Fitoterapi için doktor olmak yeterli değil

Prof. Dr. Okan Yıllar, kanser tedavisinde her geçen gün daha da önem kazanan fitoterapi uygulaması için tıp doktoru olmanın yeterli olmadığını belirterek, Sağlık Bakanlığından ''fitoterapi uygulamaları'' alanında sertifika sahibi doktorlara danışılması gerektiğini söyledi.

Fitoterapi için doktor olmak yeterli değil
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Prof. Dr. Okan Yıllar, kanser tedavisinde her geçen gün daha da önem kazanan fitoterapi uygulaması için tıp doktoru olmanın yeterli olmadığını belirterek, Sağlık Bakanlığından ’’fitoterapi uygulamaları’’ alanında sertifika sahibi doktorlara danışılması gerektiğini söyledi.

Beykent Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğr. Gör. Prof. Dr. Okan Yıllar, fitoterapi uygulamalarına dair açıklamalarda bulundu. Kanserin nedeni neye bağlı olursa olsun vücudumuzdaki organların birinden kaynağını alan ve çevre dokulara da invaze olabilen anormal hücre üremesi olduğunu hatırlatan Yıllar, ’’Bu durumun oluşmasına neden olan birçok faktör söz konusudur. Ayrıca genetik faktörler başta olmak üzere, kötü beslenmeden, bazı tip virüslerden (papilloma virüs vs.) kimyasallara kadar giden birçok neden sıralanmıştır. Atipik hücreler dediğimiz bu huyu değişmiş (malign) hücreler, genellikle immun sistemin bir şekilde zayıfladığı zamanlarda damarlanır (vaskülarizasyon) ve tümör dediğimiz kötü huylu hücrelerden oluşan bir yumru meydana getirir ve saptanana kadar büyümeye ve uzak dokularda metastaz yapmaya başlar. Ayrıca kan kanseri, lenfomalar vs. gibi çeşitli tipleri vardır. Dünyada ölüm nedeni olarak birinci sırada olan kardiyovasküler hastalıklardan sonra ikinci neden olarak belirlenmiştir” dedi.

Henüz spesifik bir kanser tedavisinin olmadığının altını çizen Yıllar, gestasyonel koryokarsinoma ve Wilms tümörü gibi bazı kanser türlerinde ilaç tedavisinin başarılı sonuçlar verdiğini belirtti.

"Hedefe yönelik akıllı ilaçlar kullanılmalı"

Prof. Dr. Okan Yıllar, “Kanserli hücreler, kaynağını bizim hücrelerimizden aldığı için kemoterapi sırasında kullanılan klasik kanser ilaçları tüm vücudu etkilemekte ve kullanılan kombinasyonun özelliklerine göre hafiften ağıra kadar gidebilen yan etkiler oluşturabilmektedir. Bunların arasında immun sistemin (bağışıklık sistemi) baskılanması, hiç istenmeyen bir yan etkidir. Diğer bir deyişle tam çalışması gerektiği sırada vücudun silahları susturulmaktadır. Onkolog bunu yaparken tabii ki kar/zarar hesabını iyi yapacak şekilde yetiştirilmiştir” diyerek ilaç tedavisinde dikkat edilmesi gereken noktaların altını çizdi.

Günümüzde ilaçların yan etkilerini azaltacak şekilde yalnızca kanser hücresinin yaşaması için kritik olan proteinleri, genleri, reseptörleri hedef alan hedefe yönelik akıllı ilaçlar adı verilen yeni moleküller kullanılmaya başlandığını söyleyen Yıllar, “Hedef kanser hücresi olduğu için diğer hücrelerin etkilenmesi çok daha aza indirilmiştir. Bu ilaçların çeşitleri artmakta ve her geçen gün gelişimleri devam etmektedir” ifadelerini kullandı.

2018’de Nobel Tıp ve Fizyoloji Ödülü’nü James P. Allison ve Tasuku Honjo’nun immünolojik çalışmaları nedeniyle almalarının sevindirici bir gelişme olduğunu aktaran Prof. Dr. Yıllar, “Araştırmacılar kanser hücresinin T lenfositlerin çalışmasını engelleyen fren proteinlerini keşfettiler ve bunlara karşı oluşturulan spesifik antikorlarla bu fren proteinleri kaldırıp, T-lenfositin kanser hücresine saldırmasını sağladılar. Bu yöntemle farelerdeki kanseri başarı ile tedavi ettikten sonra insanlarda klinik çalışmalara başladılar. Bu sayede ‘kanserin immunolojik tedavisi’ olarak isimlendirilen çalışmaların önü çarpıcı biçimde açılmış oldu” dedi.

"Yan etkilerden kaçınanlar fitoterapiye sığınıyor"

Fitoterapinin ise anlamının bitkisel tedavi olduğunu ve terimin ilk olarak Fransız doktor Henri Lenclerc tarafından La Presce Medical isimli tıp dergisinde kullanıldığını belirten Yıllar, şöyle devam etti:

“Aslında bu tedavi şekli insanlıkla birlikte başlamış ve bitkilerin etkileri sosyal hafızaya yazılarak günümüze kadar gelmiştir. Şu sıralarda kullandığımız ilaçların 1/3’ü bitkisel kaynaklıdır, yani modern tıp da bilinenin aksine bilimsel şekilde fitoterapi yapmaktadır. Doğadan elde edilen maddelerin saflığı, miktarı, saklanma şekli, son kullanma tarihi, sterilitesi, dozu, doz aralıkları, etki mekanizması, metabolizması, eliminasyon yarı ömrü, kalite kontrolü gibi bütün özellikleri bilinmektedir. Yani, bir ilaçtır. Hastaya verilecek tedavi maddelerinin bu şekilde olması zorunludur. Modern bilimsel tıp ile fitoterapi arasında bu bakımdan dağlar kadar fark vardır.”

Bugün insanların tamamlayıcı ve alternatif tedaviyi tercih etmeleri için birçok sebebin ortaya çıktığından bahseden Yıllar, bunların başında modern ilaç tedavisi sırasında ortaya çıkan yan etkilerden kaçınmak, kolay ulaşılabilir olması, yüksek ilaç ücretleri ve bitkisel tedavilerin doğal ve zararsız olduğuna inanılmasının geldiğini dile getirdi. Prof. Dr. Yıllar, “Unutulmaması gereken en önemli nokta, doğal olan her ürünün güvenli olmadığıdır. Yapılan çalışmalarla bitkisel ürünlerden kaynaklanan çok tehlikeli ve öldürücü yan etkiler gözlemlenmiştir ve günümüzde bu konudaki çalışmalar devam etmektedir” dedi.

"Fitoterapi kronik hastalıkları azaltabiliyor"

Fitoterapinin başta kanser olmak üzere birçok kronik hastalığı azaltabildiği yönünde hatırı sayılır miktarda çalışma olduğunun altını çizen Yıllar, “Beslenme ile ilgili uzmanlar, hayvansal yağ ve et ürünlerinin azaltıldığı, bitkisel ürünlerin arttırıldığı beslenme şeklini önermektedir. Yapılan birçok çalışma, lif içeriği zengin meyve ve sebzelerin, zencefil, keten tohumu, sarımsak, zerdeçal gibi yüksek protein içeriği olan besinlerin kanser riskini azaltıcı etkisi olduğunu ortaya koymuştur” dedi.

Kanserle ilgili olarak bitkisel ürünlerin kullanılmasının amaca yönelik olarak iki çeşit olduğunun altını çizen Yıllar, “Bunlardan biri, kansere yakalanmamak için korunma amaçlıdır. Bu sırada, içeriğinde birçok fonksiyonel madde olan preparatlar, tavsiye veya reklamlardan öğrenilerek alınmaktadır. Diğer bir deyişle, sağlıklı kişiler, yaşamlarını sağlıklı bir şekilde sürdürebilmek amacıyla kullanmaktadırlar. Diğeri ise, kanser hastasının, sosyal, kültürel ve maddi durumu ile ilişkili olarak, çeşitli kaynaklardan temin edilmiş bitkisel ürünleri kullanmasıdır. İşte bu şekilde kullanım, büyük firmaların kural ve standartlara uyarak hazırladıkları hariç, birçok problemi ve soruları da beraberinde getirmektedir” dedi.

"Umut tacirlerine kanmayın"

Birçok geri kalmış ülkede bir kişiye kanser tanısı konulduğunda artık ümit yok muamelesi yapıldığından umut tacirleri ortaya çıktığını ve durumdan faydalanmak için hasta ve yakınlarına, kabile büyücüleri gibi, çeşitli bitkisel önerilerde bulunup paralarını aldığını söyleyen Yıllar, “O öneriler hiçbir işe yaramayabilir veya daha da kötüsü hastalığın gidişatını kötüleştirebilir. Hasta, bu yardımcı ürünleri mutlaka kullanmak istiyorsa doktoruna danışıp tavsiyesini almalı ve o şekilde kullanmalıdır. Aksi takdirde diğer ilaçlarla etkileşim, kötü ürün ya da fazla doz yüzünden organ hasarları vs. gibi komplikasyonlar da sahneye çıkabilir” uyarısında bulundu.

Yıllar, alternatif ve geleneksel ürünlerin bilerek ya da bilmeyerek kullanımlarının artmasının Sağlık Bakanlığını harekete geçirdiğini ve bu işin halka zarar vermeden yapılabilmesine olanak tanımak için “Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü Geleneksel, Tamamlayıcı ve Fonksiyonel Tıp Uygulamaları Dairesi Başkanlığı”nın kurulduğunu belirtti. Yıllar, ayrıca ilgili yasal düzenlemeler uyarınca fitoterapi yapacak kişilerin mutlaka tıp doktoru olması ve Sağlık Bakanlığının açtığı “sertifika programı”ndan sertifikasını almış olması gerektiğine dikkat çekti. Yıllar, şunları söyledi:

“Fitoterapi gibi yardımcı ve destekleyici yaklaşımlar, hastayı ilk olarak psikolojik açıdan rahatlatmaktadır. Ayrıca bazı seyrek vakalarda hastalığın seyrini iyi yönde değiştirdiği de bildirilmiştir. Bu tip tedavi yaklaşımını isteyen hastalara Sağlık Bakanlığından sertifikalı tıp doktorlarının ’fitoterapi uygulaması’ yapmaları gerekmektedir, sadece tıp doktoru olmak yeterli değildir. Diğer bir deyişle sıradan insanların, aktarların, düzenbazların, konu komşunun vs. kanser hastalarının durumunu bozacak girişimlerde bulunmalarının önünü kesmek için Sağlık Bakanlığı ilgili yaklaşımları oluşturmuş ve bu oluşumları geliştirmeye de devam etmektedir.”