'Çalışma barışını sağlamakla yükümlüyüz'

Özcan Işıklar, bir basın toplantısı düzenleyerek iş akitleri sonlandırılan ve bu nedenle eylem başlatan üç belediye çalışanın durumu üzerinden personellerin çalışma koşulları, maaş ve mesai adaletsizliği ile kurumun maddi çıkarları hakkındaki tasarruflarını anlattı.

'Çalışma barışını sağlamakla yükümlüyüz'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İş akitleri gerekçe gösterilmeksizin fes edildiği gerekçesiyle Silivri Belediyesi önünde eylem başlatan işçilerin durumu hakkında Başkan Özcan Işıklar dün bir bilgilendirmede bulundu. Söz konusu çalışanlar ile ilgili süreci anlatan Işıklar, hak, hukuk ve adalet vurgusunda bulundu.

 IŞIKLAR: İŞ BARIŞININ SAĞLANMASI İÇİN KİMİ MÜEYYİDELER VAR

"Bugün bilgilendirme yaptığımız konu aslında beş yılı kapsayan bir süreç” diyen Işıklar, belediye çalışanlarının sosyal haklarını adaletli bir düzene oturmak adına yaptığı uygulamaları anlatarak başladığı konuşmasında şunları söyledi: "İş ortamlarında genellikle sık yaşanan şeyler. Ancak bazı konular hakkında kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi gerektiğine inandığım için bu basın toplantısını düzenledim. Çarşamba günü itibariyle, belediyenin önünde eylemleri devam eden arkadaşlarla iş akdimizi feshetmek zorunda kaldık. Çalışma hayatı içinde grev, lokavt var tıpkı iş barışının sağlanması için kimi müeyyideler olduğu gibi. İstenmeyen olaylar yaşanabiliyor önemli olan doğru ve haklı şekilde süreçlerin yerinde uygulanması. Kamuoyunun vicdanı açısından yaptığımız uygulama ve aldığımız kararı bizler anlatmak zorundayız.

 "%31 ZAM ORANIYLA ADALETİ SAĞLAMAK İSTEDİK!

6 yıldır yönetim olarak doğru bir iş disiplini işleyişini hayata geçirme konusunda büyük hassasiyet gösterdiğimizi, özenle takibini gerçekleştirdiğimizi belirtmek istiyorum. Geçen yıl sendika sözleşmesini imzalarken %31 zamla bölge belediyeleri içerisinde, İstanbul’da ya 1. ya da 2.ydik yanılmıyorsam. Türkiye şartlarını biliyorsunuz. Enflasyonun tek haneli rakamlara indiği söylenen koşullarda bizlerin kabul ettiği zam oranı %31’di sosyal hakların toplamında. Türkiye koşullarının çok üstünde bir zammı kabul ettik. Bunu niye yaptık? Sosyal hakların tamiri açısından. Çünkü beldelerden gelen personelin maaş oranları çok düşüktü ve bazıları sendikasızdı. Onların aldığı ücretleri merkezde olanlarla eşitlemek anlamında; yevmiyesi ve yılına da dikkat ederek; az alana daha çok, çok alana daha az zam uyguladık. Merdiven sisteminde bir sendika sözleşmesi yaptık.

 "AYLIK 22.5 SAAT MESAİYİ AŞAMAYIZ”

Biz sendika ile aramızda bir sözleme yapıyoruz ama doğal olarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının çıkardığı iş yasaları bizim için bağlayıcı. Toplu sözleşmeler bakanlığın yasalarına aykırılık taşıyamaz. Örneğin 4857 sayılı iş kanunu 41. ve 63. Maddelerine göre yıllık 270 saat mesaiyi aşamıyorsunuz. Bu aylık 22.5 saate denk geliyor. İş Kanununa ilişkin Fazla Çalışma Yönetmeliğinin 5. Maddesine göre de aylık 90 saati geçemez fazla mesai diye bir üst sınır konulmuş.  Yani siz bir işçiyi 3 ay 90 saat çalıştırırsanız, yıllık kapasite 270 saat fazla mesaiyi doldurmuş olursunuz. O yılın geri kalan 9 ayında fazla mesai yaptıramazsınız.

 "HAFTALIK ÇALIŞMA SAATLERİNİ 45’TEN 40’A DÜŞÜRDÜK”

Biz toplu sözleşme yaparken çalışma saatleri 45’ti, 40’a düşürdük. Günde 8 saate düşürdük. Bir bakıma geri kalan 5 saati mesai olarak ödemeyi taahhüt etmiş olduk. Dünya standardına uysun istedik. Mesai yönetmeliği günde 3 saatten fazlasını veremezsiniz diyor. Bu şu anlama geliyor bir şoför günde 8 saat çalışmış, üstüne 3 saat mesai vermişsiniz "Daha fazla çalıştıramazsınız” diyor yasa. İş sağlığı ve iş güvenliği tedbirleri devreye giriyor.

 "7 AYRI STATÜDE AYNI İŞİ YAPAN ÇALIŞANIMIZ VAR”

Belediyelerde çalışanların statülerine bakalım bir de… Kadrolu sendikalı, geçici işçi, mevsimlik işçi, taşeron işçi, memur, sözleşmeli memur (iki ayrı kategori var) gibi farklı statülerde olup da aynı işi yapan çalışanlarımız var. Belediye bünyesinde sosyal hakları farklı olan 7 statüde çalışanımız var. Bu ne anlama geliyor? Bir memur şoför 2 bin TL, taşeronda çalışan şoför bin 800 TL,  sendikalı kadrolu şoför 6 bin 200 TL maaş alıyor. Üçü de aynı işi yapıyor. Bu devletin belirlediği bir düzen.

20 yıllık bir işçi ile memurun maaş bordoları arasında adeta uçurum var. Çalışma adaleti ve barışını inanılmaz şekilde bozan bu durumu görmenizi istiyorum. Silivri’de biz bir ilki başlattık. Biliyorsunuz mal ve hizmet alımlarının taşeron üzerinden alınması 10 senedir uygulanıyor belediyelerde. Biz taşerondan işçi çalıştırma şeklinde yapmıyoruz; bize ‘İşçi getir’ demiyoruz. ‘Benim yapmak zorunda olduğum hizmeti yap ve bedelini bana söyle’ diyoruz. Meydan düzenlemeleri, çim biçme gibi işleri düşünün. Bir çimin metresini kaç paraya biçersiniz, sularsınız atıyorum 3 TL. Kaç metre 2 çim biçtireceksek 3’le çarpıp ihaleye çıkıyoruz. Bu işi firmanın kaç kişiyle yaptığı bizi ilgilendirmiyor. Ama biz ona da karışıyoruz. En az asgari ücretle çalıştırmak zorunda.

 "SİLİVRİ BELEDİYESİ'NDE ASGARİ ÜCRETLE ÇALIŞAN TAŞERON İŞÇİSİ YOK”

Taşeron firmalarıyla biz sözleşmelerimizi yaparken yüzde 60 fazla vereceğimizi söyledik. Silivri Belediyesinde asgari ücretle çalışan taşeron işçisi yok.  Normalde asgari ücret 980 TL, bizde %60 fazlasıyla işe başlıyorlar bin 600 TL. Eğer nitelikli bir elemansa asgari ücretin 0 fazlasıyla; 2 bin 500 TL ile işe başlıyor. Kadrolu olan işçilerle olan maaş farkı makasını kapatmak, taşerondakilerin mağduriyetini önlemek için bunu yapıyoruz. Aynı işi bir kişiye bin bir diğerine 6 bin TL’ye yaptırmanız mümkün değil.

 "FAZLA MESAİ ADALETSİZLİĞİNİ ORTADAN KALDIRMAK İSTEDİK İSYAN ETTİLER”

İşten çıkarttığımız arkadaşlardan birinin (üçü de aynı durumda) mesaisi aldığı aylık ücretleri söylüyorum Eylül ayı 4 bin 408 TL, Mart-Nisan 6 bin 219 TL, Nisan-Mayıs 6 bin 157 TL.

Bizler yılda 2 tam, 4 yarım ikramiye veriyoruz. Sosyal hakları, eğitim, kira, yakacak ve diğer sosyal yardımlarla birlikte ortalama 20 maaş alıyorlar. Yani 6 Bin TL maaş alan arkadaşın ücretini 20 ile çarpın; 120 Bin TL. Bunu 12 aya böldüğünüz zaman aylık 10 bin 333 TL.

Baktık ki mesailer 10-15 kişi üzerinde dönüyor. Hafta sonu mesai var kadrolu ya bu arkadaşlar onlar gidiyor. Yılda 270 saat mesai sınırını biliyorsunuz bu arkadaşlar 1178 saat mesai yapmışlar! 15 kişiye 482 Bin TL mesai ödemek zorunda kalıyoruz.

Bölgemiz büyük. Düğünler, nişanlar, cenazeler, spor kulüpleri, dernekler araç vermek zorundayız. Bir kişinin mesaisi hafta sonu olmuş 800 TL ve bu olay 15 kişi etrafında dönüyor. Buna müdahale etmek zorunda kaldık. Cumartesi-Pazar mesaileri kaldırıyoruz dedik. Hafta sonu çalışana hafta içi izin verelim dedik. Ama sendika sözleşmesine göre bu çok mümkün olmuyor. Çalışma barışı ve adaletini sağlamak için talimat verdim; birimde çalışan bütün şoförlere sırayla mesai verilsin diye. Onu da yapamadık.

 "430 BİN TL ÖDEDİĞİMİZ İŞİ 134 BİN’E YAPTIK HUZURSUZLUK ÇIKATTILAR”

Hafta sonları ile ilgili özellikle çok fazla mesai toplanıyor ve 270 saatin üzerinde kimseyi çalıştıramayacağımızdan hareketle şoför, araç ve yakıt kiralama yöntemine gittik. Yıllık yaklaşık 134 Bin TL’leden ihale kararı aldık. Hafta sonu çalışanlara 430 Bin TL mesai ödemek yerine ihaleyle 134 Bin TL’ye aynı işi yaptırıyorsunuz. Ki bu 134 Bin TL de kullanılmaya bilir. Üstüne çıkmayacak, altına inebilir bu rakamın alacağımız hizmet bedeli; hak edişine göre.

Düğünü, cenazesi olana, spor kulüplerine araç vermemezlik edemeyiz. Bu hizmetin yürümesi lazım. Aylık 22.5 saat mesaiyi geçemiyoruz.

 "DENGEYİ SAĞLAMAK ZORUNDAYIZ”

Arkadaşları uyardık; hafta sonu mesaileri veremeyeceğiz. Aylık 6 bin 200 TL maaş alan birinin, yıllık 10 Bin 333 TL net ücreti olursa bir de buna mesai ilave ettiğiniz zaman brütü 15 ila 20 Bin TL’yi bulacak. Bun şuna karşı değilim keşke asgari ücret 2 bin 500 TL olsun, kişi başına düşen gelir 10 bin Dolar değil 20 Bin dolar olsun… Çalışıyorsa herkes karşılığını alsın. Kimsenin aldığı parada gözüm yok. İşini yapıyorsa ve yasal sürece uygun olduğu müddetçe kim ne diyebilir ki! Ama 6 çeşit işçi aynı yerde aynı işi yapıp farklı maaş alıyorsa aradaki dengeyi gözetmek zorundayız. Çalışma düzeni ve rejimini sahip olduğumuz koşullarda sağlamak çok zor. Mesai alan var alamayan var. Ama etkinlik olduğunda aynı birimde çalışan herkesi görevlendirmek mecburiyetindeyiz; aralarında ayrım yapamıyoruz.

Mesaileri yaptırmamaya özen göstereceğiz. Yaptırdığımız zaman maaşları iki katını aşıyor hem de yasal olarak suç işliyoruz. Hafta sonu mesai yaptırmamak ile ilgili süreci başlatınca bir isyanla karşı karşıya geldik. Sürekli bir huzursuzluk. Daha önceden de birkaç olay yaşanmıştı. Taşeronda çalışan bir işçimiz hayatını kaybettiğinde saygısızlık, suçlayıcı konuşmalar ve saldırıya maruz kalmıştı bir başkan yardımcım, hastane kameraları kaydı da mevcuttu; bunu da özellikle belirtmek istiyorum.

 "KENDİLERİNİ DİĞER İŞÇİLERDEN ÜSTÜN GÖREREK AYRICALIKLAR İSTEDİLER”

Taşeronda çalışarak 1600-1700 TL alan işçilere takınılan, "Yevmiyen kadar konuş!” tutumu işin en çok da beni üzen tarafı. Biz onlarla bir arada oturamayız diyerek onlara ayrıca bir VIP Salon yapmamız gerektiğini söylediler. Asla böyle bir şeyi yapmam dedim. Böyle bir ayrım olabilir mi?  Kimsenin böyle bir işçi ağalığı yapmasına göz yumamam. Hiçbir yönetim böyle bir disiplinsizliğe izin veremez. Şoförün 3 ya da 4 Bin neyse hak ettiği maaşı almasına asla karşı değilim. Hak ediyorsa helal olsun. Bu memlekette herkesin insanca yaşayacak ücreti almasına gönülden razıyım; bunun mücadelesini veriyorum.

 "İŞÇİ HAKLARININ KORUNMASINA VERDİĞİMİZ ÖNEM DOĞRUTUSUNDA DİSK’İ BİZ DAVET ETTİK”

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nu (DİSK) özgürlükçü, demokrat, çağdaş değerleri savunduğuna inandığım aynı zamanda dünya görüşümüze yakın bir sendikal örgütlenme olduğunu düşündüğüm için diğer sendikaların faaliyet göstermesine de izin vererek seçildiğimin ikinci günü davet ettim. Belediyemizde sadece bir tane sendika yok. DİSK’i davet ettik; geldiler belediyemizde örgütlendiler. Sendikal mücadeleye ve işçi haklarının korunmasına sonsuz saygım var. Ama hakkı koruyayım derken adaletsizlik çizgisine düşerseniz; haksızlık ve eşitsizliği pompalar bunu bir huzursuzluk kaynağı haline getirip çalışma barışını bozarsanız o iş yerinde ne huzur ne de disiplin kalır.

 "AYNI İŞİ 1200 TL’YE YAPTIRMAK VARKEN 10 BİN TL VERENE ALLAH DA KUL DA SÖVER!”

Bu arkadaşlarımızı defalarca mesai konusunda uyardık. Bu hizmeti hafta sonları dışardan alacağımızı açıkladık çünkü 270 saati geçemiyoruz, velev ki geçtiniz, adaletsizlik yaratıyorsunuz. Net aylık maaşları 10 Bin TL, yıllık ortalamada nerdeyse 15 Bin TL’yi bulacak. Orada 1200-1800 TL’ye çalışan işçi varken aynı işi 10 Bin TL’ye yaptırmaya Allah da kul da söver. Gerekli uyarıları defalarca yaptık ama maalesef bir çözüm alamadık. Disiplinsizce toplu hareket etmek bırakın kamuyu özelde bile olmaz. Çözüm noktasında yol alamayınca işlerine son vermek zorunda kaldık.

"DIŞARDAN ÇOK DAHA EKONOMİK HİZMET ALACAĞIZ”

Bundan sonra mesai kavramına daha da dikkat edeceğiz. Sendikanın, sözleşmenin getirdiği ücret, yevmiye, sosyal hak ne ise onu alacak ama mesaiyi mecbur kalmadıkça yaptırmamaya dikkat ediyoruz. Hafta sonu ilçemizin büyüklüğünü göz önüne alarak bu hizmet alımını dışardan çok daha ekonomik şartlarda yapıyoruz ve ilçemizde de birçok firmaya bu anlamda istihdam sağlıyoruz.

 "PARTİLİMİZ OLMASINA RAĞMEN ADALETSİZLİĞE GÖZ YUMMADIK”

Hiçbir zaman kimsenin ekmeğiyle oynayacak şekilde düşmanlaşmadım; kaldı ki partilimiz, bu adaletsizliğe, haksızlığa ve disiplinsizliğe göz yummamız mümkün değildi. İşe son vermek bir yöneticinin vicdanına danışarak yapacağı en son iştir. 1130 kişinin çalıştığı bir yerde kimseyle bir husumetim söz konusu olamaz. Bu konu asla kişisel değil. O kişilerle tartışmışlığım bile yok ama belediye içerisinde düzeni, eşitliği, adaleti sağlamak da benim görevim. Halkın ödediği vergileri doğru ve adil kullanmak bizim sorumluluğumuz.

 "SENDİKA YÖNETİCİLERİ OLDUKLARI İÇİN GEÇEN SENE ÇIKARAMAMIŞTIM”

Yönetmeliğe uyum sağlıyoruz. Geçen sene bu konu gündeme gelmişti fakat sendika yöneticileri oldukları için işlerine son verememiştim. Sendika İşyeri Temsilcisi olduğu anda Cumartesi-Pazar hariç haftanın iki günü daha çalışmıyor. Yani 4 gün izinli 3 gün çalışıyor. "Sendika toplantısına gideceğim” diyor; gitmiyor, garajda oturuyor. Belediye işçileri de bunu görüyor. Keşke işçi, memur, mevsimlik, taşeron, kadrolu, kadrosuz bütün sıfatlar Avrupa’da olduğu gibi burada da kaldırılsa sadece bir ‘çalışan’ tanımı getirilse ve hepsi aynı sosyal haklara sahip olsa. Bu ayrımı yaratan belediye değil.

 "SENDİKA BANA ‘HAKSIZSIN’ DİYEMEDİ”

Asgari ücret olmasına ve taşeronda %60 fazlasını verme zorunluluğumuz olmamasına rağmen %60 fazlası ile başlatıyoruz. Bizde asgari ücretle çalışan bir işçi yok hepsi %60 fazlasıdır. Ona rağmen işi yaptıramıyorsunuz! Bunun ahlaki ve vicdani bir kısmı var. Net 6 Bin TL maaş alacaksınız, mesaileriyle birlikte 9-10 Bin TL’yi bulacak yılda 20’yle çarptığınız zaman 13-14 Bin TL’yi bulacak maaşı. Öbür tarafta bir tanesi yılda 13 Bin TL alacak. Böyle bir adaletsizliği yapamam. Durumu sendika yöneticisine de temsilcisine de anlattım. "Haksızsın” diyemiyorlar.

 "TAZMİNATLARINI ALACAKLAR”

Başkan Yardımcımıza talimat verdik. 270 saati geçemeyeceğimize göre mesai kavramı değişiyor; talep çok ve Silivri’nin büyüklüğü malum, dışarıdan hizmet alacağız. Mesaiyi kaldıralım diyorum, mesai yaptıysa hafta içi izin kullansın.  10 kişinin sürekli yüksek maaş alması işçileri, "Bunlar partili kollanıyorlar mı? Acaba mesaileri yazan kişiyle aralarında bir anlaşma mı var?” noktasında düşündürmez mi? İlla mesai yapılması gerekiyorsa herkese yayılsın. Tüm bunlara rağmen iş akitlerini tazminatlı bir şekilde feshettik. Mağdur olmalarını da istemiyorum. Üstlerine hakaretten tutanak tutsanız tazminatsız işten atmanız lazım.