2014 kaos ve kutuplaşma yılı

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Birol Aydın 2014 yılının ülke ve insanlarımız için kayıp bir yıl olduğunu söyledi. 2014 yılını değerlendiren Aydın, ülkenin bir çatışma üzerinden kaosa sürüklendiğini ve kutuplaşmanın artık evlere kadar girdiğini kaydetti.

2014 kaos ve kutuplaşma yılı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul İl Başkanı Birol Aydın 2014 yılının ülke ve insanlarımız için kayıp bir yıl olduğunu söyledi. 2014 yılını değerlendiren Aydın, ülkenin bir çatışma üzerinden kaosa sürüklendiğini ve kutuplaşmanın artık evlere kadar girdiğini kaydetti.

BİROL AYDIN’IN 2014 DEĞERLENDİRMESİ

Ülkemiz 2014’e 2013’ün son günlerinde yaşanan yolsuzluk ve rüşvet operasyonlarının gölgesinde girdi ve koca bir yıl bu operasyonlara karşı geliştirilen söylem, savunma ve operasyonlarla heba edildi.

2014’ün hemen başında gerçekleştirilen yerel seçimlerle, ortasında gerçekleşen cumhurbaşkanlığı seçimlerine de bu operasyonların gölgesinde gidildi. Kaos ve kutuplaşma üzerinden yürütülen siyaset sandıkta belirleyici unsur oldu.

Üst üste yaşanan maden kazaları, borçla dönen esnafın durumu, Kobani’de yaşanan çatışmaların bahane edilerek ülkemizin ateşe verilmek istenmesi, TÜİK’in asgari geçim bedelini 1.425 TL olarak açıklamasına karşın asgari ücretin 890 TL olması, çözüm süreciyle meşrulaştırılmak istenen PKK terörü, sokakların ve okul önlerinin uyuşturucu bataklığı haline gelmesi, devletin borcunun 600 milyar liranın üstüne çıkması, boşanmaların artması, ahlaki erozyon, halkın sağlığını tehlikeye atan tüccarlara engel olunamaması, Türkiye’nin dış politikada edilgen bir hale getirilmesi vs gibi başlıca ülke sorunlarına yönelik hiçbir sağlıklı çözüm ortaya ne yazık ki konmadı. Buna karşın “taraf olmayan bertaraf olur, ya bendensin ya ondan” siyasetiyle kutuplaşma hanelerin içine kadar sokuldu. Hanelerde baba oğluyla, karı kocasıyla bu kutuplaşma sonucu çatışmaya girdi.

2014’ün en belirgin özelliklerinden biri de hükümetin toplu açılış törenleri oldu. Bu törenlerde en dikkat çeken husus ise, daha önce açılışı gerçekleştirilen yatırımların tekrar açılır olmasıyla halen devam inşaatı devam eden yatırımların açılışının gerçekleştirilmesi oldu. Halka hizmet bir lütuf gibi sunuldu. Halbuki halka hizmet bir lütuf değil, görevdir.

2014 yılı zihinlere “çalmışsa bizim uşak çaldı, çaldılar ama hizmet de yaptılar” söylemleriyle de kazındı. Siyasi olarak durduğu yer tam belli olmayan, günün şartlarına göre pozisyon alıp yol arkadaşlığı yapan insanların birbirlerine olan ihaneti ile de hafızalarda yer eden 2014 her anlamda ülkemiz için kayıp bir yıl olmuştur.

Dış politikada irtifa kaybeden, sözü dinlenmeyen bir ülke haline gelen Türkiye, Suriye, Irak, Ukrayna’da yaşanan vahim olaylara ancak seyirci kalmış buralarda etkin rol oynayamamıştır. Türkiye buralarda adeta emir eri gibi batılı güçlerin istekleri doğrultusunda pozisyon alan bir konuma gelmiştir.

Halkın milli ve manevi duygularını okşayan kimi çıkışlarla da imaj çalışması yapılmıştır.

2014 yılını başlıklar halinde aşağıdaki gibi değerlendirmek pek mümkündür. Aşağıda da görüleceği üzere ülkemiz sanayi, kalkınma, refah, sanat, tarih, estetik, irfan, tarım ve kültür eksenli bir gündem ne yazık ki yaşamadı. Maalesef 2014 yılı da son 12 yılda olduğu gibi politik yoğunluklu sığ polemiklerle geçti ve gitti. Siyaset sadece oy için yapıldı ve ne yazık ki ülkemiz zaman kaybetti.

Türkiye 2015’e ise yine bu kaos ve kutuplaşma havasında girecek. Yaklaşmakta olan seçimlerde yine bunun üzerinden beslenilmeye çalışılacak. Halkımızın önümüzdeki haziran ayında yapılacak seçimlerde bu duruma “ARTIK YETER” diyeceğinden şüphemiz yoktur.

 

2014’ÜN GÜNDEM KRONOLOJİSİ

 

*             Emniyet ve yargıdaki çatışma ve görevden almalar yer değiştirmeler

*             Kobani çatışmaları ve Yasin Börü cinayeti

*             Yerel ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin “ya bendensin ya ondan” mantığıyla yürütülmesi

*             Peşmergelerin Kobani’ye geçişleri ve geçit resmi tartışmaları

*             Soma ve Ermenek’teki maden kazası ya da katliamı

*             Mescid-i Aksa’ya terörist İsrail saldırısı

*             Küba’ya cami yapılması önerisi

*             Amerika’yı bilindiğinin aksine Müslümanlar keşfetti iddiası ve peşi sıra yaşanan atışmalar

*             Kılıçdaroğlu’nun MİT’in CHP’ yi bölmeye çalıştığı iddiası

*             Joe Biden ziyareti

*             Binlerce zehirli ayakkabının piyasaya sürülmesi

*             Davutoğlu’nun Tunceli’den Dersim yaklaşımları ve Bahçeli’ye meydan okuması

*             Bahçeli’nin resti görerek Tunceli’de Valiliği ziyaret etmesi

*             Papa’nın “Kutsiyetpenah Papa Hazretleri” hitabıyla Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye’ye davet edilmesi

*             Yalova’daki ağaç katliamı ve Gezi’nin çevre ile alakası olmadığının yeniden ispata çalışılması

*             Cumhurbaşkanlığı sarayının isim mevzuu ve kaçak olup olmadığı tartışmaları

*             Bedelli askerlik

*             Toplu açılış törenleri

*             Karma eğitim tartışmaları

*             Cumhurbaşkanı’nın Osmanlıca’yı “isteseler de istemeseler de” okutmak istemesi

*             Seçim barajı tartışmaları

*             Ak torpilli başlığıyla medyaya yansıtılan sınavsız atama tartışmaları

*             14 Aralık Tahşiye Operasyonu

*             Basın özgürlüğü tartışmaları

*             Kılıçdaroğlu ile Hülya Avşar arasındaki kapışmasının yalaka versiyonlu 2.bölümü

*             Fethullah Gülen için yakalama kararı ve Kırmızı Bülten tartışmaları

*             Bakanlarla ilgili Yüce Divan oylamasının yapılamayıp ertelenmesi

*             Cizre’de Müslümanlara yönelik terör girişimleri ve hükümetin acziyeti

*             Ve hiç değişmeyen, ağırlığı yok olmayan, her gündemle gündemde kalabilen; Çözül Süreci ve kadın Cinayetleri