Bingöl: 'Kalp krizi riskini azaltmak mümkün'

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gülsüm Bingöl, kalp krizi riskinde değiştirilebilen faktörler olduğunu eğer bu faktörler saptanıp önlenebilirse kalp krizi riskini azaltmanın mümkün olacağını söyledi.

Bingöl: 'Kalp krizi riskini azaltmak mümkün'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Kardiyoloji Uzmanı Dr. Gülsüm Bingöl kalp krizi belirtileri ve azaltmak için yapılması gerekenler hakkında bilgi verdi. Kalp krizi riskini azaltmanın mümkün olacağını belirten Bingöl, “Kalp damar tıkanıklığını artıran böylece kalp krizine yol açan değiştirilebilir faktörlerin üzerinde çok durmak önemli. Bunların başında yüksek tansiyon, şeker hastalığı, sigara içimi, yüksek kolesterol, hareketsiz yaşam, sağlıksız beslenme, aşırı kilolu olma gibi faktörler geliyor. Eğer bunlar saptanıp, önlenebilirse kalp krizi riskini azaltmak mümkün” dedi.

“Kalp uzun süre beslenemezse kalıcı hasar oluşur”
Kalp krizinin kalbi besleyen atar damarların yani koroner damarların tıkanıklığı sonucu ortaya çıkan ölümcül bir hastalık olduğunu aktaran Bingöl, “ Kalp krizine bağlı ölümler tüm dünyada ve ülkemizde birinci sırada yer almaktadır. Kalp krizine yol açan en sık mekanizma kalbi besleyen koroner damarların ateroskleroz yani halk arasında ‘damar sertleşmesi ‘olarak bilinen süreçle daralması ardından üzerine eklenen pıhtı ile tam olarak tıkanmasıdır. Bunun neticesinde tıkalı damarların beslediği kalp bölgesinde kan akımının kesilmesine bağlı süre ile orantılı kalıcı hasar meydana gelmektedir” diye konuştu.

“En korktuğumuz durum hastanın kalp krizi geçirdiğini fark etmemesi”
Kalp krizinin bazı kişilerde önceden bir belirti vermeden ani ölümlere, ölümcül ritim bozukluklarına yol açabildiğini dile getiren Bingöl, "Tıkalı damarın çok erken safhada açılması kalp dokusunda hasar azaltacağından ilerde hasta için çok ciddi sakatlık ve ölüm nedeni olabilecek kalp yetersizliği riskini azaltmaktadır. Kalp krizinde en sık görülen şikayet göğüs ağrısı olmakla beraber göbekten alt çene dahil herhangi bir bölgede ağrı ile ya da ağrı olmaksızın nefes darlığı, bulantı, kusma , baş dönmesi ,çarpıntı şikayetlerinin biri ya da birkaçı ile beraber hastalar başvurabilmektedir. Kalp krizlerinin aslında bizim en korktuğumuz kısmı öncesinde hiç belirti vermeyen, şikâyeti olmadan kalp krizi geçiren hastalar. Bunların birçok kısmı ani ölümle sonuçlanıyor. Ya da kalp krizi geçirdiği halde bunun farkında olmayan başka nedenlerle yapılan tenkitler sırasında fark edilen hastalar oluyor” açıklamalarında bulundu.

“Kalp krizi aslında ileri yaş hastalığıdır”
Menopoza kadar kadınlarda kalp krizinin daha az görüldüğünü ifade eden Dr. Bingöl şunları söyledi:
“İleri yaşta kalp krizi daha fazla görülmekle beraber genç yaşta da olabilmektedir. Özellikle ailesinde erken yaşta kalp krizi öyküsü olanlar , şeker hastalığı , sigara içilmesi gibi risk faktörleri olan genç hastalarda daha sık karşılaşmaktayız. Aile öyküsü kalp krizi için önemli bir risk faktörüdür. Ailesinde erken yaşta kalp krizi öyküsü olan hastalar risk altında olup daha fazla dikkat etmeleri gerekmektedir".