Sağlık Bilimleri Fakültesi 4 yıllık Çocuk Gelişimi bölümü ile taçlandırıldı

Beykent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılı güz döneminde mevcut dört bölümüne ek olarak Çocuk Gelişimi Bölümünü de açarak eğitim-öğretime başlıyor.

Sağlık Bilimleri Fakültesi 4 yıllık Çocuk Gelişimi bölümü ile taçlandırıldı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Beykent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi 2021-2022 Eğitim-Öğretim yılı güz döneminde mevcut dört bölümüne ek olarak Çocuk Gelişimi Bölümünü de açarak eğitim-öğretime başlıyor.

Beykent Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölüm Başkanı Dr. Öğr. Üyesi Celal Gülşen, “Çocuğun anne karnından başlayarak, doğduğu günden temel eğitime başladığı güne kadar geçen yılları kapsayan, ailelerde ve kurumlarda yürütülen eğitim sürecinin, erken çocukluk eğitimi olarak ifade edildiğini” belirterek, “Ülkemizde, erken çocukluk eğitimi, okul öncesi eğitim olarak kabul edilmekte ve erken çocukluk eğitimi yerine ‘okul öncesi eğitim’ kavramı daha fazla kullanılmaktadır. Erken çocukluk eğitimi, çocukların, bedensel, zihinsel, sosyal, duygusal ve dil gelişimlerinin kısaca kişisel gelişimlerinin büyük ölçüde şekillendiği ve sonraki yıllarındaki yaşamlarına büyük oranda yön verildiği bir eğitim aşamasıdır” şeklinde ifade etti.

“Gelişim süreçleri yüzde 70-80’lere varan düzeylerde gerçekleşir”

Anne karnından başlayarak doğumla birlikte altı yaş sonuna kadar geçen dönemin, beyin gelişiminin en hızlı olduğu bir dönem olduğuna değinen Dr. Gülşen, “Yapılan araştırmalarda, zihinsel gelişimin yüzde 50’sinin 0-4 yaş arası, yüzde 30’unun 4-8 yaş arası, yüzde 20’sinin de 8-17 yaş arasında tamamlandığı belirtilmektedir. Yani erken çocukluk eğitim çağı, çocukların zihinsel gelişim süreçlerinin yüzde 70-80’lere varan düzeylerde gerçekleştiği dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dönem, üzerinde titizlikle durulması gereken önemli bir gelişim evresidir. Çocuğun zihinsel gelişimi ile birlikte bütün olarak her yönüyle gelişiminde, doğum öncesinde hamilelik sürecinden başlayarak, doğum sonrası anne-babanın ve çevrenin etkileri de dikkate alınarak, erken çocukluk eğitimi sürecinin çok iyi yönetilmesi gerekmektedir. Bu sürecin iyi yönetilmesinde ailelerin çocuklara sundukları imkânların ve fırsatların, yaşantının devam edeceği sosyo-kültürel çevrenin ve ortamların, beslenme alışkanlıklarının, gösterilecek sevgi ve alakanın, çocuk eğitimine ayrılacak zamanın ve çocuk yetiştirme anlayış ve yaklaşımlarının mutlaka önemsenmesi, gerekli durumlarda ise, mutlaka profesyonel yardım alınması gerekmektedir” dedi.

“Erken çocukluk eğitimi sayesinde çocuğun akıl yürütme yeteneği, üreticiliği ve hayal gücünün gelişimi de sağlanır”

Erken çocukluk eğitimiyle beyin ve zekâ gelişimi yanında çocuğun, kendi bedensel yapısını tanımasına, öz bakım ihtiyaçlarını karşılayabilmesine ve vücudunu etkin bir biçimde kullanabilmesine de destek verilmekte olduğuna dikkat çeken Dr. Gülşen, “Toplumsal gelişim açısından bakıldığında da, çocuğun bireysel yeteneklerine, ilgi, ihtiyaç ve gelişim düzeylerine uygun hazırlanan programlar aracılığıyla sunulan etkinlikler yoluyla çocuklar, öğrenmeye ilgi duyarak paylaşma, iş birliği, yardımlaşma, dayanışma gibi sosyal beceriler de kazanırlar. Erken çocukluk eğitimi, çocuğun cinsel kimliğini kazanarak, benlik kavramını geliştirmesine ve kendini ifade etmesine de fırsat verecek ortamlar hazırlayarak öz denetim becerisini geliştirmesini, kendine güvenli bağımsız kişilik kazanmasını de destekleyecek fırsatlar sunmaktadır. Erken çocukluk eğitimi sayesinde çocuğun akıl yürütme yeteneği, üreticiliği ve hayal gücünün gelişimi de sağlanarak, çocuğun çevresindeki kişilerle sağlıklı iletişim kurması, böylelikle dil becerileri de geliştirilerek duygu ve düşüncelerini karşısındakine rahatlıkla ifade edebilmesine, günlük yaşantı içinde gerekli kuralları öğrenerek temel alışkanlıkları kazanmasına da fırsat verilmektedir” şeklinde konuştu.

“Erken çocukluk eğitimi konusunda görev alacak alan uzmanların eğitimi konusun da ihmal edilmemeli”

Dr. Gülşen, “Erken çocukluk eğitimi meselesi, gerek bireysel ve gerekse toplumsal faydaları göz önüne alındığında, sadece bireysel veya ailevi bir mesele olarak görülecek kadar basite indirgenecek bir mesele değildir; erken çocukluk eğitimi meselesi, toplumsal boyutta ele alınmalı ve bir ülke meselesi olarak kabul edilmelidir. Bu nedenle erken çocukluk eğitiminde gerekli eğitim yaşantıları, evde alan uzmanı çocuk gelişimcilerin desteğiyle ebeveynler, ev dışında da erken çocukluk eğitimi kurumlarındaki alan uzmanı çocuk gelişimciler ve okul öncesi eğitim öğretmenleri tarafından koordine edilmeli ve mutlaka takip edilmelidir. Bu nedenle, erken çocukluk eğitimi alanında görev alacak olan, alan uzmanlarının eğitimi konusunun da ihmal edilmemesi gerekli görülmektedir” dedi.

“4 yıllık çocuk gelişimi bölümü eğitim-öğretime başlıyor”Dr. Gülşen, Beykent Üniversitesi Beylikdüzü Yerleşkesinde bulunan Sağlık Bilimleri Fakültesi Çocuk Gelişimi Bölümünün amaçlarına değinerek, “21. yüzyıl becerileri ile donatılmış, yaşam boyu öğrenmeye karşı ilgili, toplumsal hizmet duyarlılığı yüksek, araştırmacı, üretken, bilimsel etiğe önem veren, eleştirel düşünebilen, çocuklara ve ailelerine gereken sevgi, saygı, hoşgörü, ilgi ve değeri gösterebilen, çoklu zekâ temelli öğrenmeyi temele alarak çocukların yaparak ve yaşayarak öğrenmelerini sağlayıcı eğitim-öğretim ortamını düzenleyebilen, genelde 0-18 yaşlar, özelde ise 0-6 yaşlar arasındaki normal gelişim gösteren ve özel gereksinimi olan çocukların gelişim alanlarını destekleyici, teorik ve uygulamalı eğitim programı ile bu alanda çocuğa, aileye, eğitimciye ve topluma hizmet sunan, çocukların alışkanlık ve gereksinimleri konusunda gerekli materyalleri hazırlayabilen ve bu gereksinimleri karşılamaya yönelik bilgi kazanmış ve karşılaşabilecek sorunlara karşı önlemler alabilen nitelikli uzmanlar, meslek elemanları, çocuk gelişimcileri ve eğitimcileri yetiştirmektir” diye konuştu.