Karaciğer nakilleri arttı, hastalık önlenebilir

Günümüzde karaciğer nakli yapılan hasta grupları içerisinde yağlanmaya bağlı siroz oranlarının giderek arttığını ifade eden Karaciğer Nakil Sorumlusu Doç. Dr. Gökhan Ertuğrul, 'Karaciğer yağlanması önlenebilir bir durum ama ne yazık ki dikkat edilmemesi nedeniyle yaygınlığı giderek artıyor. Bu konuya gerekli özen gösterilirse siroza kadar ilerleyen yağlanmalar önlenebilir, yağlanma nedeniyle yapılan karaciğer nakil sayılarını azaltabiliriz' şeklinde konuştu.

Karaciğer nakilleri arttı, hastalık önlenebilir
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Günümüzde karaciğer nakli yapılan hasta grupları içerisinde yağlanmaya bağlı siroz oranlarının giderek arttığını ifade eden Karaciğer Nakil Sorumlusu Doç. Dr. Gökhan Ertuğrul, “Karaciğer yağlanması önlenebilir bir durum ama ne yazık ki dikkat edilmemesi nedeniyle yaygınlığı giderek artıyor. Bu konuya gerekli özen gösterilirse siroza kadar ilerleyen yağlanmalar önlenebilir, yağlanma nedeniyle yapılan karaciğer nakil sayılarını azaltabiliriz” şeklinde konuştu.

Karaciğer yağlanmasının karaciğer ağırlığının yüzde 5’ inden fazlasının yağ içermesi anlamına geldiğini ifade eden Beykent Üniversitesi Hastanesi Karaciğer Nakil Sorumlusu Doç. Dr. Gökhan Ertuğrul, “Karaciğer yağlanması basit yağlanma dediğimiz hepatosteatozdan, karaciğer hücre hasarı ve iltihaplanmaya kadar ilerleyen steatohepatite kadar değişen bir skalada yer alır. Karaciğer yağlanması alkol ya da alkol dışı (nonalkolik) nedenlerden kaynaklanabilir” dedi.

“Diyabet, obezite riski artırıyor”

“Alkol dışı karaciğer yağlanmasında diyabet, obezite ve hiperlipidemi riski arttıran faktörlerdir” diyen Doç. Dr. Ertuğrul, “Yine çeşitli ilaçlar ve kronik karaciğer hastalıkları alkol dışı yağlanmaya neden olabilir. Tüm basit karaciğer yağlanma vakalarının yüzde 10’unda nonalkolik steatohepatit (NASH) dediğimiz riskli durum gelişir. Eğer hastalarda NASH gelişmiş ise siroz gelişme ihtimali de artar. Bu oran oldukça yüksek olup yüzde 5 - 7 civarındadır” ifadelerini kullandı.

Tanıda bu yöntemler kullanılıyor

Basit karaciğer yağlanması olan kişilerde genellikle belirgin bir şikâyetin olmadığını belirten Doç. Dr. Ertuğrul, “Rutin kontrollerde yapılan kan testleri ve ultrasonografilerde tespit edilir. Rutin muayene sırasında hepatomegali, laboratuvar olarak da ALT ve AST’de hafif yükselme (1 - 4 katı) bulunabilir. Ultrasonografi ucuz, noninvaziv ve kolay ulaşılabilir olması nedeniyle karaciğer yağlanmasının tanısında en sık kullanılan yöntemdir” dedi.

Doç. Dr. Ertuğrul konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Yağlanma ilerleyip iltihap ve karaciğerde sertleşme dediğimiz steatohepatit geliştiğinde hastalarda halsizlik, çabuk yorulma, karın sağ üst tarafında ağrı ve dolgunluk hissi ile siroz bulguları gelişebilir. Karaciğer biyopsisi karaciğer yağlanmasının tanısında altın standarttır ancak seçilmiş hastalarda sebebin belirlenmesinde ve hastalığın derecelendirmesinde kullanılır.”

“Gerekli önlemler alınmalı”

Karaciğer yağlanmasının tedavisi hakkında da konuşan Doç. Dr. Ertuğrul, “Karaciğer yağlanması önlenebilir bir durum olup siroza kadar ilerlemeden gerekli önlemler alınmalıdır. Bu yüzden risk altındakilerin kan tahlili ve radyolojik yöntemlerle karaciğerde yağlanma kontrolünü düzenli olarak yaptırmaları gerekir. Öncelikle nedenler belirlenmeli daha sonra buna yönelik tedaviler uygulanmalıdır. Tedavide diyabet, obezite ve hiperlipidemi gibi eşlik eden metabolik hastalıklar dikkate alınmalı, egzersiz, kilo verdirme sağlanmalıdır. Karaciğerde basit yağlanma saptanan kişilerde vücut ağırlığının yüzde 10 kadarını verecek bir diyet ve egzersiz programı ile yağlanma giderilebilmektedir. Eğer hastalarda siroza neden olan NASH saptanmış ise düzenli gastroenterolojik takip ve gerekirse karaciğer nakli planlanmalıdır” ifadelerini kullandı.