Özel yuvada özel bir gün

Özel Yuvam İstanbul Bakım evi, 3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık günü dolayısıyla bugün bir dizi etkinlikler gerçekleştirdi.

Özel yuvada özel bir gün
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Özel Yuvam İstanbul Bakım evi, 3 Aralık Dünya Engelliler Farkındalık günü dolayısıyla bugün bir dizi etkinlikler gerçekleştirdi.

Rehabilitasyon merkezinde kalan Ruhsal ve Zihinsel engelliler tarafından yapılan resim sergisi, biblo ve çeşitli tasarımlar gele misafirlerin beğenisine sunuldu. Yapılan etkinliğe Silivri Sanayi Sitesi Başkanı Ercan Çalışkan ve SİBESO Başkan yardımcısı Ziya Kanık ta katıldı.

2012 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı olarak Yıldıray Bora ve Dr. Yücel Deniz tarafından kurulan merkez hakkında gelen misafirlere bilgiler verildi.

SHA’na merkez ve yapılan uygulamalar hakkında bilgiler veren Yıldıray Bora şunları söyledi; “Özel Yuvam İstanbul, rehabilitasyon ve bakım merkezi. Burada ruhsal ve zihinsel hastalara bakım hizmeti veriyoruz. Esasen hastane ve otel havasında bir iş yapıyoruz. Bakırköy Ruh ve Sinir’in devamı olarak kabul edilebilir. Öncelikle hastalara hastanede teşhisleri konuluyor. Belli bir tedavi süreci var. Sonucunda eğer ki, ‘ağır engelli ve süreklidir’ ibaresi yazan bir heyet raporuyla o hasta oradan taburcu oluyorsa artık bir bakıma ihtiyacı var demektir. Bu bakım hizmeti aileler ya da bizim gibi kurumlar kanalıyla olabilir. Devletin birinci tercihi her zaman aileler olur fakat maalesef ki bu tür hastaların bakımı ailede sıkıntı yaratabiliyor. Devletin politikası mümkünse ailenin bakması eğer değilse devlet kurumları kanadı altında bakılması ama aile sürekli işin içerisinde olması tarzında. Gelsinler, ziyaret etsinler, çarşıya çıkarsınlar, beraber vakit geçirsinler, tatile götürsünler… Aileyle koordineli yapılması herkes için daha iyi. En önemlisi de hastalarımız ailelerini gördüğü ve beraber vakit geçirdiği zaman mutlu oluyor.”dedi.


“İLAÇLARINI DÜZENLİ ALMAZLARSA ÇOK DAHA GERİYE GİDER, HASTALIK ARTAR”

Merkezlerinde kalan hastaların kullanmış olduğu ilaçların titizlikle takip edildiğini de belirten Bora sözlerini şöyle sürdürdü “Kullanılan ilaçların düzenli takip edilmesi gerekiyor. İlaçlarını düzenli almazlarsa çok daha geriye gider, hastalık artar. Bizim buradaki en önemli görevimiz tedaviden ziyade hastalığın stabil kalmasını sağlamak amacıyla tedavilerinin takip ve düzenini sağlamak. Burada sağlık odamız, doktorlarımız, hemşirelerimiz, psikologlarımız, sosyal hizmet uzmanı arkadaşlarımız var. Hastalarımızın ilaçlarını kullanıp kullanmadığını, yeni ilaçlara başlanıp başlanmayacağını sağlık dosyalarıyla beraber takip ederler. Dönem dönem de hastaneye götürüp tekrar heyetten geçirerek hastaların durumu izlenir. Bir tedavi kurumu değiliz. Ama yaptığımız en önemli şey hastalığın ilerlemesinin önüne geçmek. Hastanın buraya gelecek durumda olmasının kararını dediğim gibi devlet veriyor. Sağlık raporunda ‘ağır engelli ve süreklidir’ ibaresi olması lazım. Buraya gelecek hastaya da çıkacak hastaya da devlet karar veriyor. Bu insanların bakıma ihtiyaçları ortaya çıkıyor. Bazen 20 yaşında da olabiliyor, bazı hastalıklarda var ki yaşlılığa bağlı dediğimiz demans, alzeımer, parkınson tarzı zihinsel hasta grupları… İlerlediği zaman yön duygularını ve kimlik bilgilerini kaybediyorlar. Bir şekilde kontrol altında tutulmaları gerekiyor. 7 gün 24 saat bu hizmeti onlara veriyoruz. Günlük yaşamlarında 5 öğün yemek servisimiz var. Her saat başı çay/kahve servisimiz var. Kişisel bakımlarından tutun yaşamsal faaliyetlerine kadar tüm alanlarda bir insanın ihtiyaç duyduğu her türlü ihtiyacını karşılıyoruz”

 

İSTANBUL’UN EN BÜYÜK TESİSİ

228 kişilik kapasiteyle bu kurum İstanbul’un en büyük ve hatta bu alanda faaliyet gösterenler içerisinde en modern tesisi diyebilirim diyerek sözlerine devam eden Bora “ Sinema salonlarımız, resim ve heykel atölyelerimiz, kapalı spor salonumuz, yemekhanemiz, lobilerimiz merkezimizde mevcuttur. İnsanın başına gelmeden bunlara pek vakıf olamıyor. Eğer ebeveynler çalışmak zorundaysa evde böyle bir hastayı bırakamazsınız. Kendine zarar verebilir, evi yakabilir. Bir takım koşullar mecbur kılıyor. Hayatın 60 yılını normal götürebiliyorsun bir anlık ince sigorta teli gibi bir şey attığı zaman böyle bir duruma gelinebiliyor. Özüne baktığımızda hepimiz potansiyel adayız. Toplumun her kesiminden her türlü insan böyle bir şeyle karşı karşıya kalabilir.”dedi.