Şenay KOBAK

Ehliyet kursu var da Evlilik kursu niye yok?

Şenay KOBAK

Merhaba sevgili dostlar. Nasılsınız? 

Gözlemleyip rahatsız olduğum konuları izninizle sizinle de paylaşmak istedim.Tozlu ellerle mahallede hiç salçalı ekmek yememiş gibi kötü birçoğumuz...Önce kahvmizi alalım  ve  şimdiden zamanınıza teşekkürler…

Farkındasınızdır;Çok kötülük var. Çok şiddet var. Çok ahlaksızlık var. Çok fazla kurt postuna bürünmüş çakallar var. Ne örf kalmış ne adet, ne yargı değerler ne atalara kulak verenler kalmış. İstisnalar azınlıkta kalmış…

Mahallede kirli ellerle salça sürülmüş ekmekleri yememiş, salçalanmış ağızları hiç üstünüze silmemiş gibi davranıyorsunuz…

Çocuk seslerin çınladığı mahallede, tek korkunun annemizin ezan okunmadan, eve erken çağırmasını hiç yaşamamış gibi davranıyorsunuz…

Bitiremediğin ekmeği hemen yanında ki kedi köpekle paylaşıldığı ve annen sorduğunda gülümseyerek  “evet bitirdim, âmâ kediyle” dememiş gibi davranıyorsunuz…

Hayriye teyzenin size emanet ettiği oğlu, Hüsniye ablanın Hayriye teyzenin oğluna emanet ettiği kızı ile birlikte oynamamış gibi davranıyorsunuz…

Hep birlikte olup hiç kimsenin zarar görmediği, yerlerde oynayarak o üstü başı toz pas içinde olan çocukların kahkahaların sardığı mahallelerde yaşamamış gibi davranıyorsunuz…

Kışın bile üşünülmeyen sıcak, sıcacık olan mahallelerde yaşamamış gibi. Kadınlar bez bebekle oynamamış, erkekler ağaçtan olan tabancalarıyla oynamamış gibi davranıyorsunuz…

HİÇ BUNLARI YAŞAMAMIŞ KADAR KÖTÜSÜNÜZ!

Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed'in 'ahir zaman' dediği günleri yaşıyoruz. Artık günümüzde maddiyat o kadar çok ön plana çıktı ki gerçek sevginin karşılığı mal, mülk, para, pul, mevki makam haline geldi. Hepimiz aynı dünyada yaşıyor ve aynı havayı paylaşıyoruz. Birbirinizi sevmedikçe de (kamil manada) iman etmiş olmazsınız der (Müslim-Ebu Davud)

Hiç küçük prensi okumamış gibisiniz…

Hiç Sunay Akın’nın “Nasılsın’a” verdiği cevabı bilmiyor musunuz gibisiniz…

Hiç Ulu Önder Atatürk’ün “Cihanda sulh dünyada sulh”sözünü okumamış gibisiniz…

Biz ne ara bu kadar kötü olduk? Bizi kim ve kimler bu hale getirdi ki birbirimize düşman olduk?

 Biz çocuk aklımızla bir dilim ekmeği paylaşan insanlardık ne ara bir tebessümü hoşgörüyü esirger olduk yetişkin aklımızla. Hâlbuki daha aklı başında olmamız gerekmiyor muydu? Hâlbuki  güçlü kuvvetliyiz  artık büyüğüz diye daha çok yardım etmemiz gerekmiyor muydu.

 Hatırlayın! Hani yere düşen arkadaşımızı yerden kaldırmak için gücümüz yetmezdi de başka arkadaşımızı çağırırdık ya? Ne çabuk unuttuk bunları? İçimizde ki çocuğu ne ara küstürdük?

Bakıyorum sokaklara, yürüyen cesetler var, her yerde, omuzun çarpınca ağızdan çıkan o samimiyetsiz soğuk “Pardon”dan başka duyulmadığı insan yığını…

Benliğini hissedemediği, mahalle kültüründe olan sevgiyi güveni bilmediği, teknolojinin verdiği soğukluk, iletişimsizliğin verdiği yalnızlık, korkunun verdiği güvensizlik içinde yaşayan, ruhsuz insanlar topluluğu…!

Üst başın kirli pis lakin “Ruh ve Kalp ”temizliğini, bugün temiz lüks, entel zamanlarda arar olduk…

Kendi kendimize tükenmedik, ziyan ettiler bizi. Bizde buna izin verdik, veriyoruz…

Robot istilalı uzak gelecek senaryolarının ne bilimde ne kurguda önemi kalmadı artık kanımca. Robot oluşumunun ilerleyen evresinde, yürüyen androidlere evrildi zaten insanlar. Artık düşünmeyi giderek daha fazla kaybeden, sürüleşen, güdümlü, mekanik, fabrikasyon, tek tip modeller zaten insanlar…

Eğitim desen zaten can çekişiyor…


Ötekileştirmekten, çirkin sözler sarf ederek benzetmekten zevk alır olmuş insanlar… Kocadan kocaya kaçan kadınlar, genç anneler…

Yaşam konforunu yükseltmesi için çocuklarını heba edebilecek kadar egoist annelerle dolu programlar… (?) Hatasını hatayla örttüğünü anlayamayacak kadar bencil…

Boşanmak isteyenler ise sokaklarda kan revan içinde herkesin gözü önünde kesilmekte, katledilmekte olan yine kadınlar, anneler…

Öfkeden veya nefretten yüksek promilli bir kafayla sızarak geçiş yaptığımız zamanlarda yaşamak işkenceye dönüştü…

İsmini vermeyeceğim olan okulda bu hafta içinde din dersinde yine ismini vermeyeceğim bir din öğretmeni çocuklara: “15 yaşında bir kız kendinden 10 yaş büyük erkekle evlenebilir” açıklaması. Öğretmen olmanız haklı olduğunuz anlama gelmiyor ne yazık ki.

Siz çocuklara normal olanları öğretin! EĞİTİM ÖĞRETİMDEN BAHSEDİN! ÜREMEDEN DEĞİLLL! Sizde okula son model arabayla değil deveyle gidin o zaman! Üremek yerine bilgilenmek ve bilgilendirmek gerek önce! Siz görevinizi yapın! Sadece görevinizi! Dersinizi de bizzat takip etmeye devam edeceğimin altını çiziyorum!

Çünkü Denileni yapan, söylenene inanan kolay güdülür doğru mu?

Sorgulamadan saldırmak!(?) İnanç sistemi inanmaya değil, inandırabildiğin kadar inandırıp parsayı toplamaya endeksli olduğunu göremeyecek kadar neden kör gözler?

Yakıştıramıyorum. Kabullenemiyorum. Kulaklarımı tıkayamıyorum. Duyarsız olamıyorum…

Küçük Prensin sözleri aydınlatsın gecenizi...

Büyükler hiçbir şeyi kendi kendilerine anlayamazlar. Onlara durmadan her şeyi anlatmak da çocuklar için yorucudur.
Her sabah kendinize çeki düzen verdikten sonra, gezegeni de köşe bucak temizlemelisiniz.

Sevgiyle kalın...

Chenay Kobak

Yazarın Diğer Yazıları