Dönemin Tahşiye Yayınevi'nin sahibi Mehmet Nuri Turan, Yargıtay'ın kararını değerlendirdi

Dönemin Tahşiye Yayınevi'nin sahibi Mehmet Nuri Turan, Yargıtay'ın 'Tahşiyecilere kumpas' davasında verilen hapis cezalarını onamasıyla ilgili konuştu. Turan, 'Karar beklediğim bir şeydi, keşke biz haksız olsaydık Türkiye'nin başına bunlar gelmeseydi. FETÖ Türkiye'yi mahvetti, sadece kişi, cemaat, grup değil. Fetullah Gülen kaybetti, imanını da, ahlakını da memleketini de kaybetti' dedi.

Dönemin Tahşiye Yayınevi'nin sahibi Mehmet Nuri Turan, Yargıtay'ın kararını değerlendirdi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Dönemin Tahşiye Yayınevi’nin sahibi Mehmet Nuri Turan, Yargıtay’ın ‘Tahşiyecilere kumpas’ davasında verilen hapis cezalarını onamasıyla ilgili konuştu. Turan, “Karar beklediğim bir şeydi, keşke biz haksız olsaydık Türkiye’nin başına bunlar gelmeseydi. FETÖ Türkiye’yi mahvetti, sadece kişi, cemaat, grup değil. Fetullah Gülen kaybetti, imanını da, ahlakını da memleketini de kaybetti” dedi.

Yargıtay, ‘Tahşiyecilere kumpas’ davasında eski Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca’ya FETÖ yöneticiliğinden verilen 18 yıl hapis cezasını ve eski emniyet müdürleri Yurt Atayün ve Ali Fuat Yılmazer’in de arasında bulunduğu 18 sanığa terör örgütü üyeliğinden verilen 12’şer yıl hapis cezalarını onadı. Dönemin Tahşiye Yayınevi’nin sahibi Mehmet Nuri Turan da kararı değerlendirdi. Turan, kumpas sürecinde kendisinin ve mağdurların yaşadıklarını anlattı. Yargıtay’ın verdiği karardan kendi adına mutlu olduğunu belirten Turan, FETÖ’nün Türkiye’ye büyük zarar verdiğini belirtti.

“Karar beklediğim bir şeydi”

Yargıtay’ın verdiği onama kararını değerlendiren dönemin Tahşiye Yayınevi’nin sahibi Mehmet Nuri Turan, “Pek bir şey hissetmedim. Hanım dedi ki sizin davayı Yargıtay onamış, ne davası dedim. Benim beklemediğim bir şey değildi, beklediğim bir şeydi. Bana sorarsan bu sonuçtan mutlu musun kendi adıma evet ama millet adına hayır, keşke Türkiye’de bunlar olmasaydı. Sürekli bunları yaşıyoruz, olmaması lazım. Hepimizin temennisi adil yargılama. Adam yaptığını suç olarak görmüyor. Hidayet Karaca’yı ben tanımam. Yerel mahkeme 2 bin 600 küsur sayfa gerekçeli karar yazdı. Bu Türkiye tarihinde ilk, madde madde her şeyiyle ispatlanmış bir davaydı o dava. Mahkeme heyeti çok titiz bir çalışmayla Tahşiyecilere kurulan kumpası FETÖ’cülerin kurduğu kumpası bütünüyle deşifre etti. Hidayet Karaca’ya iftira suçundan 18 yıl, resmi evraktan sahtecilikten ve benzer şeylerden toplamda 31 sene ceza verildi. O sanıkların tamamı 15 Temmuz’dan önceki bütün duruşmalarda son derece hoyratça, tepeden bakan bir tavırla ifade veriyorlardı. Sanki bizi yargılıyorlardı, sonrasında her biri kendisinin ne kadar büyük bir kahraman olduğunu anlatıyordu. Yapığı hizmetleri de gördük. Tahşiyecilere kumpas, Ergenekoncu dedikleri adamlara kumpas, ona kumpas, buna kumpas” diye konuştu.

“Keşke biz haksız olsaydık Türkiye’nin başına bunlar gelmeseydi”

Kendilerine neden kumpas kurulduğuna ilişkin açıklamalarda bulunan Turan, “FETÖ grubuyla, daha cemaatken herkes bir şekilde iyi geçinmeye çalışıyordu. Çekiniyor, cesaret edemiyorlardı. Yayıncılığa geçmemim tek sebebi buna karşı bir duruş sergilemek, FETÖ dini bir grup olarak ortaya çıktı söylemleri bundan 30 sene önce de dine muhalifti şimdi de muhalif. Eğer onlar o zaman gerekli refleksleri ve tepkiyi gösterseydiler böyle bir çakma İslami cemaat olmazdı. Bütün faaliyetlerini bu ümmet finanse etti. Yardım paralarıyla bunlar uzaydan gelmediler, biz verdik. Buna karşı durmak lazımdı, bunlar muhalefeti kabul etmiyorlardı. Sınavları mı çalmadılar, her şeyi istiyorlardı. Keşke biz haksız olsaydık Türkiye’nin başına bunlar gelmeseydi. Bir tüccar olarak ticari itibarımız biraz zarar gördü. Kolay değil çünkü El-Kaide örgütüne mensup olarak hapse girmişsiniz. Millet ‘vay yıllardır tanıdığımız adam ne çıktı’ diyor. Mağdur olan arkadaşlarımız vardı, hapis zordur en zor tarafı dışarıdakiler için daha zordur. Gereksiz yere hapsedildiğin zaman da bunları yaşıyorsun. Ergenekon’da artık yelpazeyi o kadar genişlettiler ki kim kimdir, birbirine karıştı” dedi.

“FETÖ Türkiye’yi mahvetti, sadece kişi, cemaat, grup değil”

14 Aralık operasyonunun başlaması için o dönem mahkemeye dilekçe vermesiyle ilgili konuşan Turan, “İlk şikayet dilekçesini ben verdim, başkaları da vermiş. Fetullah Gülen ve onun emriyle bize kumpas kuranlardan davacıyım dedim. Adamın Fetullah Gülen ile yaptığı telefon görüşmesini MİT tespit emiş. Adam, dizideki repliği soruyor Fetullah Gülen’e ya, bir de ‘efendim haberi yok onun’. Bir replikle Fetullah Gülen’in ne alakası olabilir bir mesaj değilse. Replikler patrona takdim ediliyor, patron şurayı şöyle koyun, burayı böyle yapın der mi yani. Bir bobin kağıt, bir galon mürekkep, bir terörist bir araya gelince gazete olmuyor. Bu medyaya yapılmış bir operasyon değil, terör örgütünün bizatihi kullandığı bir terör yuvasıdır. Bugün bu adamların bir kısmı televizyonda boy gösteriyor ‘FETÖ ile mücadele ediyoruz’ diye. Mahzun insanları da FETÖ’cü diye ihbar ediyor, bu akıl alacak bir şey değil. FETÖ Türkiye’yi mahvetti, sadece kişi, cemaat, grup değil.” ifadelerini kullandı.

“Fetullah Gülen imanını da, ahlakını da memleketini de kaybetti”FETÖ ile mücadeleye ilişkin konuşan Turan, “Gezi olayları oldu, şu oldu, bu oldu, mağdur olan Türkiye oldu. Bundan hızla çıkmamız için çalışmamız lazım. Askeri, emniyet ve yargıda bu mücadele çok temiz yapılıyor. Ali Fuat Yılmazer’in falan tutumu dediğin zaman, şöyle söyleyeyim vicdanlı bir insan ekmek yediği kapıya sadık olur. Beğenmiyorsa bırakır. Bir memurun sadakati kendi milletine olmalı, bir hocaya şuna buna olamaz. Bunlar kendi milletlerine, ekmek yedikleri kapıya ihanet etti. Bundan daha büyük bir felaket olmaz. Fetullah Gülen kaybetti, ona söyleyecek hiçbir şeyin bir anlamı yok, imanını da, ahlakını da memleketini de kaybetti. Yunan televizyonlarına verdiği bir röportaj; halkını kardeş biliyor, onlara minnettarlığını ifade ediyor. Tarihte mecbur kaldığı için zorda kaldığı için kaçıp düşmana sığınanlar olmuş ama kimse düşmana bu kadar itlik yapmamıştır. Benim Fetullah Gülen’e söyleyecek hiçbir şeyim yok” dedi.