Dev bulut, Norfolk kraliyet alayını nasıl yuttu?

10 Ağustos 1915 Çanakkale Boğazı sanki bir cehennemdi

Dev bulut, Norfolk kraliyet alayını nasıl yuttu?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Öncelikle Çanakkale zaferinin 104. Yılını Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarını ve tüm şehitlerimizin o büyük ve yüce ruhlarına şükran minnet ve Allah’tan rahmet dileriz…

10 Ağustos 1915 Çanakkale Boğazı sanki bir cehennemdi. Parçalanmış cesetler, kan kokusu ve yanan vücutlar, siperler sanki bir fırın gibi.
İngiliz askeri, tarihin en büyük yenilgilerinden birine adım adım yaklaşıyor. İngilizlerin komutanı Sir İan Hamilton korkunç bir yenilgiye uğrayacaklarını anlamış ve savaşı kazanmanın tek şansını taze güçlerle birlikte yapılacak büyük bir saldırıda görmüştür. Norfolk kraliyet alayında.

Sir Hamilton, Tekke tepe ve Kav Aktepe’ye gece karanlığında ani bir saldırı yapmayı planlamıştı. Bu saldırı için 12 Ağustos gecesi 54. Tümen ilerlemeye başladı. Bu tümenin içinde Norfolkluların alayı da bulunuyordu. Tepelerin yamacına kadar ilerleyecek ve gün ışığı ile birlikte saldırıya geçeceklerdi. Fakat gece yürüyüşü başarısızlıkla sonuçlandı. Norfolk kraliyet alayının olaya müdahale etmemesi durumunda İngilizler, kaçacak vakit dahi bulamayabilirdi. Bu sebeple tam teçhizatlı ve üstün donanımlı silahlara sahip Norfolk alayına ''taarruz'' emri verildi. Norfolk alayı 2760 tam teçhizatlı askerden, ağır makinalı tüfeklerden ve 20 adet tanktan oluşuyordu. Bu birliğin hastalık ve susuzlukla boğuşan Türk birliklerinin üzerine gitmesi durumunda, Türk birliklerinin savaşı kaybetmesine ve önemli bir cephede yenilmelerine kesin gözü ile bakılıyordu. Norfolk alayı sabahın ilk ışıklarında taarruza başladı.

Taarruza tam olarak geçebilmeleri için ileride gözüken büyük tepeyi aşmaları gerekiyordu. Bunun için yürüyüşe geçtiler. Sıcak bir yaz günü olduğundan gökyüzü tamamen bulutsuz ve hava güneşliydi. Tepeye doğru yürüyen Norfolk alayı sabaha kaşı 04.00’de başlayan yürüyüşü ancak sabah 09.00’da tamamlayabilmişti. Tepeye vardıklarında onların üzerine doğru çok parlak, ışığı yansıtan dev bir sis bulutu geldi. Geride duran Yeni Zelandalı askerler ve tepenin karşı yönünde kalan Türk mevzileri bu olayı şaşkınla izliyorlardı. Onlar bu bulutu bir yağmur yâda hortum bulutu sanıyorlardı ancak güneşli ve açık bir havada alçaktan uçan bu parlak bulutu epey garipsemişlerdi.

Birkaç dakika sonra bu dev bulut, Norfolk kraliyet alayını, içinde bulunan 2760 İngiliz askeri, tanklar ve ağır silahlarla beraber elektrik süpürgesi gibi yukarı çekti. Türk askerleri ve Yeni Zelandalılar, birbirine ateş etmeyi bırakmış şaşkınlıkla bu tuhaf olayı izliyorlardı. Türk askerlerinin bir kısmı namaz kılıyor bir kısmı ise bildiği duaları okuyarak bu dev buluttan korunmaya çalışıyorlardı. Bu dev bulut ne var ne yoksa dev bir elektrik süpürgesi gibi her şeyi vakumlamış ve yükünü alan bir uçak gibi yavaş yavaş bölgeden uzaklaşarak, şaşkın bakışlar arasından gözlerden kaybolmuştu. Bu olaydan sonra Yeni Zelandalılar ve Türkler, komutanın karargâhına koşmuşlar ve bu tuhaf durumu anlatmışlardır. İki tarafta dev bulutun askerleri yuttuğu, tepeye çıkmışlar, ardından o sahada tüm köyleri taramışlar ancak Norfolk alayına ait askerlerin cesetlerini, tankları ve silahları bulamamışlardır.

Çanakkale Savaşından 50 yıl sonra olayın görgü tanığı otuz üç Yeni Zelandalı eski asker, hareket eden ve askerleri alıp götüren dev boyutlu parlak beyaz buluttan söz ettiler. Yeni Zelandalı askerlere göre bu bulut bir UFO’ydu. Türklere göre ise bu bulut ALLAH(c.c)'ın bir mucizesiydi. Çünkü Norfolk alayı eğer o sabah ani baskını yapabilseydi, savaşı Türkler kaybedeceklerdi

1918 yılında Türkiye işgal edildiğinde, İngiltere’nin Türkiye'den ilk isteği de, askerlerinin geri verilmesi oldu. Türkiye'de Türkler ne böyle bir taburu esir almışlar, ne de onlarla bir çatışmaya girmişler, bu askerlerin ne tutsak alındığını, ne de bunlarla karşılaşılmış olduğunu söyledi. Hiç duymamışlar ve o birlikten hiçbir esir almamışlardı. Varlığını bile bilmiyorlardı.

Çanakkale Savaşıyla ilgili resmi bir tarihçeden alınmış olan Norfolk Alayından askerlerin kayboluşuyla ilgili şunlar yazılı:
"Mevsimsiz ortaya çıkan bir sis tarafından bu askerlerin tümü yutuldu. Bu sis güneş ışınlarını çok güçlü bir şekilde yansıtıyordu. Topçulara hedef gösteren askerlerin gözleri kamaştı. Hedef bilgisi gelmediği için, top ateşi bir süre kesildi. Sisin yuttuğu askerleri daha sonra ne gören oldu ne duyan”.

Peki; Yeni Zelandalı askerler doğru mu söylüyorlardı? Bu kez İngiltere´de arşivlerde bulunan bir başka askeri belge "Çanakkale Savaş Günlüğü" incelendi, günlüğün 3. Bölümü’nde Yeni Zelanda birliğinin o bölgeye yollandığı ve birlikte bulunan askerlerin adları yazıyordu yani üç tanık orada gerçekten bulunmuşlardı. Ve ortada hiçbir iz yoktu, ne bir ceset, ne bir çatışma izi, ne de kalmış teçhizat. Görülüyordu ki, yaklaşık 267 kişilik bir askeri birlik iz bırakmadan yok olmuştu. O dönemin savaşlarında, bilindiği üzere savaşa muhakkak ara verilir, çarpışan tarafların sıhhiyecileri ölü ve yaralıları toparlanmaları için.

 Peki, neredeydi Norfolk Taburu?

 Bu olayın bizi ilgilendiren bir yönü daha var. Acaba, bizim tarafta olaydan haberi olan kimse yok muydu? Türk cephesinin başında 19.Tümen Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal bulunuyordu. Gazeteci yazar Ruşen Eşref Ünaydın´ın 1930 yılında yazdığı "Anafartalar Kumandanı Mustafa Kemal ile Mülakat" adlı kitabına bakıyoruz, bu kitapta Çanakkale Savaşı günbegün anlatılmıştır. Mustafa Kemal diyor ki;

 "8 Ağustos’ta düşmanın yaptığı taarruzdaki kaybı büyük oldu. Şimdi gelelim 13 Ağustos savaşına. 14 Ağustos´a kadar olan günlerde olan hadiselerden bahse lüzum görmüyorum." Ün Aydın’ın kitabında tüm Anafartalar Savaşı´nı gün gün anlatan Mustafa Kemal, Norfolk Tabur’unun kaybolduğu 12 Ağustos tarihinde kayda değer bir olay olmadığını söylüyor ve o gün koca bir İngiliz Tabur’unun yok edildiğinden veya çatışmaya girildiğinden söz etmiyor. Öyleyse, 12 Ağustos günü bizzat Mustafa Kemal´in anlatımıyla Kayacık Deresi´nde bir çatışma olmamıştır yani Norfolk Tabur’unun kaybolmasından Türk tarafı sorumlu değildir.

Öyleyse, 4. Norfolk Tabur’unun yaklaşık 270 subay ve askeri nerede?

Bu  olayla ilgili çok fazla yazı ve bilgi bulunmakta. Halen daha tartışma konusu olup net bir açıklığa kavuşmamıştır. Baktığımızda Norfolk alayı asillerden oluşan bir alaydır ve Norfolk alayının müdahale ettiği hiç bir savaşta İngiliz ordusu savaşı kaybetmemiştir. Bunu bir olasılık gibi görüp, İngilizler bu yenilgiyi kabul edemiyorlar ve Türk askerleri tarafından değil de, böyle bir güç tarafından öldürüldüğünü iddia ediyorlar. Tıpkı askerlerine “Aman dikkat edin Türk askerler sizi yakalarlarsa öldürür veya yer ”gibi söylemleri olduğu gibi askerlerine, tabi bunu da daha iyi savaşmaları için de demiş olabilirler, bilemeyiz. Oysa şu da  tarihi gerçek ki;

Türkler esirlerine her zaman iyi davranmışlardır. Askerleri esir edip sonra da öldürmek ise genelde olmayan bir davranıştır.

Özellikle Çanakkale Muharebelerinde Türklerin tam bir centilmen gibi savaştığını, İtilaf kuvvet komutanları da dile getirmişlerdir. Türkler, hasta veya yaralı bütün esirlerle ilgilenmişlerdir. Örneğin arşiv kaynakları incelendiğinde diş problemi gibi basit bir problem yaşayan esirlerin sağlığı için emirle dişçi göndermek, Türk komutanlarının sıkça rastlanan centilmenliğinin bir göstergesidir.

Acaba, İngiliz, Fransız ve Ruslar da yakaladıkları esirlere böyle mi davranmışlardır?

Onlar tarafından yakalanan Türk esirler bunun tersini söylüyorlar. Yapılacak araştırmalar, belki çok daha fazla bilgi ve gelişmeyi ortaya koyacak ve Çanakkale Muharebeleri ve yaşananları bir kez daha gün ışığına çıkartacak ve suçlamalara iyi bir cevap olacaktır.

Bazı kaynaklarda Norfolk alayı 20 tank ve çok fazla ağır silahlarla birlikte bulutun içine girdiği yazılmakta, lakin tank ilk defa 2.Dünya savaşında kullanılmıştır. Buna benzer birden fazla yazı bulunmaktadır…

Şu bir gerçek ki ister kabul etsinler ister etmesinler, Türk Askeri Her Zaman Olduğu Gibi Dünyaya Kafa Tutan Geçmişten Bugüne, Bugünden Geleceğe Kadar Tek Onurlu Şerefli Ordudur!

Allah’ın gücü ve kuvveti Türk Askerin üzerinde olsun her daim!Şuan da Vatani görevini yapan tüm kardeşlerimize de minnet ve şükranlarımızla...

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak, bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.

Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda
Gördüğün bu tümsek Anadolu'nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmet’in yattığı yerdir.

Bu tümsek, koparken büyük zelzele,
Son vatan parçası geçerken ele,
Mehmet’in düşmanı boğduğu sele
Mübarek kanını kattığı yerdir.

Düşün ki, haşrolan kan, kemik, etin
Yaptığı bu tümsek, amansız, çetin
Bir harbin sonunda bütün milletin
Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil Onan
Kayıt Tarihi: 27.08.2001

Yüce Allah her daim Cennet Vatanımız Türkiye'yi, tüm kötülüklerden ve savaşlardan korusun...!

Bu Vatan uğruna şehit düşmüş bütün vatan evlatlarına minnet ve saygılarımızla...

Chenay Kobak