Gerçekten Aç mıyız, Yoksa Duygularımız mı Aç?

Bir tabak makarna, bir kutu çikolata... Bazen sadece bir öğün değildir. Bazen bir sığınaktır. Bir tesellidir. Bir kaçış noktasıdır. O an karnımız değil, duygularımız doymak ister.

Gerçekten Aç mıyız, Yoksa Duygularımız mı Aç?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Bir tabak makarna, bir kutu çikolata...
Bazen sadece bir öğün değildir. Bazen bir sığınaktır. Bir tesellidir. Bir kaçış noktasıdır. O an karnımız değil, duygularımız doymak ister.

Modern hayatın karmaşası içinde, çoğumuzun sessizce deneyimlediği bir durum bu: Duygusal yeme.
Gerçek açlıkla psikolojik açlığı birbirinden ayırmak, düşündüğümüzden çok daha büyük bir fark yaratabilir.

Gerçek açlık yavaşça gelir. Vücut, nazik bir şekilde, bir şeyler yemenin zamanı geldiğini hatırlatır. Bir elma ya da bir tabak sebze cazip gelir.
Oysa duygusal açlık ansızın belirir. Genellikle stresli, üzgün, öfkeli ya da yalnız hissettiğimiz anlarda kendini gösterir. Mutfakta buzdolabının kapağını açıp, "Acaba ne yesem?" diye düşünürken aslında midemiz değil, ruhumuz açtır.

Bugünün dünyasında duygularımızı bastırmanın en kolay yollarından biri haline geldi yemek yemek. İş yükü, sorumluluklar, kişisel sıkışmalar... Derken elimiz bir paket cipse, bir dilim keke uzanıveriyor.
Ancak o ilk lokmanın verdiği kısa süreli rahatlamadan sonra çoğu zaman pişmanlık ve suçluluk duyguları sessizce kapımızı çalıyor. Ve kısır döngü böyle başlıyor.

Peki bu döngüyü nasıl kırabiliriz?
İlk adım, kendimize doğru soruları sormak.
Gerçekten aç mıyım?
Eğer bir elma da iştah açıyorsa, evet, bu fiziksel açlıktır.
Ama canımız sadece çikolata, pizza veya abur cubur çekiyorsa, büyük ihtimalle duygularımıza bir merhem arıyoruzdur.

Duygularımızı bastırmak yerine onları görmek, hissetmek... Bir yürüyüşe çıkmak, derin bir nefes almak, birkaç dakika sessiz kalmak bile o anın yoğunluğunu hafifletebilir.
Ve elbette, bazen profesyonel bir destek almak; bu yolculukta daha güçlü adımlar atmamızı sağlayabilir.

Unutmayalım, her "acıktığımızı" düşündüğümüzde yemek yemek, ruhumuzun fısıltılarını duymamıza engel olabilir.
Oysa bazen tek ihtiyacımız olan şey, kendimize vereceğimiz küçük bir mola, içimizdeki asıl açlığı duyabilmektir.

Ve belki de, tam da o anda gerçek şifa başlar.

"Sağlık, sadece bedende değil; duygularda da başlar." — Dyt. Zehra Gül