Bu gerçeği okuduktan sonra aynı olmayacaksınız!

Vaktinizi doldurmak için değil,vaktiniz varsa okunması gereken gerçek bir yaşam hikayesi

Bu gerçeği okuduktan sonra aynı olmayacaksınız!
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Mustafa Kemal Atatürk'e söz verir.İşte"verilen söz ve bu sözün hikayesi"
Yaşlı kadın yatağından kalktı ve  pencereye yöneldi. Baharın güzel kokusu ve kuş cıvıltıları doluştu odaya. İlerde ki Kurtuluş Parkına baktı. Mutfağa yöneldi. Çayla bir iki lokma bir şeyler atıştırdı. Oturma odasına yöneldi.Masanın üstü çerçevelerle doluydu. Bir tanesine uzandı, camının üzerinde titreyen parmaklarını dolaştırdı. İçindeki fotoğrafta İstiklal madalyalı kara yağız bir adamla, makyajsız ama güzelliği göz alan bir kadın birbirine bakıp gülümsüyordu.Yaşlı kadın 'Günaydın anne, günaydın baba' dedi.Başka bir çerçeveyi eline aldı. Siyah beyaz fotoğrafta subay üniformalı bir adam ve bir gelin yan yanaydı.Kadın çerçeveyi titreyen dudaklarla öptü. 'Günaydın kocacığım' dedi.Sonra son çerçeveye uzandı. Gözleri yaşlanmıştı. Fotoğraftaki biri erkek diğeri kız çocuklara bakıp 'Günaydın evlatlarım hepinizi çok özledim' dedi.Zor kalktı koltuğundan. Telefona yöneldi. Numaraları çevirdi. Karşısına çıkana 'bir taksi istiyorum' deyip adresi verdi.
'Teyze hoş geldin' dedi genç şoför.
Kadın 'tüm gün beni gezdir Sana 650 lira veririm' dedi ve ekledi ' beni Anıtkabir'e götür.'
Taksi Anıtkabir'e gelmişti. Şoför 'teyzeciğim geldik' dedi.
Dalgın kadın 'burada yardımına ihtiyacım var. Benimle gel' dedi.
Adam şaşırmıştı. 'Tabii teyze' dedi.
Kuşkulu gözlerle 'Bizi buraya alırlar mı?' diye sordu.
O ana kadar dalgın ve yorgun görünen kadın, bir anda irkildi.
Gözlerinden ateş fışkırarak 'Ne demek almamak? Sen daha önce hiç gelmedin mi buraya?' dedi.
'Hayır' . 'Kaç yıldır Ankara'da yaşıyorsun?'.
'Ben Ankaralıyım teyze. Doğma büyüme'
'Ee o zaman'
'Ne bileyim bir kez okulla gelmiştik bayramda.'
Şoför utanmıştı.
Mozoleye çıkan mermer merdivenlere kadar konuşmadılar.
Şoför kuşkuyla 'merdivenleri nasıl çıkacaksın Teyze?' diye sordu.
'Her ay nasıl çıkıyorsam öyle' Zorlukla merdivenleri çıktılar.
Mozoleye doğru ilerlediler. Kadının nefes alışları sıklaşmıştı. Nihayet mozolenin önündeler.
Kadın şoförün kolundan ani bir hareketle kurtuldu. Çantasını açtı. Tek bir karanfil çıkardı.
Mozoleye ilerledi. Çiçeği mozoleye koydu. Şoför şaşkınlıkla seyrederken kadının ağzından şu sözlerin döküldüğünü fark etti.
'Hayatım boyunca sana verdiğim sözü tutmak için çalıştım'
Ağır ağır geriye çekilen kadın ellerini açıp Fatiha okumaya başladı.
Şoför kısa bir şaşkınlığın ardından ona katıldı.
Sonra yola çıktılar tekrar Kadın bu kez bir banka önünde durdurdu aracı. Şoför meraktaydı?
Yaşlı kadının Atatürk'e verdiği söz ne olabilirdi? Sonunda dayanamadı şoför, sordu:
'Atatürk'e bir söz verdiğinizi söylediniz. O söz nedir?'
Yaşlı kadın bir süre durdu sonra ağır ağır anlattı:
‘Lisedeyken bizim okula gelmişti Atatürk.
Beni de ona çiçek vermek için seçmişlerdi.
Çiçeği verdiğimde bana ismimi sordu. Bende 'Adalet' dedim.
Bunun üzerine 'Ne güzel ismin varmış' dedi.
'Okulu bitirince ne olacaksın' dedi bana. Hemşire dedim.
Oda 'Güzel meslek ama bence sen hâkim ol ismine çok yakışır' dedi.
Ben kadından hâkim olmaz ki dedim. Kaşlarını çattı,
'Sen istedikten sonra olur. Senden söz istiyorum hâkim olacaksın' dedi. Mustafa Kemal emretmiş ne denir? Söz verdim.
' Şoför: 'Peki olabildin mi Adalet Teyze?'.
‘Evet ben Cumhuriyetin ilk kadın hâkimlerindenim.' Adalet Hanım bankaya girdi. Bir süre sonra çıktı.
Şoför, 'Nereye gidiyoruz?'.
'Seyran bağlarına' .
Kadın yolda eşinin subay olduğunu ve Kore savaşında şehit düştüğünü anlattı. Seyran bağlarına gelmişlerdi. Kadın 'burada dur'. Dedi. Durdular.
Şoför beklemeye başladı. Merak etti. Binanın uzaktan görünen levhasına baktı. 'Seyran bağları Kız Yetiştirme Yurdu' yazısını okudu.
Anlam veremedi.
'Bu yaşlı kadın burada ne yapar ki?' diye düşündü.
Yarım saat sonra Adalet Hanım göründü. Yanında orta yaşlı kibar bir hanım vardı. Adalet Hanım'ı arabaya yavaşça bindirdi.
Kadın 'Size ne kadar teşekkür etsek azdır Adalet Hanım. Her zaman yanımızdasınız. Kızlarda sizi çok seviyor. Ne olur arayı çok uzatmayın. Yine gelin' dedi.
Adalet Hanım, buğulu gözlerle 'İnşallah. Kızlara selamımı söyleyin. Bende onları çok seviyorum. Onlara iyi bakın' dedi.
Araba tekrar hareket etti.
Şoför 'şimdi nereye Hâkim Teyze?'.
'Hemen iki sokak öteye'.
Şoför iki sokak ötede bu sefer başka bir binanın önüne park etti.
Bu binada da
'Ankara Seyran bağları Huzurevi' yazıyordu. 'Bekle beni' 'Tabii Hâkim Teyze'. Bir süre sonra bu sefer etrafında birçok yaşlı kadın ve adamla çıkageldi Adalet Hanım. Sarılıp öpüştükten sonra oradan ayrıldılar. Şoför dikiz aynasından Adalet Hanım'ın gözlerinden akan yaşları fark etti.
'İyi misin Hâkim Teyze'.
'İyiyim oğlum.
Eski dostları görünce insan bir hoş oluyor'.
'Nereye gidiyoruz?'.
'Cebeci Asri Mezarlığına'.
'Tamam'.
'Teyze nerelisin sen?'.
'Aydın Sökeliyim. Babam orada pamuk ekerdi. Annem ev hanımıydı. Sonra Kurtuluş Savaşı oldu. Babam savaşa gitti. Söke işgal oldu. Biz dağlara kaçtık annemle. Saklandık dağ köylerinde. Savaş bitince Söke'ye döndük. Allah'a Şükür Babam ‘da sağ salim döndü savaştan.
Liseye Aydın'a gönderdi babam.
Orada Atatürk'le karşılaştım. Sözümü tutmak için İstanbul'a gittim.
Hukuk fakültesine girdim. Orada rahmetli eşimle karşılaştım. O Harbiye'de okuyordu. Mezun oldu, evlendik'.
'Çocuğunuz var mı?'.
'Bir kızım bir oğlum vardı'.
'Neredeler şimdi?'.
'Oğlum dışişlerinde çalışıyordu 1978'de Fransa'da Ermeniler öldürdüler'. 'Üzüldüm Hâkim Teyze. Başın sağ olsun.
O da babası gibi şehit oldu yani'.
'Evet. Şehit babanın şehit oğlu. Allah kimseye evlat acısı vermesin'.
'Âmin.'. 'Ya kızın?'.
'O eşi ve çocuklarla İzmit'te yaşıyordu. Öğretmendi. 1999 depreminde hepsi vefat etti'.
'Allah rahmet eylesin. Boş boğazlığımla üzdüm seni Hâkim Teyze kusura bakma'.
'Sanki sormasan aklımdan çıkıyorlar mı evladım.
Sen üzülme sağol'.
Sonra bir mezarlığın önünde tekrar durdurdu taksiyi Adalet Hanım.
Şoför 'ben seni bekleyeyim eve bırakayım'.
'Yok, beni alacaklar buradan'
Yaşlı kadın 650 lirayı uzattı şoföre.
‘Hâkim Teyze bu para fazla. Kusura bakma ben sana yalan söyledim. Taksinin sahibi benden 350 lira bekliyor. Affet beni. 350 'yi ona veririm.
Gerisi kalsın. Bende para istemem. Bugün senden aldığım hayat dersinin parasal karşılığı yok zaten...
'Çocukların var mı? 'İki tane ellerinden öperler.'
Taksinin güneşliğinden çocuklarının resimlerini çıkarıp gösterdi.
'Adları nedir?'.
'Kemal ve Ayşe'.
'Oğlumun adı da Kemal’di.'.
Sessizliğin ardından şoförün elindeki parayı ittirdi Adalet Hanım.
'Onlara bir şeyler al benim için.
Onları okut.
Ama yalansız, dolansız, çok çalışarak helal lokma ile büyüt ve okut.
Atatürk'ün bana yaptığı gibi içlerindeki gücü fark etmelerini sağla.
Bir de vatanını, milletini sevmelerini öğütle onlara.
'Şoför, Adalet Hanım'ın ellerine sarılıp öptü.
Ona iyi evlatlar yetiştireceğine söz verdi.
Adalet Hanım mezarlığın kapısından ağır ağır içeri girerken; şoför yaşlı gözlerle onu izliyordu.
Hayatının en büyük dersini kendisi küçücük, yüreği yaşadığı acılara rağmen kocaman ve güçlü bu yaşlı kadından almıştı.
Şoför arabayı mal sahibine götürmeye karar verdi.
Bu gün daha fazla çalışamazdı.
Ertesi gün Ankara'da garip bir yağmur yağıyordu. Sanki gök delinmişti. Şoför taksiyi mal sahibinden almış, durağa gelmişti.
Çay ocağının yanındaki gazeteyi aldı. İlk sayfadaki haberlere göz gezdirdi. Sıkılıp adli olayların yer aldığı üçüncü sayfayı açtı.
Taksiciler arkadaşları ile ilgili kötü haberleri genellikle oradan alırlardı.
Göz gezdirirken bir haber dikkatini çekti.
'Dün gece geç saatlerde Cebeci Asri mezarlığında bulunan cesedin Cumhuriyet tarihinin ilk Kadın Hâkimlerinden Adalet Yılmaz'a ait olduğu belirlendi.
Adalet Yılmaz'ın bulunduğu yerdeki mezarların eşine ve oğluna ait olduğu belirlendi.
Yılmaz vefat ettiği gün bankadaki tüm parasını çektiği, bu parayı ikiye bölerek Seyran bağlarındaki bir kız yetiştirme yurdu ile bir huzurevine bağışladığı belirlendi.
Polis, Adalet Yılmaz'ın mezarlığa ölmek için gittiğini düşünüyor.
' Şoför bir anda sarsıldı.
Gözyaşlarına engel olamıyordu. Taksici arkadaşları hiçbir şey anlamadılar. Anlatmadı bu yaşadıklarını.
Herkesin tek bildiği şoförün bardaktan boşanırcasına yağan yağmur altında 'Gökler bile sana ağlıyor' diyerek ağladığı.

Ve "Adalet"bugün de ağlıyor...

Bir kadın bir hayatına acıyı da tatlıyı da sığıdırmanın örneği.Ömrünün son gününe kadar insanlar için çalışan bir kadın Adalet Yılmaz...

Bu dünyada Adalet için çalışıp hayat ona ne kadar adil davrandığının unutulmaz bir yaşam...Bir kez okumakla olmuyor bazı şeyler,tıpkı göz yaşı akmadan okunmadığı gibi...
Dünyada kulların adaleti şaşar ama Allah'ın adaleti şaşmaz...İlk kadın hakimimiz Adalet Hanım...Ruhu huzur içinde olsun...Mekanı cennet olsun...
Heykeli dikilesi bir kadın bir yaşam bir ömür.Bırakın heykeli bu Ülkede kaç kişi okuyup onurla ve gururla paylaştı bu yaşam hikayesini  acaba?Kaç kişi gurur duydu?
Değerleri unutmakta sanatçıyız...

Bu gerçek yaşanan  yazanın ismi bilinmiyor.Bende bu yazıyı isimsiz yayınladığım için özür diliyorum...
SEVGİyle kalın...
Chenay Kobak