Sonsuza kadar mutlu yaşadılar diyerek kandırmayalım çocuklarımızı

Heidinin mutlu ama yalınayak gezdiği dağlar artık güvenli olmadığını, pedafoli sapıkların mantar gibi çoğaldığını anlatalım ve ekleyelim

Sonsuza kadar mutlu yaşadılar diyerek kandırmayalım çocuklarımızı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

“Sonsuza kadar mutlu yaşadılar ”diye yazan masallarla kandırmayalım artık çocuklarımızı…Yok,çünkü öyle bir son…

Büyükanneyi yiyen kurdu anlatalım. Kırmızı başlıklı kızın büyüme süreci zor olacağını anlatalım. Ve kurtların ormandan ziyade aramızda olduklarını anlatalım, kandırmayalım!

Oynadıkları bilgisayar oyunlarındaki gibi birkaç canı olmadığını, insanın tek bir yaşam hakkı olduğunu anlatalım…

Zehirli elmadan yiyen pamuk prenses gibi öpülünce uyanmanın olmadığı gibi iyilik perilerinin de olmadığını anlatalım…

Oyun ve masallarda ki o devler, birkaç başlı yaratıklar ise mutasyona uğramış insanlar olduğunu anlatalım…

Heidinin mutlu ama yalınayak gezdiği dağlar artık güvenli olmadığını, pedafoli sapıkların mantar gibi çoğaldığını anlatalım ve ekleyelim; Heidinin çıplak ayakları aslında bugün çocuklara karşı işlenmiş büyük bir suçun yarattığı utancın simgesi olduğunu. Heidi çıplak ayaklıydı; çünkü çıplak ayaklar, erkek ya da kız "köle çocukları" diğer çocuklardan ayıran bir simge olduğunu… Aslında bir ülkenin karanlık yüzü olduğunu anlatalım…

Beyaz atlı prensin aslında;

Japonya’nın Osaka Üniversitesi profesörlerinden Kazue Muta,nın söylediğini aktarayım size;

 “Pamuk Prenses, Uyuyan Güzel hakkında, prensesin prensin öpücüğüyle uyanması hikâyesi üzerinde rasyonel şekilde düşünürseniz, aslında bilinci kapalı bir kişiye cinsel saldırı düzenlendiğini görürsünüz. Her şeyin fantazisini mahvettiğimi düşünebilirsiniz, ama bu masallar cinsel şiddeti teşvik ediyor ve ben de herkesin bunun farkında olmasını istiyorum.”

Masallarda İyiler hep güzeldir. Kötüler ise çirkindir. Külkedisi olmaktan kurtulmanın yolunun da zengin bir prens bulmaktan geçtiği anlatılır, güzel yoksul kızların, yoksullar arasında işi olmamalıdır masala göre. O, güzelliğiyle bir yoksul erkeğe değil bir zengine layıktır! Yoksul bir erkek de kendine denk olacak şekilde çirkin bir yoksul kız bulmalıdır. Kızların fabrikasyon ürünü gibi tek tip olma isteği Barbi gibi, aslında sistemin bir parçası olduğunu anlatalım…

Mesela Polyanna, her kötü durumda daha beter bir durumla karşılaşmadığı için bulunduğu koşullara şükreden Polyanna da şükürcülüğü öğretmek ister… Yani elde olana şükredip, var olan durumu daha kötüsüyle kıyaslayıp, teslimiyete sürüklemeye çalıştığını anlatalım… Var olan için tabi ki teşekkür edilecektir lakin kadere razı olmayıp hakkını hukukunu savunmayı da anlatalım…

Onların sevgilerine değer verecek unsurlar pırlanta büyüklüğü veya taş sayısı olmadığını aksine ona bir şiir yazmak olduğunu anlatalım…

Çeyizi bir sürü kumaş ve araç gereçlerden oluşması mutluluğunu ve zenginliğini göstergesi değil, aksine çeyizi kütüphane kadar zengin olmasını ve ömür boyu gerekeceğini anlatalım…

Bugün değil belki ama bir gün mutlaka güzel olacağının umudu ve inanışıyla yaşamak da boş bir teselliği olduğunu anlatalım…

Evet, çocuklarımızı erken yaşlarda eğitmeliyiz lakin düzenin kırbacıyla terbiye etmeden, korkutmadan, bireysel kurtuluş hayalleriyle beslemeden eğitmeliyiz. Tarihin gerçek öyküleriyle, mücadele öyküleriyle eğitmeliyiz arkadaşlar…

Çok fazla bilgi kirliliği olduğu günümüzde çok fazla dikkat etmeliyiz çocuklarımıza…

Sevgiyle kalın güzel anneler güzel kadınlar, baş tacı olan kutsal “İnsan doğuran” insanlar…

Chenay Kobak