2 B'de müracaat süresi uzatıldı

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nu kapatacaklarını belirterek, 2B arazilerinin satışlarıyla ilgili müracaat süresinin 3 ay uzatıldığını açıkladı.

2 B'de müracaat süresi uzatıldı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulu, yaklaşık 6 saatlik bir toplantının ardından sona erdi. Bakanlar Kurulu sonrasında bir açıklama yapan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, orman vasfını yitirmiş arazilerin satışını öngören ve kamuoyunda 2B Yasası olarak bilinen süreçle ilgili yeni bir gelişmeyi aktardı. Babacan, 2B arazileri ile ilgili müracaat süresinin 3 ay daha uzatıldığını belirterek, müracaat etme fırsatını kaçıran vatandaşlar için bunun yeni bir fırsat olduğunu belirtti.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ayrıca, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nu(TAPDK) kapattıklarını açıkladı. Babacan, TAPDK'nın görevlerini ise üç bakanlık arasında paylaştıracaklarını bu bakanlıkların ise Tarım Gıda ve Hayvancılık Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı olduğunu söyledi.


Babacan, yeni tasarı ile cezaevlerindeki hükümlülerin 3 ayda bir 3 saatten 24 saate kadar eşleriyle görüşebileceğini söyleyerek, "Bu tasarı ile toplum için tehlike oluşturmamak şartıyla, maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idare ettiremeyen mahkumun cezasının infazı iyileşinceye kadar, tedavi oluncaya kadar ertelenebilecek, geri bırakılabilecek" dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bakanlar Kurulu sonrasında kameraların karşısına geçerek açıklamalarda bulundu. Türkiye ekonomisinin güçlü bir büyüme ortaya koymaya devam ettiğini söyleyen Ali Babacan, Merkez Bankası'nın enflasyonla mücadelesinin kararlı bir şekilde devam edeceğini söyleyerek, "Büyüme ve istihdam konusunda bütün kurumlarımızın bir senkronizasyon içerisinde çalışması önümüzdeki dönemde devam edecek" dedi. "Cari açığımızın daha makul seviyeye inmesi için her türlü tedbiri almaya devam edeceğiz" diyen Ali Babacan, kayıt dışı ile mücadelenin gelecek dönemde en önemli gündem maddelerinden birisi olacağını söyledi. Babacan ayrıca, tasarrufların da artması yönündeki çalışmaların devam edeceğini ifade etti.

"EVLİ OLAN HÜKÜMLÜLER 3 AYDA BİR EŞLERİYLE GÖRÜŞEBİLECEK"

Başbakan Yardımcısı Babacan, Bakanlar Kurulu'nda Adalet Bakanlığı'nın bir süredir üzerinde çalıştığı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkındaki Tasarısı'nın gündeme geldiğini söyledi. Bu tasarı ile cezaevi uygulamalarının daha güncel ve daha modern bir çerçeveye kavuşmasının amaçlandığını belirten Ali Babacan, bu tasarı ile ilgili olarak, "Evli olan hükümlülerin 3 ayda bir eşleriyle görüşebilmesinin önünü açıyor. Ve bu görüşmenin 3 saatten 24 saate kadar olması da yine öngörülüyor" dedi. Açık ceza infaz kurumlarında yılda 3 defa kullandırılan ev iznini yılda 4 defaya çıkardıklarını söyleyen Babacan, "Hükümlü ve tutuklu çocuklar ki, bunlar biliyorsunuz 15-18 yaş arasından bahsediyoruz; anne ve babasıyla 2 ayda bir 3 saatten 24 saate kadar görüşme imkanına kavuşuyor" diye konuştu.

Tutuklu ve hükümlülerin mazeret iznini geçirecekleri yer hakkında da bilgi veren Babacan, "Ölüm ya da hastalık nedeniyle izin verilen hükümlü tutuklular, evinde ikinci derece dahil kan ve kayın hısımlarının evinde, dış güvenlik görevlileri tarafından güvenli görülen başka bir yerde, gidilen yerde bulunan kapalı ceza infaz kurumunda kalabilecekler. Bu yerlerden hangisinde kalınacağına güvenlik durumu değerlendirilerek mülki idare amirince karar verilecek. Yani o ilin valisi tarafından karar verilecek" bilgisini verdi.

Ağır hastalık veya sakatlık nedeniyle infazın ertelenmesi konusuna da değinen Babacan, "Şuanda mevcut durumda infazın ertelenmesi mahkumun hastalığının hayatı için kesin bir tehlike teşkil etmesi gerekiyordu. Bu tasarı ile toplum için tehlike oluşturmamak şartıyla, maruz kaldığı ağır bir hastalık veya sakatlık nedeniyle ceza infaz kurumu koşullarında hayatını yalnız idare ettiremeyen mahkumun cezasının infazı iyileşinceye kadar, tedavi oluncaya kadar ertelenebilecek, geri bırakılabilecek. Bu değişiklikle şuanda cezaevinde bulunan 310 vatandaşımızın durumu yeniden değerlendirilebilecek" diye konuştu.

BAYRAMDA OTOYOL VE KÖPRÜLER ÜCRETSİZ

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bakanlar Kurulu'nda ayrıca Serbest Bölgeler Kanunu'ndaki değişikliklerle ilgili yasa tasarısının da gündeme geldiğini söyleyerek, Ekonomi Bakanlığı'nın yapmış olduğu bu çalışmayı değerlendirdiklerini ifade etti. Ekonomi Bakanlığı'nın biraz daha bu tasarı üzerinde çalışacağını belirten Babacan, tasarının tamamlanmasıyla bunun TBMM'ye gönderileceğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, açıklamalarının sonunda ise Kurban Bayramı ile ilgili olarak oto yollar ve köprülerin ücretsiz olduğunu hatırlatarak, 24 Ekim Çarşamba günü yani, Salı'yı Çarşamba'ya bağlayan gece yarısından itibaren 30 Ekim Salı günü sabah 07.00'ye kadar otoyollar ve köprülerin vatandaşlar tarafından ücretsiz kullanılabileceğini söyledi. Babacan yine, 25 Ekim Perşembe günü, yani Çarşamba'yı Perşembe'ye bağlayan gece yarısından itibaren; 28 Ekim Pazar gecesi gece 00.00'da bitmek üzere toplu taşıma hizmetlerinin de yine ücretsiz olacağını hatırlattı.

CEZAEVLERİNDEKİ MAHKUMLA İLGİLİ KARARI ADLİ TIP VERECEK

Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını cevaplandıran Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bir gazetecinin cezaevleri ile ilgili düzenlemelerin Ergenekon tutuklularını kapsayıp kapsamayacağını ve kararı adli tıpın verip vermeyeceğini sorması üzerine, "Kararı Adli Tıp verecek ve biliyorsunuz bu kanundaki hükümler neyse, bu hükümlerin kapsadığı tüm mahkumlar için geçerli olacak. Ama dediğim gibi detayları Adalet Bakanı'nın basın toplantısında kendisine sorarsınız. Çünkü bundan ibaret değil, daha başka unsurlar da var" cevabını verdi.
Babacan, Başbakan Erdoğan'ın terörle mücadelde önümüzdeki dönemde yeni gelişmelerin olacağını açıkladığı ve MİT Müsteşarı'nın Öcalan ile görüştüğü yönündeki kamuoyundaki iddiaların bu kapsamda değerlendirilip değerlendirilmeyeceğini sorması üzerine, terörle mücadelenin kendi hükümetlerinin en önemli gündem maddelerinden bir tanesi olduğunu söyledi. Terörle mücadelenin çok kapsamlı yönleri olduğunu belirten Babacan, en son gerçekleşen Milli Güvenlik Kurulu'nda bu konuların gündeme geldiğini, yine bugün gerçekleşen Bakanlar Kurulu'nda da gündem maddesi olduğunu söyleyerek, "Ama bu konuyla ilgili bütün çalışmalar, stratejiler belirlendikten sonra yine Sayın Başbakanımız ya da görevlendireceği bir bakan arkadaşımız detayları sizlerle paylaşacaktır" dedi.

"İSRAİL İLE İLİŞKİLERİMİZİN NORMALLEŞMESİ İÇİN ŞARTLARIMIZ BELLİDİR"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Suriye konusunda İsrail'den gelen 'Masaya oturalım' şeklindeki çağrının Bakanlar Kurulu'nda gündeme gelip gelmediği sorulması üzerine, bu konunun gündeme gelmediğini söyledi. "Böyle basın üzerinden mesajlarla bu tür kritik konuların yürümesi doğru değil, mümkün değil" diyen Babacan, "Bizim İsrail'le ilişkilerimizin normalleşmesi için şartlarımız bellidir. 3 şart vardır biliyorsunuz. Çok tekrar ettiğimiz için ben burada tekrar söylemeyeyim. Bu şartlar yerine gelmedikçe ilişkilerin normalleşmesi de mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla, bu şartlar da olanlar yanında özellikle Mavi Marmara'dan bu yana yaşadıklarımıza bakıldığında talep edeceğimiz asgari şartlardır. Bunun dışında bir şey düşünülemez" diye konuştu.
Ali Babacan, Suriye'den gelen sığınmacılarla ilgili bir soru üzerine ise şunları kaydetti:

"Suriye meselesi aslında Türkiye - Suriye arasındaki bir ikili mesele değil. İnsanlık açısından baktığımızda bir küresel meseledir. Burada bir insanlık dramı yaşanıyor, bir insanlık trajedisi yaşanıyor. Yani bu insanlık trajedisinin biran önce sona ermesi için ve bundan olumsuz etkilenen sivil Suriye vatandaşlarının yaşam koşullarının biran önce iyileştirilmesi aslında tüm insanlığın üzerine bir borçtur, bir yüktür. Ancak şuana kadar biz maalesef uluslararası toplumdan bu konuda fazlaca bir destek almış değiliz. Şuana kadar misafir ettiğimiz Suriyelilerin hemen hemen tüm masraflarını biz kendi bütçe imkanlarımızla karşılamaktayız. Tabi Birleşmiş Milletler, diğer uluslararası kuruluşlar gönül ister ki bu konuda çok daha ön alıcı bir tutum gösterebilseydi. Yani bizim talebimize ya da gündeme getirmemize gerek kalmadan uluslararası toplum keşke mobilize olabilseydi. Fakat bunlar bugüne kadar maalesef olmuş değil. Ama bizim için bunlar bir insanlık borcudur. Bir insanlık görevidir. Biz sadece onu yerine getiriyoruz."

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Suriye'deki ateşkes konusunu da ele alarak şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ateşkes ile ilgili konuya gelince, biliyorsunuz Sayın Brahimi Türkiye'deydi. Başta Sayın Dışişleri Bakanımız olmak üzere pekçok görüşmeler yaptı. Şuanda da kendisi Şam'da. Biz kendisinin bu tüm gayretlerini hükümet olarak destekliyoruz. Muhalefet de destekliyor, Suriye muhalefeti de Sayın Brahimi'nin bu çabalarını destekleyeceğini ilan etti. Umuyoruz ki, Şam yönetimi de, rejim de bunlara destek verir. Hiç olmazsa İslam dünyasının en kutsal günlerinden olan bu önümüzdeki bayram günlerinde silahlar susar. Bizim arzumuz, amacımız bu. Ve bu konudaki çabası için de Sayın Brahimi'ye desteğimiz tam."


Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (TAPDK) kaldırılma sebebiyle ilgili olarak, "Devlet artık tamamen özellikle sigara üretiminden, alkollü içecek üretiminden tamamen çıkmış durumda. Yani işin içinde devlet varken, devletle özel sektör bir aradayken belki bu tür kurumlara ihtiyaç var ama şuanda tamamen özel sektöre devrolmuş bir konuda, tütün ve alkollü içecekler konusunda böyle bir kurulun bir bakıma varlığının da sebebi de ortadan kalkmış oldu" diye konuştu.

Bakanlar Kurulu toplantısı sonrasında kameraların karşısına geçerek, toplantının gündemine ilişkin açıklamalarda bulunan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, daha sonra gazetecilerin sorularını cevapladı. Babacan, bir gazetecinin, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu(TAPDK) ile ilgili neden böyle bir kapatma kararı alındığını ve burada çalışan personelin durumunun ne olacağını sorması üzerine şunları kaydetti:
"Biliyorsunuz TAPDK öyle çok sayıda arkadaşımızın çalıştığı bir kurum değil. Oradaki çalışan personel için de bu yasa tasarısında uygun çözüm formatları var. Dolayısıyla bu kanunla beraber onlar çözülecek. Sebebine gelince bu kurulun şuana kadar yapmış olduğu fonksiyonları, bağımsız bir kurum tarafından yapılması gereken fonksiyonlar olduğuna inanmıyoruz biz. Zaten pek çok konuda gelip ilgili bakanlıklarımızla görüşerek, ilgili bakanlıklarımızdan aldıkları yön çerçevesinde bu kurul bugüne kadar çalıştı. Bir bakıma uzaktan bu işleri yapmaya çalışmaktansa direk sorumlu olan bakanlıklarımızın bizzat o siyasi sorumluluğu üzerinde hissedip, TAPDK'nın görev alanına giren konuları yapmasını uygun gördük.

Bir de şu var; devlet artık tamamen özellikle sigara üretiminden, alkollü içecek üretiminden tamamen çıkmış durumda. Yani işin içinde devlet varken, devletle özel sektör bir aradayken belki bu tür kurumlara ihtiyaç var ama şuanda tamamen özel sektöre devrolmuş bir konuda, tütün ve alkollü içecekler konusunda böyle bir kurulun bir bakıma varlığının da sebebi de ortadan kalkmış oldu. Özellikle özelleştirmelerden sonra."

"AB İLERLEME RAPORU, GEÇMİŞ YILLARA GÖRE BİRAZ DAHA DENGESİZ"

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, AB İlerleme Raporu ve Gazetecileri Koruma Komitesi'nin Türkiye'deki basın özgürlüğü ile ilgili yayımladığı raporla ilgili bir soru üzerine değerlendirmelerde bulundu. Babacan, "AB'nin komisyonun hazırlamış olduğu ilerleme raporu daha önceki senelerden farklı olarak bizim atmış olduğumuz olumlu adımların daha kısa geçiştirildiği fakat bir bakıma yapmadığımız, şu yada bu sebeple geciktirdiğimiz konulara da daha fazla ağırlık verildiği bir rapor. Yani o açıdan daha önceki yılların raporlarına göre bir miktar daha dengesiz rapor olduğu kanaati bizde var" diye konuştu.

Raporda maddi hata ve yanlış tespitler de bulunduğunu söyleyen Babacan, "Raporla ilgili katıldığımız, katılmadığımız konuları her sene olduğu gibi bu sene de kendilerine bildiriyoruz" dedi.

Cezaevlerindeki gazetecilerin durumuna da değinen Babacan, cezaevlerindeki gazetecilerin çoğunun basın kartının bile bulunmadığını belirterek, "Haklarındaki suçlamalar, devam eden dosyalar gazetecilik görevlerinden öte, başka türlü yanlış bir takım faaliyetler içine girdikleri şüphesiyle ya da bu iddialarla devam eden çalışma. Dolayısıyla biz Türkiye Cumhuriyeti'ni bir hukuk devleti yapabilmenin yoğun mücadelesini veriyoruz" diye konuştu.
Avrupa Birliği Komisyonu'nu yanlış yönlendiren çevreler olduğunu ve bunları takip ettiklerini söyleyen Babacan, "Bu sürecin devamı konusunda bizim hükümet olarak kararlılığımız tamdır" diyerek, "Bakıyoruz AB'ye üye olan ülkelerden bir kısmı kendi standartlarına dahi uymuyor. Kendi koydukları kuralları bozuyorlar, kendi ölçütlerine uymuyorlar. Bu siyasi kriterlerde de var, ekonomik kriterlerde de var" şeklinde konuştu.

Cezaevlerindeki açlık grevleriyle ilgili bir soru üzerine de değerlendirmelerde bulunan Babacan, "Biliyorsunuz, devletin bir şefkat eli vardır, ama öte yandan devletin yaptırım yapacak gücü vardır. Dolayısıyla biz bu her iki, bir bakıma devletimizin alanını en etkin bir şekilde kullanarak bahsettiğiniz konularda gerekli adımları, gerekli kararları zamanı gelince atarız, yaparız" diye konuştu.