Şenay KOBAK

Hepinize yetecek kadar kurdele var...!

Şenay KOBAK

Anadolu'muzun bir köşesin de yaşayan bir öğretmen, lise son sınıftaki öğrencilerini,

"diğer insanlardan farklı özelliklerini"

vurgulayarak onurlandırmaya karar vermişti.

her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı.

İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel olduklarını belirtti.

Sonra her birine üzerinde altın harflerle

"Siz çok önemlisiniz"

yazılı birer mavi kurdele verdi.

Daha sonra kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına bir proje yaptırmaya karar verdi.

Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip, onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini istedi.

Öğrenciler, daha sonra sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi.

Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti.

Ardından, iki tane daha kurdele verdi ve:

"Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz.

Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin.

Böylece onlar da bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler.

Daha sonra, lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin" diye rica etti.

O gün üst yönetici, suratsız biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi.

Patronun odasına girdi ve onun "iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü" onu takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu. Şaşkına dönen patron;

"Tabii ki" şeklinde cevap verdi.

Yönetici de mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne, ceketine iliştirdi.

Ekstra kurdeleyi verirken de;

"Bana bir iyilik yapar mısınız?...

Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz?...

Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi.

Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş.

Böylece "bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş..." dedi...

O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu.

"Bugün inanılmaz bir şey oldu" dedi.

"Ofisteydim. Üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip,

"İş dünyasında bu kadar başarılı olduğum için göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi...

Bir hayal etmeğe çalış...

Benim bir dahi olduğumu düşünüyor..

"Siz çok önemlisiniz" yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne taktı.

Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi.

Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin...

Ben "seni" onurlandırmak istiyorum.

Günlerim aşırı yorucu geçiyor.

Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum.

Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum...
Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup, sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim.
Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın.

Sen mükemmel bir çocuksun. Seni seviyorum" diye devam etti...

Şaşkına dönen çocuk şimdi ağlamaya başlamıştı...

Bütün vücudu titriyordu...

Başını kaldırdı, gözleri yaş içinde olarak babasına baktı ve:

"Yarın intihar edecektim" baba, dedi...

"Baba, ben senin...çünkü ben senin... beni hiç sevmediğini... beni hiç önemsemediğini

düşünüyordum...

Ama artık her şey çok farklı. Sen baba, şu an... Oğlunun hayatını kurtardın!...

" Sizin de sevginizi duymak, hissetmek isteyen insanların var olduğunu sakın unutmayın...

Hepinize yetecek kadar kurdele var.

               

Yazarın Diğer Yazıları