım etmesini, yol açmasını, halini anlamasını, acımasını bekliyorsan artık büyü.

Beklediğin iş karşına çıkmayacak, beyaz atlı prens veya prenses de sana gelmiyor. Kendi göbek bağını kendin kesmedikçe sürekli birilerinden bir şey bekleyen olacaksın.

Acısız bir hayat yok. Farkı yaratan ise; bazılarımız inandıkları için yürürken acıyı araç yapıyor bazılarımız neden acı çektiğini bile anlamayarak birilerini, Yaradan’ı insanları suçluyor.

Mutluluğun, başarın, aşkın, hayatın başka insanların iki dudağının arasındaysa hiçbir zaman aradığını bulamayacaksın. Senin nasıl biri olduğunu, kim olduğunu başkalarının kriterleri mi belirleyecek?

Yaşam eğer bir okyanus ise kendine bir akvaryum yaratıp saklanmak yaşamamak olur…

Okyanusun ortasında akvaryumda yaşamak yerine köpekbalıklarına yem olmak daha anlamlı bir yaşam olurdu…

Çevrendekiler kendine duyduğun saygı kadar sana saygı duyar; kendini sevebildiğin kadar seni severler. Kendine vermediğin değeri bir başkası sana nasıl versin?

Sorun çıkmasın diye sustukça, sürekli alttan aldıkça sorunları derinleştiriyorsun.

Ölümle barışmayan yaşamla, ayrılıkla barışmayan ilişkisiyle barışmaz. Her şey sürekli değişirken, her şeyin bir sonu var.

Hata yapmaktan korktukça özgüvenin zedeleniyor. Hata  yapmak gelişimin ilk adımı. Tenise yeni başlayan birinin topu dağlara taşlara vurması utanacağı bir şey değil.

İki seçenek arasında karar vermekte zorlanıyorsan muhtemelen ikisi de senin için doğru seçenek değil.

Aret Vartanyan