'Silivrililik kültürünü oluşturmalıyız'

Yazıcı Yapı ve Odak Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Yazıcı, 'Silivri özelinde konuşursak Anadolu'nun çok farklı illerinden Rumeli'nden farklı bölgelerinden gelmiş vatandaşlarımız var. Biz kentlilik kültürünü, Silivrililik kültürünü oluşturmalıyız' dedi.

'Silivrililik kültürünü oluşturmalıyız'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Yazıcı Yapı ve Odak Okulları Yönetim Kurulu Başkanı Celalettin Yazıcı, Küpe FM'in Silivri Sanayici ve İş Adamları Derneği (SİAD) işbirliği ile hazırlanan “İş Dünyası” programına konuk oldu. Turhan Alyakut'un sorularını yanıtlayan Yazıcı, eğitim ve yapı sektörüyle ilgili bilgilerini paylaştı.

“HERKES MÜTEAHHİT OLABİLİR AMA O STANDARTLARA UYMANIZ GEREKİYOR”
Turhan ALYAKUT: Silivri’ye ve bölgemize önemli katkılarda bulunuyorsunuz. Yapı ve eğitim sektörü haricinde başka sektörlerde de yatırım ve çalışmalarınız var mı?
Celalettin YAZICI: Hayır. Sanayi ve üst yapı alanında çalışmalarımız var. Yazıcı Yapı olarak, şuanda Silivri ölçeğinde Yuva Konutları projemiz var. Daha öncede farklı isimlerle Silivri’nin farklı yerlerinde projelerimiz oldu. Bunların yanında da eğitim. 
Turhan ALYAKUT: Son dönemlerde neredeyse herkes artık inşaat işine bir şekilde karıştı. Konut sektöründe sizi en çok zorlayan çok fazla oyuncu olması mı yoksa hammadde diyebileceğimiz doğru lokasyonda doğru arsayı bulmak mı? İnşaatta sizi ne zorluyor? 
Celalettin YAZICI: Aslında bu çok sektörde var. Türkiye 1923’lerden itibaren İzmir İktisat kongresiyle bazı iktisadi kararlar aldı. Önce devletin öncülüğünde özel yatırımları yapıyordu. Daha sonra karma ekonomiye geçtik ve şimdide liberal ekonomi denemelerimiz var. Pek tabi ki bu bir süreç işi. Her sektörde olduğu gibi yapı sektöründe de kuralların, kurumların tam oturmadığını görüyoruz ama bu sıkıntıları, tecrübeleri yaşadıkça bununla ilgili önlemlerde alınıyor. Örneğin geçenlerde yapı sektörüyle ilgili bir kanun çıktı, artık bununla ilgili kısıtlamalarda geldi. Herkes müteahhit olabilir ama o standartlara uymanız gerekiyor. Yeterli finansal yapınız, bütçeniz, bankalarda kredi limitinizin olması gerekiyor. En önemlisi teknik kriterlerimiz var. Bir de daha önceki yaptığınız işlerin bir ortalaması, onun bir hesabı var. Bir limitiniz oluyor, o limit dahilinde yapabiliyorsunuz. Bu çok değerli bir şey. Yapı sektörünün bu hale gelmesi de aslında bu serbestlik. Liberal ekonomiyi biz özgürlük, serbestlik diye biliyoruz ama aslında kuralları da olan bir yapı olması gerekiyor. Bir kural olması lazım. 

“BU KANUNUNDA EKSİKLERİ OLACAKTIR”
Turhan ALYAKUT: Mesela sürücü kursularıyla ilgili o yerin yerleşim planına oranlayarak açılıyor. Diyelim ki Silivri’de afaki söylüyorum 4’ten fazla kurum açamazsınız diyor. Peki inşaat sektöründe bu neden yapılmıyor?
Celalettin YAZICI: Biz sadece bunun bir köşesinden bakıyoruz. Bürokraside oturanlar, ülkeyi yönetenler daha farklı bir bakış açısına sahip oluyorlar. Bunun istihdama, milli gelirlere etkisi var. Belediyelerimiz ekonomik olarak çok sıkıntıdalar, yapı sektörü büyük bir gelir kaynağı. Bunlar belki şimdiye kadar bu kanun çıkmasında handikap gibi gözüktü ama 2 sene önceki yapı sektöründe yaşadığımız kötü olayları değerlendirdikten sonra bununla ilgili düzenlemeler oldu. Bu kanununda eksikleri olacaktır, birden bire mükemmele ulaşmakta zor. Deneyledikçe eksikleri giderip, daha güçlü bir özel sektör olacak inşallah. 

“KENTSEL DÖNÜŞÜMDE GEÇ KALDIK”
Turhan ALYAKUT: Belediyelerden söz ettiniz. Siz aynı zamanda hem İBB hem de Silivri Belediye Meclis Üyesisiniz. Dolayısıyla, hem siyasetin ve hem de inşaat sektöründe faaliyet gösteren biri olarak kentsel dönüşüm konusunu konuşmamız gereken doğru kişilerden bir tanesisiniz. Silivri’de meydana gelen depremin ardından ilçe de 13 binaya yıkım kararı çıktı. Silivri’de kentsel dönüşüm sizce biraz geç kalmadı mı?
Celalettin YAZICI: Biraz değil, bana göre çok geç kaldı. Depremden sonra mecliste de Silivri’nin depremsellik durumuyla ilgili bir sunum gerçekleştirmiştim. Maalesef durumumuz hiç iyi değil. Özellikle deniz kenarında olan yerleşimlerin durumu çok kötü çünkü korozyon etkisi de var. Ama bunu sadece bürokrasi, sadece devlet, sadece belediye olarak çözmemizin de ben çok zor olduğunu düşünüyorum. Toplumsal bir bilinç lazım bunun için. Halkın buna sahip çıkması lazım, halkında arayışları olması lazım. Devletimizin var aslında, kentsel dönüşüm dediğimiz zaman bir yerinde dönüşüm var, bir de ada bazlı dönüşüm var. Örneğin yerinde dönüşümlerde insanlar eğer böyle bir şeyi tercih ederlerse kira yardımları var, uzun vadeli faizsiz kredi imkanları var. Devlet elinden geldiği kadar harç vergi muafiyetleri var. Bunları da anlatmaya çalışmıştım ama maalesef… Son zamanlarda Silivri’de toplumsal bilinç açısından çok güzel şeyler oluyor. STK’lar, Belediyemiz, Belediye Başkanımız bu işe sahip çıkıyor. Her platformda bunu söylüyoruz. Her şeyi yöneticiden bekleyen çağlar geri de kaldı, artık demokratik toplumlarda halkta buna sahip çıkmalı. Ama olacak inşallah ben çok olumlu görüyorum. 

“ZEMİN KÖTÜYSE BİNA DA KÖTÜDÜR ANLAYIŞI YANLIŞ”
Turhan ALYAKUT: Japon Uluslararası İşbirliği Ajansı tarafından İstanbul’da belirlenen riskli bölgeler haritası var, bu haritayla Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın haritası örtüşmüyor deniliyor. İki haritada riskli bölgeler açısından yüzde 73 oranında bir fark olduğu söyleniyor. Silivri aslında riskli bölgelerde ama kentsel dönüşüm açısından bugüne kadar dişi dokunur bir çalışmanın yapılmadığı bir bölge. Bu konuyla ilgili neler söylersiniz? 
Celalettin YAZICI: Burada bir de kavram kargaşası oluyor. Zemin kötüyse bina da kötüdür anlayışı bazı kesimlerde kamuoyunda ortaya çıkıyor. Halbuki zeminin taşıma gücü katsayısı neyse ona göre hesap yapılırsa ve uygun mühendislik yöntemleri kullanılırsa yani zeminin çürük olmasının binayı direk etkileyici bir unsur olmadığını söyleyebiliriz. Bu çağımızda geldiğimiz mühendislik uygulamaları, her türlü zeminde bizim bina yapmamıza el veriyor. Biz depremi biliyoruz, tanıyoruz. Bunun hesabını yapmak artık sıradan bir şey. 99 öncesi uygulamada hatalarımız vardı, onları da giderdik. Şuanda yapılan binaların çok büyük oranının depreme dayanıklı olduğunu düşünüyorum. Şu yapılması lazım. Kentsel Dönüşüm Stratejik Planı dediğimiz bir plan var. Silivri’nin nereleri riskli bina bina, tek te risk analizlerinin yapılması lazım. Bunu da belediyemiz başlattı. Bunu yaptıktan sonra da önlemleri alıyor olmamız lazım. Aslında yıllardır Silivri’de zemini bilen, bu işte uygulamaları yapan insanlar olarak hangisinin depreme dayanıklı olduğunu yüzeysel olarak bilebiliyoruz. Bunu vatandaşlarımızda biliyor. Her şeyi beklemeden Silivri’nin dinamikleriyle biz bunları yapabiliriz. Bununla ilgili belediye olarak projelerimiz de olacak. 

“DAHA ZAMANA İHTİYAÇ VAR”
Turhan ALYAKUT: Günümüzde yetişmiş elemanda çok önemli. Türkiye’de neredeyse mühendislik fakültesinin olmadığı bir okul yok gibi. Bunun bir de ikinci öğretimini eklediğimiz zaman çok fazla mezun veriyor. Çok fazla mezun ihtiyaç yaratıyor mu, yoksa olması gereken bu mu? 
Celalettin YAZICI: Avantajları var, dezavantajları var. Biz bu soruları sorarken her şeyi laboratuvar şartlarında düşünmemiz lazım. Türkiye’ye yetişmiş insan lazım, mühendis lazım. Yeni yeni üniversitelerde kuruldu. Bunlardan mezun olanlardan birden bire çok büyük şeyler beklemekte çok doğru değil. Bir kişinin de verimli olabilmesi, yetişebilmesi için bir zamana ihtiyacı varsa üniversitelerinde var. Gittikçe standartların daha yüksek hale gelmesi için vakte ihtiyaç var. Türkiye’de yeteri kadar var ama maalesef daha zamana ihtiyaç var. 

“KONUT ALMAK İÇİN ŞUAN UYGUN ZAMAN”
Turhan ALYAKUT: Konut faizleri düştü mü düşmedi mi? Ne zaman konut almak için doğru zamandır? Siz şuanda vatandaşlara konut almaları için doğru zamandır diyebiliyor musunuz veya yatırım yapmaları için doğru zaman ne zamandır? 
Celalettin YAZICI: Bu tamamen arz ve talep dengesiyle alakalı bir şey. Eğer arz fazlaysa ekonominin kurallarından bir tanesi, arz fazla talep azsa burada ne olur konut fiyatları düşer. O zaman cazip hale gelebilir. 1-2 yıldan beri Türkiye’nin her tarafında da Silivri’de de ihtiyaçtan fazla yapı stokları üretildi. Ve şuanda konut ihtiyacı olanlar için bir fırsat olduğunu düşünüyorum. Çünkü bu böyle gitmeyecek ve ilerleyen zamanlarda, yapı sektöründe daralmalar oldu, işe dayanamayan oldu ve ayrıldı, daha sınırlı daha kontrollü yapılar yapılacaktır. Şuanda da konut faizleri daha uygun seviyeye geldi. Şuanda uygun zamanının olduğunu samimiyetle söyleyebilirim. 

“AMACIMIZ YAŞADIĞIMIZ BU TOPRAKLARA BİRAZ DAHA FARKINDALIK YARATMAK”
Turhan ALYAKUT: Sizin faaliyet gösterdiğiniz alanlardan birisi de eğitim. Odak Okullarıyla Silivri’de faaliyettesiniz. Bu alana yatırım yapmanız, Odak Okulları’na sahip olma fikri nasıl ortaya çıktı? 
Celalettin YAZICI: Aslında ben iş hayatında, 96-97’den beri iş yapıyorum. Hiçbir zaman bazı iş adamları için çok fazla bir şeyi tasarlayarak yaptığını söyleyemem. Tabi ki planlarımız, makro hedeflerimiz var ama zaman zamanda eğitim sektörüne girmemiz gerekti. Buraya ticari kaygılarla girdiğimizi söyleyemem. Mesele eğitim olunca, samimiyetle söylemem gerekiyor ki ticari kaygı olmadan eğitime girme kararı aldık. Çok değerli ekibimiz kadromuz var. Ben eğitim de çok ahkam kesecek kadar hadsizde değilim çünkü benim alanım değil bu. Ben orada sadece yöneticilik yapıyorum. Değerli arkadaşlarıma eşlik etmeye çalışıyorum. Bence çok ciddiyetle işini yapan, değerli kadrolar var. O yüzden iyi gidiyoruz. Bunu yaparken de bir amacımız, hani Silivri marka şehir olsun diyoruz ya. Odak Okulları’nın Silivri’nin eğitimle anılan marka eğitim kurumu olmasını çok istiyoruz, bunu çok içselleştiriyoruz. Bunun içinde elimizden ne geliyorsa yapmaya çalışacağız. Silivri’nin insanlarına eğitim alanında daha uzak mesafelere gitmeden çok değerli şeyler yapmayı hedefliyoruz. Çokta güzel projelerimiz var. Daha sonra spor alanında olacak. Amacımız yaşadığımız bu topraklara biraz daha farkındalık yaratmak ve kendimizi iyi hissetmek.    

“BU İŞİ BIRAKMAK ZORUNDASINIZ”
Turhan ALYAKUT: Türkiye’de her şey çabuk moda oluyor. Bir bakıyorsunuz her sokak başına lokmacı, pilavcı açılmış. Bu birazcık da cepte ne kadar para olduğuyla ilgili. Finansal gücü olan olmayan herkes inşaat sektörüne girdi. Eğitim sektörü de biraz öyle. Dolayısıyla bazı sorunları da beraberinde getiriyor. Uzun süre tartıştığımız Doğa Okulları meselesi var. Siz yakın gelecekte Türkiye’deki eğitim sektörü durumunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Celalettin YAZICI: Maalesef dediğiniz okullarda böyle bir sıkıntı yaşandı. Aslında dünyada da olabiliyor böyle şeyler. Türkiye’deki farklı sektördeki farklı firmalarda da olabiliyor. Biz tarım toplumundan sanayi toplumuna daha yeni yeni geçmekte olan, ticaretin, sanayileşmenin, liberal ekonominin, serbest piyasa ekonomisinin daha yeni yeni oturtabiliyoruz. Daha 2 kuşak önceden benim dedem tarımla uğraşırdı. Ama dünyada 7-8 kuşaktır, bu işleri yapan aileler, ülkeler var. Biz daha yolun başındayız bu anlamda. Deniyoruz, yapıyoruz, bazı yanlışlar yapıyoruz. Devletimizin eksiklikleri var, ticaretin nasıl yapılmasıyla ilgili, finansmanla ilgili eksiklerimiz var. Eğitimde de var bu. Ama yaşadıkça tecrübelerle çok güçleneceğimizi ön görüyorum. Sektörde de götüremediğiniz zaman bu işi bırakmak zorundasınız.   

“EĞİTİM BİZİM İÇİMİZİ SIZLATAN BİR ŞEY”
Turhan ALYAKUT: MEB ve Maliye Bakanlığı kapanma riski bulunan özel okullarla ilgili mali önlemler içeren bir kanun tasarısı hazırlamıştı. Özel okul açılabilmesi için 4 teminat formülü getirilmesi planlanıyordu. Böylelikle öğrencilerin mağduriyeti en aza indirilirken, yıl içerisinde de eğitim aksamadan devam edebilecekti. Peki bu tasarı yasalaştı mı nedir son durum?
Celalettin YAZICI: Çalışma aşamasında. Zaten sözünü ettiğiniz okul bu ekonomik sıkıntıyı yaşayınca, bakanlık devreye girdi. Bununla ilgili çok ciddi çalışmaların yapıldığını biliyorum. Daha sonrada başka bir vakfa devrildi. Sorun şuanda çözüldü. Bununla ilgili yapısal olarak MEB’te çalışmalar var. Sadece özel okullar da değil. Ben samimi olarak şuan ki Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk’un ülkemiz için bir şans bir değer olduğunu düşünüyorum. Kendisiyle de birkaç defa toplantı yapma imkanım oldu. Çoğu insanında beklentileri yüksek. Eğitimde bugünden yarına değil de, mantalite meselesi. Öğrencilerin, öğretmenlerin bakış açılarının değişiyor olması lazım. Bu bir süreç işi. Nasıl yapı sektöründe geçerliyse, okulda da bununla ilgili finansman kriterleri olması lazım. İşte bir bina kiralayan, hemen masa sandalye koyuyor ve özel okul yapıyor. Yapı sektöründe bir bina devam etmezse en fazla o bina orada kalacak ama eğitim öyle değil. Eğitim bizim içimizi sızlatan bir şey. Bunlara daha radikal, güvenilir çözümleri bulmak bizim bakanlığımızın görevi ve çalıştıklarını biliyorum. Yakında çıkacak. 

“SİLİVRİ’YE ELİMİZDEN GELDİĞİ KADAR LAYIK OLMAYA ÇALIŞIYORUZ” 
Turhan ALYAKUT: Velilerimiz bir okul seçerken nelere dikkat etmelerini önerirsiniz?  
Celalettin YAZICI: Okulun geçmişi önemli, yaptığı başarılar, ders saatleri önemli. Aslında velilerimiz bu konuda çok araştırmacı ve ilgililer. Okulun daha önceki mezunlarını ve başarılarını takip edip, görüyorlar. Sadece akademik başarıya da odaklanmamak lazım. Ben hırçınca bir yarışında -kendi çocuklarımda var- mutluluk getirdiğini inanmıyorum. Sosyal, kültürel alanda birleşebilecekleri, mutlu çocuklar aslında istiyoruz. Mutlu çocukları sunabilen alanlar olsun istiyoruz. Spor alanları, sanatsal faaliyetler, tiyatro, şiir vesaire bunları biz yapmaya çalışıyoruz. Örneğin bizim okulun After Lesson saatleri var. Dersten sonra tüm çocuklarımız ilgi alanlarına göre 2 saat, müzikten sinemaya donatmaya çalışıyoruz. Ama bir ekonomik kaygı var, velilerimizi de anlayabiliyorum. Bunlarında bir şeyi var. Ekonomik karşılığı maalesef olmak zorunda. Dediğim gibi Silivri’ye elimizden geldiği kadar layık olmaya çalışıyoruz. 

“KÜLTÜREL BİRLEŞMEYİ DE SİLİVRİ’DE YAPABİLİRİZ”
Turhan ALYAKUT: Son olarak ilave etmek istediğiniz bir konu var mıdır?
Celalettin YAZICI: Kentsel dönüşüm çok önemli bir şey. Kentsel dönüşümden bizim anladığımız mevcut depreme dayanıksız yapı stoklarının yıkılıp, yerine daha sağlamlarının yapılması. Aslında bundan daha öte kentsel dönüşüm bence insanların, Silivri özelinde konuşursak Anadolu’nun çok farklı illerinden Rumeli’nden farklı bölgelerinden gelmiş vatandaşlarımız var. Biz kentlilik kültürünü, Silivrililik kültürünü oluşturmalıyız. Bütün bu kültürlerimizi ortak bir potada, homojen bir yapı içerisinde yerleştirip buradan yeni bir enerji çıkartabiliriz. Kentsel dönüşüm aslında budur. Kentliliktir. Kent kültürüdür, sinemadır, tiyatrodur. Yolda giderken selam vermektir, merhaba demektir. Kentte modern bir yaşama kültürü geliştirebilmektir. Bunun için tabi ki sizlere de bizlere de çok büyük görevler düşüyor. Umarım yapısal beton dönüşümü yaptıktan sonra kültürel birleşmeyi de Silivri’de yapabiliriz. Benim için en önemli konulardan bir tanesi budur.