Çocuklarla iletişimde 8 kritik nokta

Erken Çocukluk Eğitimi Uzmanı Damla Aydın, çocukların pandemi sürecini psikososyal açıdan sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için anne ve babalara çok önemli tavsiyeler verdi. Çocukların normalleşme ile birlikte gelişimlerini sağlıklı olarak sürdürebilmesinin, pandemi sürecindeki iletişimde saklı olduğunu belirten Aydın, ''Çocuklara karşı sabırlı olunmalı, empatiyle yaklaşılmalı, sıkı iletişim kurulmalı ve yapıcı olunmalı'' önerisinde bulundu.

Çocuklarla iletişimde 8 kritik nokta
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Erken Çocukluk Eğitimi Uzmanı Damla Aydın, çocukların pandemi sürecini psikososyal açıdan sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için anne ve babalara çok önemli tavsiyeler verdi. Çocukların normalleşme ile birlikte gelişimlerini sağlıklı olarak sürdürebilmesinin, pandemi sürecindeki iletişimde saklı olduğunu belirten Aydın, ’’Çocuklara karşı sabırlı olunmalı, empatiyle yaklaşılmalı, sıkı iletişim kurulmalı ve yapıcı olunmalı’’ önerisinde bulundu.

İzmir Kavram Meslek Yüksekokulu Çocuk Gelişimi Programı Bölüm Başkanı Öğr. Gör. Damla Aydın, çocukların pandemi sürecini psikososyal açıdan sağlıklı bir şekilde atlatabilmeleri için ailelere ne gibi görevler düştüğüne dair önemli tüyolar verdi. Aydın, ailelerin çocuklara yaklaşımı nasıl olmalı ve çocuklar ile zamanın nasıl değerlendirilmesi gerektiği hususunda önemli ipuçları aktardı.

’’Kaygı, korku ve öfke normal’’

Pandemi her yaştan bireyi etkisi altına almış olsa da çocukların, bu süreçten daha fazla etkilenmesinin normal olduğunu belirten Aydın, ’’Özellikle erken çocukluk döneminde olan çocuklar, bilişsel anlamda soyut ifadeleri anlamlandırma ve soyut düşünebilme becerisine sahip olmadıkları için pandemi sürecinde uygulanan kısıtlamaları ve uyulması gereken kuralları anlamakta ve uygulamakta güçlük çekebilirler. Bu noktada; kaygı, korku ve öfke duygularını sıklıkla gözlemleyebiliriz.’’ dedi.

’’Anne ve babalarını suçlayabilirler’’

Aydın, çocukların bu dönemde akranları ile bir arada oyun oynayarak, iletişim kurarak sosyal çevre içerisinde var olamadığının altını çizerek, ’’Çocuklar, bu sürecin neden olduğu duygularla baş etme gereksinimi duyarken, sokağa çıkma yasaklarının gelmesi ve yüz yüze eğitime ara verilmesi ile bu ihtiyaçları karşılayamayacak duruma geldi. Günlük rutinleri tamamen değişti. Bu süreçte kaygı ve korkularını farklı şekilde yansıttıklarını gözlemleyebiliriz. Özellikle bilişsel ve duygusal açıdan gelişimlerini tamamlamamış olmaları, çocukların yaşadığı kaygı ve korkuları ağlayarak, öfke nöbetleri geçirerek, anne babayı suçlayarak, saldırgan davranışlarda bulunarak yansıttıklarını görebiliriz. Bunların yanında, çocuklar zamanlarını devamlı olarak anne baba ile geçirdikleri için anne babadan ayrılmak istemeyip, bakımını sağlayan kişiler ile her an birlikte olma isteği gözlenebileceği gibi kaygı ve karmaşık duygulardaki artış ile parmak emme, tırnak yeme, alt ıslatma, yeme bozuklukları gibi problemler de bu süreçte görülebilmektedir.’’ ifadelerini kullandı.

Aydın, çocuk gelişimi ve eğitiminde ailenin rolü göz önünde bulundurulduğunda, çocukların bu süreci en az hasar ile atlatmaları ve pandemi sonrasında ortaya çıkabilecek olumsuz durumları önleyebilmeleri adına ailelere önemli görevler düştüğünü söyledi.

’’Öncelikle güven duygusu oluşmalı’’

’’Pandemi süreci sona erdiğinde ya da normalleşme döneminde çocukların uyum sorunu yaşamaması, pandemi sürecinin çocuk için nasıl geçtiği ile ilgilidir.’’ diyen Aydın, pandemi sürecinde çocuğa karşı olan yaklaşımların, çocuğun bu krizi nasıl geçireceği, bu krizden çıktığında nasıl bir ruh halinde olacaklarının belirleyicisi olduğuna dikkat çekti.

Aydın, pandemi sürecinde çocuklarla iletişim kurarken, şu tavsiyeleri paylaştı;

’’Pandemi sürecinde çocuğa karşı olan olumlu tutum ve yaklaşımlar, sonrası için koruyucu/önleyici bir görev üstlenmektedir. Öncelikle çocuklarda güven duygusunun oluşumu sağlanmalıdır. Bunun için de çocuğa doğru ve net bilgiler vermek önemlidir. Virüsten korunmanın mümkün olduğu ve korunmak amacıyla neler yapılması gerektiği hakkında konuşulmalıdır.’’

’’Alışkanlıkları bol bol hatırlatmak gerek’’

’’Zorunlu bir durum olmadıkça dışarı çıkmamak, aile bireyleri dışındaki kişiler ile fiziksel mesafeyi korumak, maske kullanmak, elleri sık sık sabun ile yıkamak gibi konuşmalar gerçekleştirmek çocuğun önlem almasını sağlayacak ve önlemleri aldığı için de kendisini güvende hissetmesini destekleyecektir. Çocuklar yaşı itibari ile bilgileri içselleştirmek adına bol tekrara ihtiyaç duymaktadırlar. Bu öğretilerin alışkanlık haline getirilmesi için çocukların bol hatırlatmalara ihtiyaç duyduklarını unutmamalıyız.’’

’’Çocukların çevrelerini gözlemleyerek öğrendikleri, bireylerin tepki ve davranışlarını taklit ettikleri düşünüldüğünde çocuk ile bir arada olan bireylerin pandemi sürecinde verdikleri tepkiler de çocukların tutumlarını ve güven duygusunu direkt olarak etkilemektedir.’’

’’Olumsuz haberlerden uzak tutun’’

’’Çocuğun bakımını üstlenen kişilerin kaygı düzeylerinin yüksek olması, çocuğun pandemi sürecinin olumsuzlukları ile ilgili konuşmalara ve haberlerdeki olumsuz aktarımlara sık sık maruz kalması çocuğun kaygı ve korkusunu artıracaktır. Bu durum çocuğun pandemi sonrasında da normal sürece alışmasını zorlaştıracaktır. Bu nedenle ailelerin çocukların yanında aşırıya kaçan tepkiler ve konuşmalar sergilememesi gerekmektedir.’’

’’Çocuğu yok sayan ifadelerden uzak durun’’

’’Çocukla doğru paylaşımlarda bulunarak güven duygusu inşa edilmelidir. Çocukların soyut ifadeleri anlamlandırmakta güçlük çektikleri düşünüldüğünde her öğreti gibi pandemi sürecinde yaşanılan durumların da somutlaştırılarak anlatılması önemlidir. Bu noktada kuklalar, bebekler yardımı ile gerçekten sapmamak koşuluyla hikâyeleştirmeler yapılarak çocuğa bu süreç anlatılmalıdır. Bu anlatımlar ve paylaşımlar sırasında, çocukların bu olanlar hakkındaki düşüncelerini ve duygularını anlamak çok önemlidir. Birincil bilgi kaynağı olarak sizlere merak ettikleri soruları sormalarına teşvik ederek, çocuğun kendi duygularını içtenlikle, çekinmeden sizlere anlatabilmesi sağlanmalıdır. Bunun için çocuğun verdiği duygusal tepkilere karşı ’bunda korkacak hiçbir şey yok’, ‘ağlamayı bırak, ne var ki bunda’ gibi duyguları yok sayıcı ifadelerde bulunmaktan kaçınmamız gerekmektedir. Bunun yerine duygularını anladığınıza yönelik mesajlar vermek gereklidir ki çocuk duygularını size rahatlıkla açıklayabilir konuma gelsin. Bazı çocuklar sözel iletişim yolu ile duyguları hakkında konuşmayı tercih ederken bazıları resim yoluyla veya kuklaları, oyuncakları konuşturarak duygularını paylaşabilirler. Bu noktada çocuklara duygularını ifade etmelerini sağlayacak farklı alternatifler sunulmalıdır.’’

’’İsteklerini sorun’’

’’Çocuğun yaşına ve gelişimine yönelik olarak pandemi süreci hakkında bilgilendirmeler gerçekleştirerek ve duygu paylaşımlarında bulunarak kendini güvende hissetmesi sağlandıktan sonra çocuğun bu süreci sağlıklı bir şekilde geçirmesi adına aile bireyleri ile kaliteli zaman geçirmesi; bu yolla olumsuz duygularını da oyun yolu ile en aza indirgemesine yardımcı olunmalıdır. Çocuğun ilgisini çekecek aktivelerde bulunmak televizyon, tablet gibi teknolojik aletlerle zaman geçirmesini de engelleyecektir. Bu noktada çocukların düşüncelerine önem verip ne oynamak, nasıl aktiviteler yapmak istediği sorulabilir, çocukların yaşına ve gelişimine uygun hikâyeler okunabilir, hikâyede geçen olaylar canlandırılabilir, ailecek oynanabilecek kutu oyunları alınarak keyifli zaman geçirmesi sağlanabilir.’’

’’Sorumluluklar verin’’

’’Çocukların yaşı itibari ile oyun oynamaya yönelik belirli bir zaman sınırı yoktur, devamlı oyun oynamak isteyebilir ve bu süreçte sizin de devamlı olarak oyuna katılım göstermenizi talep edebilirler. Bu da ev içi sorumlulukları göz önünde bulundurduğumuzda ailelerin şikâyetçi olduğu bir durum olarak karşımıza çıkıyor. ‘Yanından ayrılmamı istemiyor. Yemek ve ev işlerini yapmak için yanından ayrıldığımda kıyamet kopuyor’ gibi söylemleri sıklıkla duyabiliyoruz. Bu noktada çocuğu sürece dâhil etmek, çocuğun güvenliğini sağlayarak sorumluluklar vermek kurtarıcı olacaktır. Örneğin; bulaşık makinesi boşaltılırken çocuğun yardım etmesi sağlanabilir; tabakları bir bölüme, kâseleri bir bölüme gruplaması istenebilir, yemek yaparken çocuğu da sürece dâhil ederek malzemeleri tencereye koyması istenebilir, toz alırken eline bir bez vererek onun da size eşlik etmesi sağlanabilir. Bu süreçleri bir şarkı eşliğinde gerçekleştirerek çocuğun dikkati çekilebilir. Bu şekilde çocukları sürece dâhil ederek, sizler ile kaliteli zaman geçirmesini sağlamak, çocukta ‘ben değerliyim’ düşüncesinin gelişmesini ve kendini güvende hissetmesini sağlayarak kaygı ve korkuları ile baş etmesine yardımcı olacaktır.’’

"Başkalarıyla sosyalleşmesi sağlanmalı’’

’’Sosyal bir varlık olan çocukların bu süreçte arkadaşlarından ayrı kalmalarının olumsuz etkilerini en aza indirmek ve pandemi sonrasında da dışarıdaki yaşama kolay adapte olmalarını sağlamak adına, sanal ortamlarda arkadaşları ile bir araya gelmeleri, sık sık görüntülü konuşmalar gerçekleştirerek, birbirleri ile paylaşımda bulunmaları sağlanmalıdır. Bu yolla fiziksel mesafenin sosyal mesafeye dönüşmesi engellenmelidir. Okula giden çocuklar için bu süreçte öğretmenlere de büyük rol düşmektedir. Canlı dersler sırasında sadece etkinliklere ve derslere odaklanmak yerine çocukların birbirleri ile paylaşımda bulunmaları sağlanmalıdır. Örneğin; anaokulu dönemindeki çocuklar için canlı derse katılmadan önce sevdiği bir oyuncağı veya oyun materyalini yanında bulundurarak arkadaşlarına onun hakkında bilgi vermesi sağlanabilir. Daha büyük yaş grubunda olan çocuklar için de derse gelmeden önce belirlenen ortak bir filmin izlenmesi, dersin ilk 15 dakikası izlenen film hakkında birbirlerine paylaşımda bulunmaları şeklinde planlamalar yapılabilir. Bu gibi etkinlikler, çocukların akranları ile paylaşımlarına devam etmesini sağlayarak pandemi sürecinden sonra okula ve normal yaşantıya uyumlarını kolaylaştıracaktır.’’

’’Normalleşme sürecinde kaygıya dikkat’’

’’Normalleşme sürecine geçiş yapıldığında ve yüz yüze eğitime başlanılacağı zaman çocuklarda tekrardan bir güvensizlik duygusu oluşarak kaygı ve karmaşık duygular gözlenebilir. Özellikle bu süreci ailesi ile geçiren çocuklarda ayrılık konusunda sıkıntılar görülebilir. Anne babadan veya bakımını üstlenen kişiden ayrılıp okula gitmek istemeyebilir. Bu durumda okulun güvenli olduğu, evde uyguladığınız korunma yöntemlerin (maske kullanımı, fiziksel mesafe, el yıkama vb.) okulda da uygulanacağı, öğretmeninin ona ihtiyaçları konusunda destek olacağı aktarılmalıdır. Okula uyumunu kolaylaştırmak adına yüz yüze eğitim başlamadan önce birlikte okula giderek öğretmeni ile iletişim kurması, sınıfını ve ihtiyaçlarını karışılabileceği alanları gezmesi süreci kolaylaştıracaktır.’’

’’Sabır, empati, iletişim ve yapıcı olmak’’’’Son olarak pandemi süreci ve sonrası için dikkat edilmesi gereken en önemli nokta; ailelerin ve eğitimcilerin çocuklara karşı sabırlı olması, empati kurması, duygularını ifade etmelerini sağlaması, duygularını anlaması ve sorunlara karşı yapıcı olmasıdır. Tüm koruyucu ve önleyici yaklaşımlarınıza rağmen çocuğunuzda kaygı ve duygu karmaşası yoğun ise ve sorunlar ile baş etmekte zorlanıyorsanız bir uzmandan veya çocuğunuzun okulunda bulunan psikolog/psikolojik danışmandan destek alabilirsiniz.’’