Hasbi Demirtaş

Hak ve Adalet

Hasbi Demirtaş

Hak kelimesi anlam itibarıyla adaletin, hukukun gerektirdiği ve birine ayırdığı şey, kazanım, kazanç, doğruluk, uygunluk, hakikat gibi insanlara tanınan normatif temel kurallardır. Hak doğru iş ve doğru sözdür. Bunun ardında bulunması gereken iyi niyet, samimiyet ve güzel ahlaktır. “Haksızlık yapıp tüm insanlarla birlikte olmaktansa, adaletli davranıp tek başına kalmak daha iyidir.” Gandhi

Hak uygarlığın temelidir. Toplumun ve kültürün köküdür. Devleti, toplumu, hukuku ve ahlakı besleyen ve şekillendiren esastır. Hak, gelişmişliğin ve çağdaşlığın bir ölçütüdür. Tüm insanların barış ve özgürlük içinde birbirine güvenerek yaşaması ancak hakların kazanımıyla hayat bulur.

İnsan hakları, çağdaş ve uygar toplumun temelini oluşturur. İnsana yaraşır bir şekilde yaşamak ve toplumsal barış, huzur ve esenliğin temin edilmesi, insan haklarına saygılı olmakla, hak ve hürriyetlerin karşılıklı saygı ve hoşgörü ile kullanılmasıyla mümkün olacaktır. İnsanların uzlaşı içinde, birbirine güvenerek yaşaması hakların adil olarak teslim edilmesine bağlıdır.

İnsan hakları evrensel bir değer olup, uygar ülkelerin ortak paydasıdır. Hakkın hak sahibine teslimi açısından vazgeçilmez bir unsurdur.

Adalet, hakkı teslim etmek ve kim olursa olsun eşit muamelede bulunmak, haklı ile haksızı ayırt etmek, hakkın korunması ve gözetilmesi anlamına gelir.

Adalet, hak ve hukuku yerine getirme olarak tanımlanabilir. Adaleti sağlamadaki temel amaç herkese hakkı olanı vermektir.

Adalet, her şeyi layık olduğu yere koymak, doğru ve dürüst hüküm vermek, haksızlıktan sakınmaktır. Adaletin zıddı baskı, zulüm, adam kayırmak, çıkar ve menfaati doğrultusunda hakkı savunmamak, dünyevi çıkarlarını ön planda tutup zaaflarına yenik düşmektir.

Adalet, fazilet ve güzelliklerin kaynağıdır. Adalet gözetilirken duygusal bağlardan uzak kalmalı, merhamet duygusu adaletsizliği getirmemelidir. Adalet öncelikli olarak “doğru” olmayı gerektirir. Gerektiğinde risk almayı hatta doğruluk adına kötü olmayı göze almaktır. Adaletli olmak gerektiğinde sevdiklerinin aleyhine, sevmediklerinin de lehine karar verebilmektir. Allah, inanan herkese adaletli olmayı emretmiştir. Tüm ibadetlerin özü adalete dayanır.

Hukuk ve adalet kavramları birbirini tamamlayan iki unsurdur. Hukuk adalet ile tanımlanır. Hukukun geçerliliğini kuran şey adalettir. Bu nedenle bir kanunun kanun olabilmesi için adil olması zorundadır. Bir hukuk normunun geçerli olup olmadığını tespit açısından hukuk ile adalet arasında kesin ilişki vardır. Hukuk ile adalet arasındaki ilişkiyi yadsımak eşyanın tabiatını inkar demektir.

Hukuk adalet ile tanımlanır, adalet ile hayat bulur. Adaletsiz bir hukuk düşünülemez. Hukukun geçerliliğinin teminatı ve mihenk noktası adalettir. Bu nedenle bir kanun kanun alabilmesi için adil olmak zorundadır. Bir hukuk normunun geçerli olup olmadığının tespiti açısından hukuk ile adalet arasında olmazsa olmaz bir bağ vardır.

Adalet genel olarak toplumsal bir değer olarak telakki edilse de bireyin kendi hayatını yönlendirmesinde temel bir değer teşkil eder. Kendi hayatında adil olamayanlar, toplumsal adaletten söz edemezler.

Adalet öncelikle dürüst olmayı, ilkeli olmayı, iyi niyet üzerine olmayı, ahlaklı olmayı, adil olmayı gerektirir. Dünyevi menfaat ve çıkarları uğruna iyiyi kötü, kötüyü iyi olarak görmek, buna benzer durumlarında hayatımıza yön veren unsurlara dönüşmesi adil olma duygusunu örseler, hatta yok eder. Adalet ancak evrensel ahlak ilkelerine sahip olmak ve bu değerleri yaşatmakla mümkündür. “Adaletin olmadığı yerde ahlak da yoktur.” Montaigne  

Bölüştükçe ve biz oldukça mutlu oluruz. Bunun için sahip olduğumuz iyilik adına olan güçlerimizi kullanabilmeli, ortak bir inançta ve idealde buluşabilmeli; özveriyle, fedakarlıkla, feragatle, birikim ve bilgimizle, gücümüz yettiğince yapabildiklerimizle “BİZ” olabilme adına ilk adımı atan taraf neden olmayalım.

Hak, hukuk ve adalete olan inanç insanları bir arada tutan temel ilkelerdendir. Bu değerler doğrultusundan davranılan toplumlarda insanlar birbirleriyle daha yakındır. Zira kişilerin kendilerine haksızlık yapılmayacağı duygusu hakimdir. Bu düşüncenin egemen olduğu yerde dostluklar ve paylaşımlar daha güçlü, sevgiler daha candan ve içten yaşanır.

Herhangi birinin yapabileceği bir işi, hiç kimsenin yapamadığında yapan taraf olabilmek manevi kazanımın ilk adımıdır.

Aydınlığı cebinde değil de yüreğinde taşıyanlar karanlıkta yollarını bulur.

Sabredenler selamete erenlerdir. Hayatın doğal akışı içinde hak, hukuk ve adaletin egemen olduğu, her şeyin çok güzel olacağı günler hemen elimizin altında.

Yazarın Diğer Yazıları