'Kalp çarpıntısı da hipertansiyonun belirtisi olabilir'

DOÇ. DR. MURAT YALÇIN

'Kalp çarpıntısı da hipertansiyonun belirtisi olabilir'
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Doç. Dr. Murat Yalçın, kalp çarpıntısının da hipertansiyonun belirtisi olabileceğini vurgulayarak, “Türkiye’de yaklaşık olarak her üç kişiden biri hipertansiyon hastası. Kalp hastalığı, inme (felç) gibi ciddi ve kronik hastalıklara yol açan hipertansiyonun önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu unutmayalım. Kalp çarpıntısı da hipertansiyonun belirtisi olabilir” dedi.

Stres, heyecan, hızlı hareket etme, aşırı alkol, kafein ve sigara tüketimi, düzensiz beslenme gibi birçok sebebi olan kalp çarpıntısının aynı zamanda hipertansiyonun da belirtisi olabileceğini belirten Medicana Çamlıca Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı, Doç. Dr. Murat Yalçın, “ Kalp çarpıntısı normal atan ve ritmi düzgün bir kalbin gündelik yaşamdaki fizyolojik bir cevabı olabileceği gibi, vücuttaki bir sorunun da belirtisi olabilir, bunlardan biri de hipertansiyon olabilir” dedi.

Hipertansiyonun dünyada ve ülkemizde görülme oranının yüksek olduğunu belirten Doç. Dr. Murat Yalçın, “Ülkemizde yetişkin nüfusun yaklaşık yüzde 32’si hipertansiyon hastası. Kadınlarda görülme oranı yüzde 36, erkekler de görülme oranı ise yüzde 30. Hipertansiyonu olan hastaların ancak yüzde 55’i tansiyonunun yüksek olduğunu biliyor, yani her 100 hipertansiyonlu vatandaşımızın 45’i tansiyonunun yüksek olduğunun farkında dahi değil.” dedi.

Hipertansiyon Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Murat Yalçın, “Hipertansiyonu basit bir tanımla kanın damarlarda dolaşırken oluşturduğu basınçtaki yükselme olarak ifade edebiliriz. Kan, kalpten pompalanır ve damarlarda dolaşırken damarlara bir basınç uygular. Tansiyon olarak tanımlanan kan basıncı değeri kişiden kişiye değişiklik gösterir. Damarlarda meydana gelen bu yüksek basınç damarların iç yüzeyinde hasara yol açıp, tıkanmaya, genişlemeye hatta yırtılmaya neden olabilir. Ayrıca kan akışında meydana gelen bozulma da vücutta organ yetmezliği gibi ciddi sorunlar yaratabilir.” dedi.

Uzun süre belirti göstermeyen bir tabloya sahip olan hipertansiyonun kalp, böbrek, beyin gibi hayati organlarda da ciddi hastalıklara neden olabileceğini vurgulayan Doç. Dr. Murat Yalçın, hipertansiyonun mutlaka uzman hekimlerce takip edilmesi gerektiğini söyleyerek belirtilerini şöyle sıraladı:

Yüksek kan basıncına bağlı olarak;

Çarpıntı

Göğüs ağrısı,

Nefes darlığı,

Baş ağrısı, baş dönmesi,

Ani bayılma,

Görme bozukluğu,

Halsizlik,

Yorgunluk,

Burun Kanaması,

Kulak çınlaması,

yürüme ve merdiven çıkmada zorlanma sayılabilir. Bu semptomlardan bir veya bir kaçı aynı anda hissedildiğinde mutlaka uzman bir hekime başvurmanın hipertansiyonun erken dönemde kontrol altına alınması için çok önemli olduğunu vurgulayan Medicana Çamlıca Hastanesi Kardiyoloji Uzmanı, Doç. Dr. Murat Yalçın, “Hipertansiyonun görülme nedenleri arasında fazla tuz tüketimi, stres, düzensiz beslenme ve obezite, diyabet, hareketsiz yaşam, aile de tansiyon öyküsü, genetik bozukluklar, tiroit hastalıkları sayılabilir. Ayrıca doğum kontrol hapları, bazı ağrı kesici türleri de kan basıncını yükseltip, hipertansiyona neden olabilir. Bu sebeple nedeni belirlenemese de yüksek kan basıncı mutlaka kontrol altına alınmalı ve hipertansiyon nedenleri iyi araştırılmalıdır.” dedi.

Hipertansiyon tedavisi

Hipetansiyon tedavisinde diğer tüm hastalıklarda olduğu gibi erken teşhisin önemine değinen Doç. Dr. Murat Yalçın, “İnme (felç), kalp krizi, organ hasarları ve organ yetmezlikleri gibi hipertansiyonun oluşturduğu ciddi durumlardan korunmak için erken teşhis çok önemlidir. Hipertansiyon tedavisinin büyük bir bölümünü ilaç tedavisi oluşturur. Bununla birlikte düzenli ve dengeli beslenme, tuz tüketiminin azaltılması, düzenli egzersiz, kilo kontrolü gibi yaşam tarzı değişikliği de büyük önem taşımaktadır ve ilaca olan bağımlılığı azaltabilmektedir. Bunun yanında hipertansiyon tedavisinde başarı büyük oranda hastaya bağlıdır. İlaç uyumuna dikkat eden ve yaşam tarzı değişikliklerini uygulayan hastalarda başarılı sonuçlar alınmaktadır. Hekim kontrolü ve hastanın uyumu başarıda anahtar rol oynamaktadır” şeklinde konuştu.