Bu kitap senin elinde. Ama ip ucu yok…

Okuduğunda canlanacak hikâye, şimdi onu uyandırmayalım…

Bu kitap senin elinde. Ama ip  ucu yok…
TAKİP ET Google News ile Takip Et

SHA olarak öncelikle teşekkür ediyor ve saygılarımızı sunuyoruz. Bize bu kitabı yazıp okumayı sunduğunuz için. Sevgi merhamet ve şefkat dolu olan yüreğinizi bizimle paylaştığınız için.
PINAR ÇAĞLINER
Giriş belgemi 27 ağustos 1975 yılında aldım. İzmir’liyim ve tüm eğitimim İzmir okullarındaydı. Benim için en son okul zili, Özel Turizm Meslek Okuluydu. Okumayı çok sevdim ama hedefim olan Edebiyat Öğretmenliğini az puanla kaçırınca, eğitimim kişisel gelişimim üzerine devam etti. Okuduklarımla ve hayatın bana sunduklarıyla bu eğitimi, hızlandırılmış olarak gördüm. İkinci kitabımda bu konu üzerinde yol alıyor zaten.
Çalışma alanlarım çok çeşitliydi. Fantasy otel yönetim kurulu başkanı sekreterliği, Vakko da satış elemanlığı, Neşe Erberk ile on bir sene genel koordinatörlük, iş alanları değişse de, bu esnada değişmeyen tek şey kalem ve defter sevdamdı.
En büyük yazma nedeniniz:
 Altı yaşında annemin bana verdiği hala sakladığım günlüğüm benim ilk adımımdır. Her gün akşam olmasını beklerdim, o gün olanları yazmak için. Gün içinde de yaşadıklarımı takip ederdim, bunu günlüğüme yazmalıyım derdim. Yazmak benim kendimle buluşmamdı aslında. Kalemim, defterim ve iç sesim. Onlar çok iyi anlaşıyorlar ve beni bir tık ileriye götürüyorlar.
Bir gün kitabınız olacağını düşündünüz mü?
Hiç başkası için yazmadım, bir gün basılsın kitap olsun diye bir kere aklımdan geçmedi. Şu an satışta olan Salıncak bile. Adı sanı belli iki öykümden bir Salıncak bir gün teyzemin elleri ile buluşunca güzel bir yolda beğeni toplayarak okurlarla buluşmaya devam ediyor.
Kitabımın bir vesile olduğuna inanıyorum. Zamanı gelmiş yaşanacakların vesilesi. Bu vesile ile şimdiden Türkiye'nin çeşitli illerinden şimdiye kadar varlığından haberdar olmadığım Ayşe Hanım, Bülent Bey, Fazıl Amca ve daha birçok isim günaydın diyor, iyi akşamlarını iletiyorlar. Onlarla olan iletişimim, onların okurken hissettikleri yoğun duyguları duyabilmek ve hissedilmek bana varlığım boşlukta pozitif oluşum sağladığını gösterdi. Daha üç ay önce raflarda yerini alan Salıncak’ın güzel gönüllerle buluşmasından dolayı çok mutluyum. Benim amacım bu zaten. Hedefim, bir yüreğe kendisiyle ilgili yâda sevdikleriyle olan ilişkilerin de olumlu bir dokunuşta bulunabilmek.
VE BİR GÜZEL GÖNÜLE SAHİP OLAN SİZ ŞENAY KOBAK İLE TANIŞTIM. KİTABIMA VE ŞAHSIMA YAPTIĞINIZ GÜZEL YORUMLAR VE DESTEKLEYİCİ MESAJLARINIZ ESNASINDA YEREL BİR GAZETE KOORDİATÖRÜ ODUĞUNUZU NE SİZ SÖYLEDİNİZ NE DE BEN BİLİYORDUM. VE İKİ GÜN ÖNCESİNDE ÖĞRENDİĞİMDE ŞAŞIRDIM. SİZİNLE GAZETECİLİK KİMLİĞİNİZDEN ÖNCE GÜZEL GÖNLÜNÜZLE, TANIMADIĞINIZ BİRİNE DESTEK VE GÜZEL YORUMLARINIZI ÇIKARSIZ PAYLAŞMINIZ İLE TANIDIĞIMDAN DOLAYI ÇOK ŞANSLIYIM VE MUTLUYUM. BİR DOST EDİNDİĞİME İNANIYORUM. NE MUTLU BANA. SALINCAĞIN BANA ULAŞTIRDIĞI BİR KAZANIM.


Hayata dair ne diyebilesiniz:
Benim hayatta ki rotam sevgidir. Sevginin açamayacağı kapı yoktur bence. Hoşgörü ve saygı da sevginin kardeşidir benim için. Bu duygularla yol alan bir yazanım. Sanırım sevginin boyutları ve iyi ve kötü sonuçlarını yakından yaşamış olmam Salıncağın varlığını ortaya çıkardı. Sevgiyi derecelendirmek diye bir şey var benim için. Çok sevginin, aşırı hoşgörünün de açacağı yaralar ve önlenemez sonuçları var. Aynı Salıncak ta anlatılan hikâyede olduğu gibi.
Okurlar “salıncağı” sevdiler mi?
Okurlar bu noktayı çok iyi yakaladılar. Okurken kimi ağladı, çoğu sonunu okuyana kadar çok meraklandı, kimi bir kahramana çok sinirlendi ama hepsi de bir solukta okuduğunu, çok etkilendiklerini ve kitabının devamını istediler. Ben şimdi diyorum ki istediğime ulaştım. Hedefim zaten buydu ne mutlu bana.
Genelde ilham geldi denir, hiç başınıza geldimi


Yazarken ilham denilen şeyle hiç karşılaşmadım. Üçlü buluşunca: kalemim defterim ve iç sesim, başlıyorlar karalamaya. İnanın ben yazarken ne olacağını çok merak ederek yazıyorum. Sanki bir yaşanmışlık var ve o kalemimle kâğıda dökülüyor. Gözümde canlanan tüm tasvirler kâğıda akıyor, sanırım bu nedenledir ki, bir kaç okur o mutfakta kahveyi sanki ben yaptım diye iletti bana. Çok ayrıntılı, abartılı tasvirleri sevmiyorum. Kendim kitap okurken de en sıkıldığım durumdur bu, bir kaç kitabı bu nedenle yarım bırakmışlığım bile vardır. Sadece konu ve konunun yaşandığı mekânı canlandırmak benim için yapılan yorumların sade dil ile akıcı anlatımlı bir yazar oldu. Sıkılmadan, yorulmadan, merakla ve iz bırakan Salıncak yorumu da buna işaret.
Mutluluğun, düzenli yaşamın, keyifli bir yaşama arzusunun karşıdan ya da ortamdan beklenmemesi gerektiğini savunurum. Önce kişinin kendisi ile alevlenen sevgi ve saygının büyük bir çember gibi büyüyeceğini söylerim. Sonuçta bir görevimiz de insan olarak yapmamız gereken insanca bir yer edinmek ve edindirmek. Bu iş de bizde başlar. İnsanlara bu mesajımı iletmek için yazıyorum, yazacağım...
Pınar Çağlın er ne düşünürsen o olur mantığı ile hareket eden biriyim. O nedenle güne kendime günaydın diyerek başlıyorum. Tüm sevgiyi, şifayı, huzuru, bereketi sevgi ve şükranla kabul ediyorum diyerek güne merhaba diyorum. Düşündüklerime çok dikkat ederim, biliyorum ki çoğu gerçekleşiyor. Hiç aklıma kötü bir sonuç getirmem, çünkü düşünceler yer çekimi gibidir, ne düşünürseniz onu yaşarsınız. Aklıma gelen olumsuzlukları da iptal ettim diyerek olumluya yönlendiririm kendimi, daha sonra yaşanılanları da akışta kalarak yüce yaradana teslimiyetle kabul ederim. Öğreneceğim yada öğrettiğim noktaları kaçırmamaya özen gösteririm. Sonuçta hiçbir şey tesadüf değildir, her şey bizler için.
Biz SHA olarak başarılı bir kadın olmanızın yanında,günümüz yorgun insanlarımıza hiç üşenmeden sabah,,günaydın’’akşam ,,iyi akşamlar’’demenizi çok sevdik…
Sevginiz hiç bitmesin, her sabah sevgi ışığınızı yansıtmaya devam edin, taaki hiç mutsuz insan kalmayana dek…
Yüreğinizin sıcaklığı yüzünüzdeki gülümseme kalbinizdeki yaşam sevgisi her daim ışık olsun, herkesi aydınlatsın… Size güzel bir yaşantı huzurlu bir şekilde daha nice kitaplar yazmanız ve bizimle paylaşmanızı diliyoruz…