Işıklar: Tamamen tetikçilik yapmaya çalışan bir anlayış

Silivri Belediye Meclisi Şubat Ayı 1. Oturumu bugün gerçekleştirildi. Önergeler ve gündem maddelerinin görüşülmesinin ardından Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, kendisiyle ilgili ulusal bir gazetede çıkan haberde yer alan iddialara açıklık getirirken, 'Tek kelime ile kınıyorum ve üzülüyorum. Hep birlikte kararlı bir şekilde bu dedikoduları önleme adına gayret göstereceğiz.' dedi.

Işıklar: Tamamen tetikçilik yapmaya çalışan bir anlayış
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Silivri Belediye Meclisi Şubat Ayı 1. Oturumu bugün gerçekleştirildi. Toplantının gündem maddeleri ve verilen önergelerin görüşülmesinin ardından, Silivri Belediye Başkanı Özcan Işıklar, kendisi hakkında ulusal bir gazetede çıkan haberde yer alan iddialara açıklık getirdi. “Tamamen aslı astarı olmayan tetikçilik yapmaya çalışan, benimle beraber başkalarının üzerine bir şeyler karalamaya çalışan bir anlayış var.” diyerek söz konusu iddiaları reddeden Işıklar, kendisinin FETÖ’ye zamanında yer tahsis ettiği konusunda da “Meclis üyesi arkadaşlarım da bilirler ki bizim öyle bir yetkimiz yok. Akla ziyan, insanlık ziyanlığı bir iftira” sözleriyle konuya açıklık getirdi.

Işıklar’ın ardından söz alan Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı ve Meclis üyesi Rıfat Kutlu da bu konuda Işıklar’a katıldığını, kendisinin de geçen günlerde yaptığı bir paylaşım sonrası benzer duruma düştüğünü belirtti.

Işıklar: Tüm cemaatlerin okulları kapatılsın o zaman

Sözlerine, haberde bahsi geçen açılışa dönemin Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı Metin Karakaş ile birlikte katıldıklarını belirten Işıklar, iş yeri sahiplerinin ne olduğunu hangi işlere bulaştığını bilmediğini söyledi. Ayrıca cemaatlerin legal olarak faaliyette olan okullarına gitmesinin ileride bu tür sıkıntılar yaratacaksa, cemaatlere ait tüm okulların kapatılmasını da sözlerine ekleyen Işıklar şunları söyledi:

“Bugün akşam gazetesinde çıkan bir haberle ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum. Tam zamanını hatırlamıyorum ancak 6 sene önce bir iş yeri açılışını o zamanki AK Parti İlçe Başkanı Metin Karakaş arkadaşımla gitmişiz yapmışız. Oradan sonra da gelmiş, dönem değişmiş, devran geçmiş, onlar bir şeylerin içinde olmuş, ben tanımam bilmem. O gazete sonra gelmiş sanki ben FETÖ ile ilgili ben bir tarafına takıldım. Üzerime de almıyorum ama Silivri’de şunu da söyleyeyim, hiç kimseye karşı böyle bir ön yargım da yok. Allah da burada kul da burada hepimiz gördük. Meşru olarak açılmış bir okul, yılsonu kapanışına gitmeyelim mi? Davet ediyorlar, çocuklar şarkı söylüyor, iniyoruz. Arkadaşlar o dönemde fabrikaları ziyaret etmiş. Şimdi de var çeşitli cemaatler. Bunlar legal. Ben onlara boya alıyorum, araba gönderiyorum. Yarın birisinin başına bir şey gelse bunlara yardım ettiğimiz için suçlanacak mıyız şimdi? İllegal değil legal onlar. Şu anda kanunlara göre devam ediyorlar. Kapatsınlar o zaman suç olacaksa. O mantıkla bakarsanız kimsenin kimseye söyleyecek bir lafı yok.”

“Akla ziyan, insanlık ziyanlığı bir iftira”

“Ben yaşanan bu dedikodu ortamının Silivri’ye yakışmadığını, en azından şunu söylüyorum 8 senedir burada görev yapan bir belediye başkanı olarak kimsenin bakın şu anda mağdur olan, özgürlüğü kısıtlı olanlar da dâhil hiçbir şekilde bu işlere bulaşmadığı konusunda kanaatim var. Bunu kalkıp da 2008’de yurt yeri vermiş diyorlar. Öyle bir yurt yeri verme de yok. Tamamen aslı astarı olmayan tetikçilik yapmaya çalışan, benimle beraber başkalarının üzerine bir şeyler karalamaya çalışan bir anlayış var. Bunu şiddetle esefle kınıyorum. Hiçbir şekilde yer verilmemiştir. Bunu buradaki meclis üyelerimizin de hepsi bilir. Bizim böyle bir yetkimiz yok zaten. 5000’lik plan yapma yetkimiz yok. Akla ziyan, insanlık ziyanlığı bir iftira. Böyle bir yetki yok. Verilmiş de bir arsa yok. İmara gelmiş bir arsada konut da yapılabilir, lejantında yazıyorsa yurt da yapılabilir. İmara geldiyse vermişizdir. Ruhsat istiyor adam, imar planında varsa ne diye vermeyeceksin? Bu zihniyette olan, bulanık suda balık avlarım mantığıyla çeşitli siyasi hesaplarla şu anda da mağdur olanların hiçbirinin kurban edilmeye çalışıldığını tanık olarak gittiğimde de söyleyeceğim. Çünkü tanığım olaya.

“Siyasiler nefes alan herkese gitmek zorunda”

Bir seçim konuşmasına gittik, insanlar düşüncesini söyler. Oy da verir vermez de… Benden sonra AK Parti’nin adayı da gitmiştir, milletvekili de gitmiştir. Kampanyanın herkesin ortasında ulu orta 150 kişinin bulunduğu yerde Cumhurbaşkanımızın Belediye Başkanı olduğu dönemde aday olduğunda söylediği lafı söylüyorum: “Belediye Başkanı adayı ve siyaset yapan herkes, nefes alan herkese gitmek zorunda.” Gittiğimiz salonda oturuyorlar. Biz ne bilelim kimin ne olduğunu? Ne olursa olsun gitmemiz lazım. Verse de vermese de gitmeniz lazım. Bu çerçevedeki ziyareti 4 sene sonra tutup da başka şekilde yakıştırmaya kalkmak sadece ve sadece ayıptır, utanç verici bir şeydir. Ülkemizde böyle bir dönem, bu yapılan darbe girişimi son dönemlerde daha çok görüyoruz. El Bab’taki olay hepimize ders olsun. Terörün adı olmaz. Biz her dönemde buna karşı çıktık.

Işıklar’dan referandum yorumu

Ben referandum sürecinde evet vermek isteyen de, hayır vermek isteyen de çekimser kalmak isteyen herkesin vatanını sonuna kadar sevdiğini, vatanının hayrı için bu düşüncede olduğuna gönülden inanıyorum. Bir kere inanmak zorundayız. Birlikte yaşayacağız. Hepimizin gözü var. Seven göz kusur görmez. Biz düşüncelerimizi söyleyeceğiz ve bugünkü o istediği gibi yazan birkaç tane tetikçinin yüzünden özgürlüğü kısıtlanan insanlara üzülüyorum sadece. Tek kelime ile kınıyorum ve üzülüyorum. Hep birlikte kararlı bir şekilde bu dedikoduları önleme adına gayret göstereceğim. Verilmiş hiçbir plan, yapılmış hiçbir yer, hiçbir şekilde yapılmış tahsis yoktur.

Rıfat Kutlu da söz aldı

Belediye Başkanı Özcan Işıklar’ın ardından söz alan  Adalet ve Kalkınma Partisi İlçe Başkanı ve Meclis Üyesi Rıfat Kutlu da bu konuların meclis ortamına taşınmamasının daha doğru olmasıyla birlikte Özcan Işıklar’a katıldığını da sözlerine eklediği konuşmasında şunları söyledi:

Kutlu: Referandum bir sorumluluk yüklüyor

Düşüncelerinize, şahsınızla alakalı hususlarda katılıyorum. Kendi şahsınızın bir ulusal basınla alakalı bir mevzuda yer almasına samimi bir paylaşım olarak algılıyorum. Ancak bir belediye meclisi toplantısında bunları dillendirmemenin daha faydalı olacağını düşünüyorum. Bunları ifade ederken de belki üzerimizde bir siyasi sıfat olarak sizlerin de bu mecliste bulunan diğer meclis üyesi arkadaşlarımızın da üzerinde hassasiyetle durması gerektiğini yaşıyoruz diye de ifade etmek istiyorum. Bugün belki mağduriyetler olsa da belki bazı şeyler yanlış anlaşılsa da bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin –bunu bir siyasi parti ile bağdaştırmamak lazım- hükümet farklıdır hükümeti yöneten siyasi parti farklıdır. Bugün Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne de tehdit unsuru oluşturabilecek her türlü etmene ve etkene karşı da bizler hiçbir siyasi parti farkı gözetmeksizin tamamen taşın altına elimizi sokmanın, devletimize de bu konuda yardımcı olmamız gerektiğini ifade etmeyi ben doğru buluyorum. Bu maalesef ülkemizin duygusallığı çerçevesinde, biz demokrasiyi bu manada sindirmiş bir toplum olsak da demokrasiye olan inancımızı tam olarak yerleştiremediğimiz için kısmi de olsa bu menfaatleri siyasi parti menfaatlerinin daha altında düşünebiliyoruz. Referandum bana göre böyle bir sorumluluk yüklüyor.

Kimseye “hain” demedim

Sizin sözlerinize sonuna kadar katılıyorum. Sizin yaşadığınız hadisenin bir benzerini de benim yapmış olduğum paylaşıma karşı özellikle Silivrili vatandaşlarımızın kullandığını gördüğümü ifade etmek için sözü aldım. Burada “evet” oyunu kullanan arkadaşımız da “hayır” oyunu kullanan arkadaşımız da ben inanıyorum ki Türkiye Cumhuriyeti bayrağına en iyi şekilde, en yükseğe temsil noktasında devletin en güçlü haline düşündüğünden sebeptir. Ben oradaki o ifadeyi kullanırken de burada tekrar ifade etmekte fayda görüyorum. “hayır” oyunu veren vatandaşlarımıza hain demek gibi bir sürecimiz katiyen söz konusu değil. Oradaki cümlelerde de böyle bir ifade geçmiyor. Ama ifade etmek istediğimiz durum şuydu: Sizin az önce bahsettiğiniz o terörist grupların “hayır” demesine dikkat çekmek istedik. Orada Cumhuriyet Halk Partisi’nin “hayır” deme gerekçesi farklı olabilir elbette. Buna saygı duyarız ama öyle bir yapılanma içinde devleti kim yönetiyor demeden memleket söz konusu, vatan ve millet söz konusu olunca her vatandaş da kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirecektir diye düşünüyorum.

Eyüp Can BALABAN