CHP: Çocuk da susmuyor biz de susmayacağız

CHP Silivri İlçe Başkanlığı tarafından 1 Temmuz Perşembe günü Uğur Mumcu Meydanında gerçekleştirilen basın açıklamasında Elmalı Çocuk İstismarı Davası ve İstanbul Sözleşmesi ile ilgili tepki ortaya kondu.

CHP: Çocuk da susmuyor biz de susmayacağız
TAKİP ET Google News ile Takip Et

CHP Silivri İlçe Başkanlığı tarafından yapılan basın açıklaması ile gündemdeki iki olaya ilişkin kamuoyu bilgilendirildi.

“103 GÜNDE BASINA EN AZ 83 KADIN CİNAYETİ YANSIDI”

Programda öncelikle CHP Kadın Kolları Başkanı Derya Erdim Ural, Cumhuriyet Halk Partisi Kadın Kolları Genel Başkanı Aylin Nazlıaka'nın İstanbul Sözleşmesi'nin yürürlükten kalkmasına ilişkin basın açıklamasını şöyle okudu: “Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir gece yarısı kararnamesi ile İstanbul Sözleşmesi'ni tek taraflı feshettiğini duyurduğu hukuksuz kararın üzerinden, tam 103 gün geçti.  103 günde basına en az 83 kadın cinayeti yansıdı.

Aksaray'da yaşayan Yemen Akoda evli olduğu Eşref Akoda tarafından öldürüldü. Kızı; “50 kere şikâyet ettik, 50 kere, hepinizin Allah belasını versin” diyerek isyan etti.

30 yaşındaki İlknur Çavuş, evli olduğu Erdal Çavuş tarafından göğsünden vurularak öldürüldü.  Manisa'nın Akhisar ilçesinde yaşayan 43 yaşındaki Sadriye Şen, evli olduğu Recep Şen tarafından ruhsatsız silahla vurularak öldürüldü.

Nermin U. dört yıl önce boşandığı Mahir A.'ya yönelik “beni öldürecek" diyerek koruma kararı istediği karakoldan dönerken, sokakta aynı erkek tarafından öldürüldü.

Emine Karakaş, Halime Uyar, Arzu Rahman Güney, Şebnem Köker, Medine Seyis, Hacer Başkaya, Kamile Yavuz, Fatma Öz, Sibel Kaman ve daha nice kız kardeşimiz, eşleri, sevgilileri, babaları ya da birlikte olmayı kabul etmedikleri erkekler tarafından öldürüldü.

Yüzlerce kadın şiddete uğradı. Kayseri'de evli olduğu A.Ş.'yi darp ettiği gerekçesiyle tutuksuz yargılanan Yalçın Ş.'ye 2 bin 240 TL para cezası verildi.

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETİN BEDELİ 2 BİN 240 TL OLARAK BELİRLENDİ”

İstanbul Sözleşmesi'nden çıkma kararı alarak kadınların hayatını tehlikeye atan tek adam hükümeti döneminde, kadına yönelik şiddetin bedeli 2 bin 240 TL olarak belirlendi!

Soma'da 3 çocuk annesi İ.Ç., 3 ay önce boşandığı T.Ç. tarafından saldırıya uğradı. Kafedeki kadınların dayanışması sayesinde İ.Ç ve kundaktaki bebek saldırgandan kurtulabildi.

Bu 103 günde, kadınlara ve çocuklara cinsel istismarda bulunanlar cezasızlıkla ödüllendirildi.  Ramazan Güney tarafından G.Y.'ye yapılan ‘çocuğun cinsel istismarı suçundan' açılan davada, sanık ilk celsede ‘delil yetersizliğinden' beraat etti. G.Y'nin mahkemeye delil olarak sunduğu ‘suçun itiraf edildiği telefon görüşmesi' delil niteliğinde sayılmadı. Mahkeme, çocuğun İstanbul Çapa Tıp Fakültesi'nden, gördüğü psikolojik tedaviye ilişkin rapor dahi istemedi.

İstanbul'da yaşayan 17 yaşındaki T.K., öz babası Y.K.'nın uzun yıllar cinsel istismarına maruz kaldığını Adli Tıp Kurumu raporu ile belgeledi. Buna rağmen mahkeme, Y.K.'nın delil yetersizliğinden beraatına karar verdi.

Antalya Elmalı'da 2 çocuk uğradıkları cinsel istismarı yazarak, çizerek anlatmalarına ve Adli Tıp raporu ile belgelemelerine rağmen istismarcılar tahliye edildi.

Bu 103 günde, katiller, kadına yönelik şiddet uygulayanlar, iyi hal indirimleri ile ödüllendirildi.

23 kez suç durusunda bulunan Ayşe Tuba Arslan'nın başına defalarca satırla vurarak öldüren Yalçın Özalpay'a iyi hal indirimi uygulandı. İndirimin gerekçesi “boşanmaya rağmen sadakat yükümlülüğü” oldu…

Rukiye Ay ve 1,5 yaşındaki kızı Eylül'ün üzerlerine kaynar su döken Ali Ay'a iyi hal indirimi uygulandı. Topu topu 4,5 yıl hapis cezasına çarptırılan Ali Ay, indirim sonrasında 3 yıl 9 ay ceza aldı.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NDEN TEK TARAFLI ÇEKİLME KARARI ALINDIĞI GÜNDEN İTİBAREN, KADINLARIN VE ÇOCUKLARIN PAYINA, ÖLÜM, İSTİSMAR, ŞİDDET DÜŞTÜ…”

İstanbul Sözleşmesi'nden tek taraflı çekilme kararı alındığı günden itibaren, kadınların ve çocukların payına, ölüm, istismar, şiddet düştü. Sadece 103 günde yaşadığımız bu karanlık tablonun sebebi bellidir.  300'ü aşkın kadın derneğinin üye olduğu EŞİK Platformu'nun verilerine göre, Sözleşme yürürlüğe girdiği 1 Ağustos 2014'den bu yana uygulansaydı, bugün en az 2 bin 336 kadın yaşıyor olacaktı. Çünkü devlet, kadına karşı şiddetin önlenmesi için gerekli tedbirleri almış olacaktı.  Kadınları etkin şekilde koruyacak, şiddet önlenemediği koşulda da adil yargılama ve cezalandırma süreçlerini işletecekti.

“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN YÜKÜMLÜLÜKLERİ YERİNE GETİRİLMİŞ OLSAYDI; KADINLAR SOKAK ORTASINDA BU KADAR RAHAT ÖLDÜRÜLEMEYECEKTİ, KADINLARI KATLEDENLER CEZASIZLIKLA ÖDÜLLENDİRİLMEYECEKTİ”

Kısacası İstanbul Sözleşmesi'nin yükümlülükleri yerine getirilmiş olsaydı; kadınlar sokak ortasında bu kadar rahat öldürülemeyecekti, kadınları katledenler cezasızlıkla ödüllendirilmeyecekti. Çocuğa yönelik cinsel istismarda bulunanlar, delil yetersizliği gerekçesi ile tahliye edilmeyecekti; cinsel istismar mağduru çocuk, delil sunmak için istismarcısı ile ikinci kez bir araya gelip ses kaydı almaya çalışırken tekrar taciz edilmeyecekti…

“DANIŞTAY'A SORUYORUZ: KADINA YÖNELİK ŞİDDETİ, AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANI DERYA YANIK GİBİ, SİZ DE Mİ TOLERE EDİLEBİLİR BULUYORSUNUZ?”

Birçok kadın örgütünün, siyasi partinin ve bireyin Danıştay'a açtığı dava, iki gün önce reddedildi. Ancak, Danıştay 10. Dairesi'nde ara karar veren heyetin değiştirildiğini ve oylamanın 3 kabul oyuna karşı 2 red oyu ile sonuçlandığını biliyoruz. Yürütmenin durdurulması yönünde oy veren üyelerden biri, uluslararası antlaşmaların yasa hükmünde olduğunu, fesih edilmesine ilişkin işlemlerde Cumhurbaşkanı'nın yürütme yetkisinin bulunmadığını belirtti. Karşı oy veren diğer üye ise; “yetkide ve usulde paralellik ilkesi gereği bir işlem hangi usule uyularak tesis edilmişse, aynı usule uyularak geri alınmalı, kaldırılmalı veya feshedilmelidir” dedi. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin oyladığı uluslararası sözleşmelerin sadece yürütme organı işlemiyle feshedilmesi mümkün değildir” vurgusunu yaptı.   Telafisi güç veya imkânsız zararların doğmasına rağmen yürütmeyi durdurma kararı vermeyen Danıştay'a soruyoruz: Kadına yönelik şiddeti, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Derya Yanık gibi, siz de mi tolere edilebilir buluyorsunuz?

“KADINA YÖNELİK ŞİDDETE BEDEL BİÇENLER ŞİDDETİ BİTİRMEK İSTEMİYOR!”

Şu çok net bilinmelidir ki; yaşanan her kadın cinayetinin ve çocuğa yönelik istismarın sorumlusu, tek adam hükümetidir. Kadına yönelik şiddete bedel biçenler şiddeti bitirmek istemiyor! Tacizcileri, tecavüzcüleri cezasızlıkla ödüllendirenler, yaşam hakkımıza sahip çıkmıyor! Her fırsatta erken evliliğe göz kırpanlar, çocuk yaşta evliliği yasaklamak istemiyor! Kadınlara tacizi, tecavüzü, ölümü reva görmelerine izin vermeyeceğiz. Kadınların canıyla oynayan bu kararın hesabını ilk seçimlerde sandıkta soracağız!

“İKTİDARA GELDİĞİMİZ İLK HAFTA İÇİNDE İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN YENİDEN YÜRÜRLÜĞE GİRMESİNİ SAĞLAYACAĞIZ”

İktidara geldiğimiz ilk hafta içinde İstanbul Sözleşmesi'nin yeniden yürürlüğe girmesini sağlayacağız. Sözleşmeyi uygulamaya koyduğumuzda bütün yükümlülüklerini yerine getirerek, kadına ve çocuğa yönelik şiddetin, istismarın nasıl sonlandırılacağını göstereceğiz. Türkiye'yi yeniden hukuk devletine dönüştüreceğiz. Halkın partisi olarak, halkla birlikte bu vahşeti sona erdireceğiz.  Çünkü biliyoruz ki: Adam tek biz çoğuz!”

ESEN: YARGILAMA KARARI KAMU VİCDANINA SIĞMADIĞI GİBİ ADALETE OLAN İNANÇ VE GÜVENİ DE BİR KEZ DAHA KIRMIŞTIR

Basın açıklamasında daha sonra CHP İlçe Başkanı Berker Esen, toplumda son günlerde adeta infial yaratan Elmalı Davası ile ilgili şunları söyledi: “Elmalı Davası” olarak bilinen, 6 ve 10 yaşlarındaki iki çocuğumuzun istismar edildikleri iddiasıyla görülen davada geçtiğimiz günlerde verilen tutuksuz yargılama kararı kamu vicdanına sığmadığı gibi adalete olan inanç ve güveni de bir kez daha kırmıştır.

Sosyal medyada infial yaratan ve insanlık onuruna sığmayan çocuk istismarı artık ülkemizde sıklıkla karşılaştığımız ahlaki çöküntünün vücut bulmuş halidir. Her gün toplumumuz kadın cinayetleri, çocuk istismarı haberleri ile yaralanmaktadır. Hukukun bile çaresiz kaldığı insanlık dışı vakalar artık politik olarak görülmektedir.

“HEM KADINLARIMIZA UYGULANAN ERİL ŞİDDETİ HEM DE ÇOCUKLARIMIZA YAPILAN İSTİSMARI EN YÜKSEK PERDEDEN KINIYORUZ”

Hem kadınlarımıza uygulanan eril şiddeti hem de çocuklarımıza yapılan istismarı en yüksek perdeden kınadığımızı belirtmek istiyorum. Etkin ve caydırıcı hukuk kurallarının bir an önce işletilmesi konusunda Cumhuriyet Halk Partisi olarak üzerimize düşen tüm vazifeyi eksiksiz yerine getireceğimiz konusunda huzurlarınızda söz veriyoruz.

Hem çocuklarımızın hem kadınlarımızın daha iyi bir Türkiye'de yaşamaları, bu tip toplum vicdanını yaralayan olayların yaşanmaması için tüm örgütümüz ile birlikte mücadele edeceğimizin altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum.”