Tango dansı gibi olmak...

Oğluma 'Benim uygun gördüğüm kişi ile evlenmeni istiyorum dedim.Hemen 'Hayır !Ben başka birini seviyorum 'dedi.

Tango dansı gibi olmak...
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Oğluma ;”Benim uygun gördüğüm kişi ile evlenmeni istiyorum dedim.

Hemen; ”Hayır !Ben başka birini seviyorum ”dedi.

Ona; “Ama kız, Bill Gates’in kızı “dedim.

Kabul etti.

Sonra Bill Gates ile görüştüm ve ona “Kızının oğlumla evlenmesini istiyorum ”dedim.

“Tabi ki hayır ”dedi.

Ona; “Ama oğlum Dünya Bankası’nın CEO’su ”dedim.

Bill Gates de kabul etti.

Sonra Dünya Banka’sının başkanını arayıp “Oğlumu CEO yapmanızı istiyorum “dedim.

Önce güldü ve ;”Delirdiniz herhâlde” dedi.

Ona ;”Ama oğlum Bill Gates’in damadı ”dedim.

O da kabul etti.

Bu hayali hikâyeden ne çıkardınız?

Evet, dostlar, konuşmak değil! Konuşabilmek işte böyle bir şey! Konuşabilmek bir sanattır. Maalesef ülkemizde herkes çok konuşuyor lakin konuşamıyor. Konuşmak ve konuşabilmek çok ayrı şeylerdir!

Konuşma yeteneğinizin kariyerinizi önemli oranda etkileme gücüne sahip olduğuna inanırım. İster bir satış sunumu, ister bir toplantı ya da birebir görüşmede olsun ikna etmenin yolu etkili konuşmaktır. Başarılı olmak için konuşma yeteneğinin gelişmiş olması gerekiyor. Kimse konuşması düzgün ve etkili olamayan bir insanla iletişim haline geçmeyi istemez öyle değil mi?

Mesela Amerikan emlak sektörünün kraliçesi diye hitap edilen Dolyy Lenz’in konuşması oldukça sert, hatta saldırgan tavırlarınla satış yaptığıyla bilinir. Bu sertliğini ev satışındaki tekniklerle yumuşatması ise efsane… Örneğin tango dansını düşünün. Tutkulu ve sert hareketler barındırmanın yanında, heyecan ve estetikliğin eşlik etmesi bu sertliği yumuşatır…

Ev satışlarındaki stratejisi hayran duyulası doğrusu, örneğin satacağı evin önce içinde tarçınlı veyahut vanilyalı kurabiye pişirdiğini söyler, diğer tarafta da kahve kokusu. Bu evin sıcak huzurlu ve yaşanabilmesini çağırıştır, dolayısıyla satışları da kolay olduğunu ifade eder konuşmalarında. Müthiş bir satış stratejisi bence!

Ben mesela daraldığımda, canım sıkıldığında evde mutlaka bir dilim ekmek kızartırım, yemesem bile. O kokunun evi ve beni sarması kendimim güvende olduğumu ve huzurumu geri getirdiğine inanır uygularım, yıllardır yani annemin yanından ayrıldığımdan beri… Siz kızartılmış ekmek deyin ben “çocukluğum” demeye devam edeceğim J

Ülkemizde konuşan çok ama konuşabilen çok az diye düşünüyorum zira size bıçağı dokuz santim saplayanın altı santim geri çekmesi bir lütuf değildir …

Buna yardımcı tek şey “Kitaplardır”…Okumak. Bilgi sahibi olmak. Nerde nasıl ne şekilde konuşulacağını bilmek için tek “Öğretmen ”kitaptır…

Herkese tarçın kokusuna kahve kokusu karışmış tadında bir gün dilerim…

Sevgiyle kalın…

Chenay Kobak