Huzurevinde Huzursuzlar

)-Silivri’de 2010 yılında yapımı tamamlanarak, Gönenli Mehmet Efendi Vakfı tarafından hizmete açılan, Akçil Kardeşler Silivri Yaşlı ve Bakım evinde, vakıf yöneticileri ve işletmecileri arasında yaşanan sorun nedeni ile tam bir trajedi yaşanıyor.

Huzurevinde Huzursuzlar
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 

 Yaklaşık değeri 2,5 trilyon olan arazilerini vakfa bağışlayarak, kendilerine ömür boyu bakım şartı koyan İlyas ve Demirali Akçil Kardeşler, Huzur Evi işletmecisi, İsmail Rahman Yılmaz ile Gönenli Mehmet Efendi Başkanı Zeynep Beyza Kurtulmuş arasında yaşanan analaşmazlık nedeni ile vakıf, huzur evinin ruhsatını iptal ederek şubesini kapattığı öğrenildi.  Personel maaşlarını, elektrik ve su paralarını ödemedi. Bunun üzerine Vakıftan alacağı olduğunu iddia ederek, Huzur evini terk etmeyen İşletmeci İsmail Rahman Yılmaz, “ ben buraya vakıf tarafından inşaat döneminde gönderildim. 2008 yılından bu yana ben 1 trilyon 365 bin lira buraya  para harcadım. Daha sonra Vakıf Başkanı Zeynep Beyza Kurtulmuş, huzur evi faaliyete geçtikten kısa bir süre sonra, bize haber vermeden,  ben dahil burada çalışan 11 kişiyi işten çıkardıklarını ve Huzur Evinin yönetimini düşürerek hizmete kapattıklarını söylediler.” Dedi. Şu anda  Huzur evine yemek veren firma da parasını alamadığı gerekçesi ile yemek vermiyor, Huzur evinin elektrik ve suyu kesik. Akçil kardeşler ise yaşanan bütün bu olaylar karşısında mum ışığında zeytin peynir yiyerek karınlarını doyurmaya çalışırken, 2,5 Trilyonluk bağış yaptıkları huzur evinden başka bir huzur evine nakil edilmekte istemiyorlar. Banyo ihtiyaçlarını ise bir haftadır, denizde gidermeye çalışıyorlar.

Ben konuşursam 2. Ergenekon patlaması yaşanır

 Gönenli Mehmet Efendi Vakfı Başkanı Zeynep Beyza Kurtulmuş’un, Vakfa ait bir çok gizli sırrı bildiği için kedisini Akçil Kardeşler Huzur evinden çıkarmak için elinden geleni yaptığını iddia eden İsmail Rahman Yılmaz, yaptığı açıklamada, “ ben konuşursam Türkiye’de 2. Ergenekon patlaması yaşanır” diyerek şöyle devam etti; “  Vakıf yönetimi, benim elimdeki belge ve bilgilerden dolayı beni buradan göndermek istiyor. Bunun içinde şubeleri olan Akçil Kardeşler Huzur evini kapatma kararı aldılar. Maksatları beni buradan uzaklaştırmak. Eğer burada çalışan ve çalışmış personelin maaşlarını ve haklarını öderlerse, ve huzur evinin arsasını bağışlayan Akçil Kardeşlere ve burada kalan yaşlılara bakma güvencesi verirseler buradan çıkmaya hazırım. Bu garantiyi vermezlerse ben elimde bulunan Vakfa ait bilgileri açıklarım. Bunun için savcıya, hakime  ifade vermeye hazırım. Gelsinler beni alsınlar, Silivri Belediye Başkanı, Kaymakamı, Savcısı, Hakimi beni dinlesin. Bende bulunan bilgiler, Türkiye’de 2. Ergenekon patlaması yaşatır.Benim amacım burada mağdur edilen kişilerin haklarını almaları ve mağduriyetlerinin giderilmesi. Ben burada işgalci durumunda değilim. Alacaklarımı zaten yasal yollara baş vurarak alacağım. Vakıf yönetimi, bizim burayı silahlı kişilerle işgal ettiğimizi iddia ediyor.  Kesinlikle böyle bir şey yok.  Geçtiğimiz günlerde buraya İstanbul Valisi geldi. Onlarda buradaydılar. Ayrıca birkaç gün önce Vakıf yöneticileri buraya gelerek, odalarında ki bilgisayarlarını, televizyonları ve diğer eşyalarını alıp gittiler. Kimsenin eşkıyalık yaptığı yok. Bizi, “kapıya silahlı adamlar koymuşlar” diyerek polise şikayet etmişler. Emniyet personeli sürekli buraya gelip gidiyor. Onlarda burada böyle bir şey olmadığını gördüler.” Dedi.

Ölene kadar bize bakma zorundalar

Yaklaşık bir haftadır soy isimlerini taşıyan Huzur Evinde,  elektrik ve suları kesik olarak yaşayan İlyas ve Demirali Akçil Kardeşler, Vakıf yöneticilerinin kendileri ile hiç ilgilenmediğini söyleyerek, “ bu zamana kadar bize bir defa olsun, siz kimsiniz, ne yer ne içersiniz diye sormadılar, Çoban yerine bile koymadılar bizi. İsmail beyden Allah razı olsun. O olmasa biz acınacak hale düşerdik.  Bunlar bize ölene kadar bakmak zorundalar. Rahmetlik annem,  bu huzur evinin yapıldığı arsayı bunlar  bize ölene kadar baksınlar diye bağışladı. Ama Vakıf bizi bakmadığı gibi Huzur Evini de kapattığını söylemiş. Burada çalışan bir sürü işçinin maaşını ödemeden çıkardılar. Hala çalışanlarda aylardır maaşları alamıyorlar. Sizinde gördüğünüz gibi bir haftadır elektriğimiz kesik. Mum ışığında oturuyoruz. Sular da kesik. Temizlenmek için denize gidiyoruz.  Başbakanımız gelsin  Halimizi görsün.  Bizi Çanta huzur evine götüreceklermiş. Oraya gitmek istemiyoruz. Kardeşim ve ben çok korkuyoruz.” Dedi.