Cumhurbaşkanı Erdoğan: '1982 Anayasası ile ilgili en detaylı, en köklü değişiklikleri de biz yaptık'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anayasalar her ne kadar maddelerden oluşsa da her birinin aynı zamanda bir ruhu vardır. Mevcut anayasamız maalesef ruhunu darbecilerin üflediği bir anayasa metnidir. Süngü tehdidi altında yazılan ve millete dayatılan bu anayasa, son 40 senede birçok kez değiştirilmiş, pek çok defa revizyona uğramıştır. 1982 Anayasası ile ilgili en detaylı, en köklü değişiklikleri de biz yaptık' dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan: '1982 Anayasası ile ilgili en detaylı, en köklü değişiklikleri de biz yaptık'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Anayasalar her ne kadar maddelerden oluşsa da her birinin aynı zamanda bir ruhu vardır. Mevcut anayasamız maalesef ruhunu darbecilerin üflediği bir anayasa metnidir. Süngü tehdidi altında yazılan ve millete dayatılan bu anayasa, son 40 senede birçok kez değiştirilmiş, pek çok defa revizyona uğramıştır. 1982 Anayasası ile ilgili en detaylı, en köklü değişiklikleri de biz yaptık” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yüksek yargı temsilcileri ile iftarda bir araya geldi. İftarda yaptığı konuşmada Anayasa Mahkemesi’nin devletin köklü kurumları arasında ilk sıralarda yer aldığını kaydeden Erdoğan, "Yüksek Mahkememizin ifa ettiği görevleri ve sorumlulukları itibarıyla özellikle devlet ve toplum hayatımızda müstesna bir konumu vardır. Sayın başkan ve üyelerin şahsında Anayasa Mahkememizin 60. yaşını tebrik ediyorum. Kuruluşundan bugüne kadar Anayasa Mahkemesi çatısı altında adaletin tecellisi uğruna samimiyetle çalışan herkese şükranlarımı sunuyorum. Adaleti mülkün temeli gören, devletin dininin adalet olduğunu telkin eden bir geleneğe mensubuz. İnsanı yaşat ki devlet yaşasın prensibi, yönetim anlayışımızın köşe taşlarından biridir. Sadece devleti değil, bireyden başlayarak tüm toplumu ayakta tutan temel direk de yine adalettir. Adalet hangi ırktan, hangi inançtan, hangi renkten, hangi coğrafyadan olursa olsun tüm insanlığın ortak talebi, ortak arayışı, ortak değeridir" diye konuştu.

Her şeyin başı nasıl sağlıksa devlet işleyişinde ve toplum hayatında her işin başının adalet olduğunu söyleyen Erdoğan, "Ecdadımız ilk insanla birlikte var olan bu hakikati adalet dairesi tabiriyle tekemmül ettirmiş, kurumsallaştırmıştır. Buna göre devlet, hukuk, siyaset, ordu ve toplum arasındaki zincirleme ilişkinin ilk ve son halkası adalettir. Adaletin olmadığı yerde huzur olmaz, birlik olmaz, kalkınma, ilerleme, refah olmaz. Hukukun işlemediği, adalet duygusunun zedelendiği yerde sosyal barış ve istikrardan söz edilmez. Tarihteki önemli dönüm noktaları, gerekse etrafımızdaki huzursuzluklara baktığımızda hepsinin gerisinde adaletin tesisi ile ilgili sıkıntıları görüyoruz. Adaletle ilgili temel sorunları çözme kabiliyetini yitiren toplumlar iç çatışmalardan işgallere kadar birçok can yakıcı krizle boğuşmak zorunda kalıyorlar" dedi.

Türkiye’nin son 20 yılda gerçekleştirdiği demokrasi ve kalkınma atılımları sayesinde kendini bu ateş çemberinin dışında tutmayı başardığını ifade eden Erdoğan, "Milletimize verdiğimiz ülkeyi eğitim, sağlık, güvenlik üstünde yükseltme sözümüze daima sadık kaldık. Asırlar boyunca atalarımıza rehberlik eden adalet dairesi 2002 ‘den beri bizimde devlet tasavvurumuza istikamet çizdi, hukuki düzenlemelerde pusulamız, referans kaynağımız oldu. Altyapıdan mevzuata, eğitimden vatandaşa bakış açısına uzanan geniş bir yelpazede köklü değişikliklere imza attık. Yargıda temel kanunların yenilenmesinden geleneksel mimariye sahip yeni adliye sarayları inşasına kadar Cumhuriyet tarihinin en büyük reformlarını gerçekleşirdik" açıklamasında bulundu.

Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkı, lekelenmeme hakkı, alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemleri, Kamu Denetçiliği Kurumu ve İstinaf Mahkemeleri ile iki dereceli yargılama sistemine geçilmesinin hukuk sistemine kazandırılan önemli yenilikler olduğunu belirten Erdoğan, "Hakimlerimizin, savcılarımızın ve yardımcı personelin eğitimi, özlük ve sosyal hakları, bu konuda da tarihi nitelikte düzenlemeler yaptık. Ayrıca yüksek mahkemelerimizi modern, ferah ve her türlü teknolojik imkana sahip hizmet binalarına kavuşturduk. Böylece ülkemizde adaletin en hızlı, en tarafsız şekilde tecellisinin önünde engel teşkil eden pek çok mazereti ortadan kaldırdık. Adalet sisteminin kalitesinde yaşanan iyileşmelerin, milletimizin yargıya yönelik bakış açısına da müspet olarak yansıdığını gördük" değerlendirmesinde bulundu.

Son yıllarda karşılaşılan onca badireye, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz gibi darbe girişimlerine rağmen yargıya güvenin giderek yükseldiğini söyleyen Erdoğan şunları kaydetti:

"Adalet teşkilatımız FETÖ’cü unsurlardan, hukuk sistemimizden, vesayetçi zihniyetten kurtuldukça yürütmesi, yasaması ve yargısıyla demokrasimiz güç kazanıyor. Hukuk devleti ilkesinde kaydedilen ilerlemeler devletle vatandaş arasındaki bağları güçlendirme yanında Türkiye’nin ekonomisine, diplomasisine, ticaretine, turizmine, dışarıdaki itibarına da olumlu etki ediyor. Ülkemizi demokrasi ve özgürlüklerle büyütme perspektifimiz çerçevesinde reform irademizi diri tutuyor, Türk demokrasisini birinci sınıf bir demokrasi haline getirmek için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz. Anayasalar her ne kadar maddelerden oluşsa da her birinin aynı zamanda bir ruhu vardır. Mevcut anayasamız maalesef ruhunu darbecilerin üflediği bir anayasa metnidir. Süngü tehdidi altında yazılan ve millete dayatılan bu anayasa, son 40 senede birçok kez değiştirilmiş, pek çok defa revizyona uğramıştır. 1982 Anayasası ile ilgili en detaylı, en köklü değişiklikleri de biz yaptık."

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçişle milli iradeyi zayıflatan antidemokratik girişimlere kapı aralayan yönetimde çift başlılık sorununa son verildiğini ifade eden Erdoğan, "Ancak tüm bu revizyonlara rağmen anayasamıza sirayet etmiş vesayetçi ruhu tamamen ortadan kaldıramadık. Bugün siyasetten akademiye, yargı mensuplarından sivil topluma kadar hemen herkes, mevcut anayasanın lafzıyla, diliyle, ruhuyla bütünlüğünü yitirmiş bir metin olduğunu kabul ediyor. Değişikliklerle adeta bir yamalı bohçaya dönüşen 1982 Anayasası’nın çözümsüzlük kaynağı olduğu karşılaştığımız her sınamada daha iyi anlaşılıyor. Bu acı gerçeğe gerek devlet sistemimizin işleyişinde gerekse yargıyla ilgili zaman zaman kamuoyunda yaşanan tartışmalarda hep beraber şahit oluyoruz. Her tartışma ile birlikte Türkiye’nin demokratik, sivil özgürlükçü ve kuşatıcı anayasaya olan ihtiyacını çok daha iyi kavrıyoruz. Ülkemiz, doğrudan millet iradesini yansıtan, milletin kültüründen, neşet eden evrensel değerlerden beslenen, özgürlükleri merkeze alan sivil bir anayasaya sahip olmadıkça bu tartışmalar bitmeyecektir. Milletimizin iradesine pranga vuran ve demokrasimize gölge düşüren bu meseleyi çözmek siyaset kurumunun öncelikli görevidir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle ülkemizin asırlık meselelerini çözme iradesi gösteren siyaset müessesinin milletimizi ve yargımızı darbe anayasası kamburundan da muhakkak kurtaracağına inanıyorum. Biliyorsunuz bu anlayışla geçtiğimiz yıl bir çağrı yapmış, kendi hazırlıklarımızı da tamamlamıştık. Ancak muhalefet partilerinin hiçbiri ortaya somut bir anayasa metni koyamadığı için maalesef bu gayretimiz şimdilik yarım kaldı. İnşallah 2023 seçimleri sonrasında Türkiye bu meselesini çözecektir" açıklamasında bulundu.