Adliye önünde maaş eylemi

Katılımcı Büro Çalışanları Sendikası üyesi bir grup adliye çalışanı, hakim ve savcıların maaşlarında yapılacak artıştan adliye çalışanlarının yararlanamadığı gerekçesiyle Silivri Adliyesi önünde eylem yaptı.

Adliye önünde maaş eylemi
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Katılımcı Büro Çalışanları Sendikası üyesi bir grup adliye çalışanı, hakim ve savcıların maaşlarında yapılacak artıştan adliye çalışanlarının yararlanamadığı gerekçesiyle Silivri Adliyesi önünde eylem yaptı.

Adliye girişinde toplanan adliye çalışanları, "Adliyede sadece Hakim-Savcı yok. Biz de varız, Fazla mesai lütuf değil haktır, Yargı çalışanları Havuz ve nöbet ücreti istiyor" yazılı dövizler açarak basın açıklaması yaptılar.Gruptakiler adına basın açıklamasını Katılımcı Büro Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Gökhan Özkan yaptı.Yapılan basın açıklamasında ş ifadeler kullanıldı; 

"Bugün tüm yurtta bütün adliyelerde, yargı çalışanları demokratik haklarını kullanmak ve seslerini yukarılara duyurabilmek adına eylem kararı almış olup yargı çalışanlarının yükselen sesi, yeni soluğu Katılım Büro-Sende yargı çalışanlarının bu haklı taleplerine katkıda bulunabilmek adına startı Silivri Adliyesi’nden başlatma kararı almış olup İstanbul’daki tüm adliyelerde basın açıklamalarına devam edecektir. Sendikamız Katılım Büro-Sen 23/07/2013tarihinde yargı çalışanlarının bin bir emek ve gayretle kurmuş olduğu çok yeni ve genç bir sendika... Bu genç sendika maalesef üzülerek söylemek istiyorum; ‘diğer personel’ olarak tabir edilen yargının adeta mutfağında çalışan, mesai gözetmeksizin yoğun iş temposu altında gece yarılarına kadar süren duruşmalarda, sabahlara kadar süren nöbetlerde, icra mahallinde uğradığı fiili ve sözlü saldırılara, işini ne kadar iyi yaparsa yapsın ne kadar gayretli çalışırsa çalışsın yargılama usulünde diğer memurlardan ayrılarak soruşturma izini alınmadan hatta ve hatta isimsiz dilekçelerle hakkında açılan adli ve idari soruşturmalara rağmen büyük bir özveri ile çalışan bu büyük kitlenin sesi, nefesi, haksızlıklara ve mobinge karşı haykırışı olmayı amaç edinmiş bir sendikadır. Katılım Büro-Sen gerçek manada sendikacılık yapmaya çalışan bir sendika. İdeolojik sendikacılık yapmayan, siyasi argümanları kullanmayan, hiçbir siyasi partiye, cemaate ve de hiçbir oluşuma sırtını dayamadan gücünü sizlerden alma gayretinde olan bir sendika. Kuruluşumuzdan bu yana özelde üyelerimizin genelde ise tüm yargı çalışanlarının sorunlarına eğilmeye ve çözüm bulmaya çalıştık. Adliyelerde yaşanan sorunlara çözüm üretmek adına yaşanan sıkıntılara çözüm önerilerimizi ilgili mercilere ilettik. Ve yine 23/07/2013 tarihinden itibaren açtığımı davalar ve yaptığım moral motivasyon eksenli çalışmalarla yargı çalışanının içinde bulunduğu sıkıntılı havayı bir nebze olsun dağıtmanın gayreti içinde olduk ve olmaya da devam edeceğiz. Malumunuz üzere resmi adli yıl açılışlarında yargının genel sorunlarına değinilir ve yargı erkinin yasama ve yürütme erki karşısındaki durumu ile hâkim ve savcı bağımsızlığı eksenli konuşmalar yapılır ancak yargı personeline bu açılışlarda hiç sıra gelmez. Yargının sorunlarının sadece bahsettiğim bu hususlar olduğu düşünülürse bu lokal anlayış geneli görmeye engel olur. Biz istiyoruz ki; yargının sorunları bir bütün olarak değerlendirilsin ve yargı personeli de sorunların halinde bu sürecin bir parçası ve bileşeni olsun. Yargı personelin üstündeki yoğun iş yükünün yanı sıra maddi, manevi ve özlük hakları noktasındaki sıkıntıları hepimizin malumu artık. Fazla mesailerin akıbetinin ne olduğu belirsizliğini korurken nöbet ücretlerinin olmayışı, nöbet sonrası izin kullanımında bazı komisyonlarımızca ilgili yönetmeliğin uygulanması konusundaki isteksiz tavrı, çift hanelere ulaşan enflasyon oranına rağmen toplu sözleşme masasında ilerde olması muhtemel bu erimeye karşı herhangi bir mutabakatın yetkili sendika ile hükümet arasında bir kurala bağlanmamış olması gibi sorunlar hep maddi ve çok önemli sorunlar. Ulaşım konusunda servis hizmetinden sadece merkez teşkilatının yararlanıyor olması ve artan hayat pahalılığı karşısında ikinci hatta üçüncü iş yapmaya zorlanan bir yargı personeli, bunun çözümü için ne gerekiyorsa biz sendika olarak yapmaya hazırız. Aynı duyarlı tavrı Adalet Bakanımızdan da bekliyoruz. Bizler kesinlikle hakim ve savcılarımıza yapılan zamları göz önüne almıyor ve hakim ve savcılarımıza yapılan zamları kendi maaşlarımızla kıyaslamıyoruz. Hali hazırda mevcut iktidar döneminde hakim ve savcı maaşlarına iyileştirmeler yapılmıştır. Bizler hakim ve savcılarımızın maaşların ve özlük haklarının Avrupa standartlarında olmasını zaten istiyoruz. Ancak bizim ikinci bir isteğimiz de bir yargı personellerinin de maaşlarının ve diğer haklarını da en azından insanca yaşama sınırında olmasını temenni ediyoruz. Sn. Bakan’ın medya organlarına yansıyan hâkim ve savcı maaşlarına 1155 TL seyyanen zam açıklaması bizleri üzmemiş ancak yıllara yayılmış ve kronik hal almış yargı personelinin maaşlarının iyileştirilmesin de neden bu kadar aceleci davranmadığı hususunda derin üzüntüye sevk etmiştir. Adalet Bakanımızın çıkmış olduğu programlarda tek kelime yargı çalışanlarının sorunlarına değinmemiş olması, hükümlü kelimesinin bile yargı çalışanından daha fazla zikredildiği konuşmaları da ayrıca üzüntü kaynağı olmuştur. Ancak bizler 50.000’in üzerinde yargı çalışanı olarak üzülmek istemiyoruz. En azından biz Katılım Büro-Sen olarak üzülmekle yetinmeyeceğiz. Haklarımızı her platformda haykıracağız ve sesimizi yükselteceğiz. Sizleri de bu çabaya davet ediyorum çok kıymetli meslektaşlarım. Sn. Bakandan talebimiz ülkemizin tamamında eylemsel duruş sergileyen, imza kampanyaları, basın açıklamaları ve dilekçelerle seslerini duyurmak isteyen yargı çalışanlarının sesine kulak vermesi ve acilen tüm yargı çalışanlarına her fırsatta belirtilen ve arttığı söylenen milli gelirden paylarına düşen dilimi adil bir biçimde almalarını sağlayacak adımları atmasıdır. Sn. Bakan eğer bu kurumda çalışan hizmetlinin, şoförün, zabıt katibinin, icra müdürü, yazı işleri müdürü ve bütün personelin Bakanı ise ve sadece hakim savcılarımızın mali hakları ile ilgilenmiyorsa bunu kanıtlamak adına kademe kademe önce nöbet ücretleri, sonra havuz paraları ve en son fazla mesailerin elinden aldığı ve ortalama 700 TL’nin üzerinde bir maddi kayba uğrayan yargı çalışanlarını da mutlu edecek iyileştirilmelerin yapılması için gerekli adımları atacağına inanmak istiyor ve talep ediyoruz. Sn. Bakan kendi kurum personelini diğer kurumlarda çalışan personelle aynı kefede görmemelidir. ‘Sizlere zam yaptığımız takdirde herkese yapılması gerekir’ tarzındaki bir yaklaşım geçerli bir yaklaşım değildir. Yargı personeline iyileştirme bordrolarımızda yer alan belli kalemlere yapılacak iyileştirmeler şeklinde yapılabilir. Yargı hizmetlerinin etkin ve verimli bir biçimde işleyişi maddi iyileştirmelerin yanı sıra manevi bir takım ölçülere de bağlı olup yargı çalışanı maddi taleplerinin yanı sıra saygınlık da istemektedir. İşini yaparken takdir edilmek ve kendi kurumunda yabancı olmamak gibi. ATGV tesislerinden yararlanırken diğer personel olarak tanımlanmamak gibi. Biz hem bir sivil toplum kuruluşu hem de bir sendika olarak işveren ile yargı çalışanlarının sorunlarının çözümü noktasında her türlü çabaya açık olup elimizden gelenin en iyisini yapmaya her zaman hazırız. İnşallah gerek hükümet gerekse de öncelikle Adalet Bakanımız bu sesi duyar ve gerekli adımları atar. Bu adımlar atıldığında ve iyileştirmeler yapıldığında hep birlikte çıkıp yine burada alkışlamasını da biliriz. Kıymetli meslektaşlarım haklarımızı alıncaya kadar eylemlerimiz sürecektir. Bundan şüpheniz olmasın. Anayasal ve demokratik haklarımızı sonuna kadar kullanacağımızı sizlere tüm samimiyetimizle deklare ediyoruz. Siyasetimiz sadece emeğin, hakkın, hukukun siyasetidir. Bizim bakış açımız bu olup sesinizi sesimiz yapmaya ve sizleri değişimi katılımla başlatmaya davet ediyorum kıymetli meslektaşlarım. Sağolun varolun"