Arpa Ve Saman

Mollaların hazırlanması bitince birlikte akşam namazı kıldılar. Namazdan sonra ev sahibi akşam yemeği getirdi ve mollaları sofraya buyur etti.

Arpa Ve Saman
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Eski Ramazanlardan birinde iki molla âdet olduğu üzere Anadolu köylerine ramazan hocalığı yapmaya çıktılar. Rahat birer köy bulmak için yollarına devam ederken bir akşam vakti yolları üzerindeki bir köyde misafir oldular. Ev sahibi köylü irfan sahibi, umur görmüş biriydi. Mollalar akşam namazı yaklaştığı için hazırlanmak istediler. Biri abdest almak için dışarı çıktı. Ev sahibi köylü içerde kalana sordu:

   - Arkadaşının tahsili, terbiyesi yeterli midir, Kur'an'ı iyi okur mu, tefsir ve hadis öğrenmiş midir?

   Odada kalan cevap verdi:

   - Yok canım, ne tahsil ve terbiyesi, ne ilmi?

   Eşeğin biridir, bir şeyden anlamaz Biraz şarlatandır, ona güveniyor.

   Bu arada dışarı çıkan içeri girdi ve içerdeki dışarı çıktı. Köylü içeri girene de arkadaşı için aynı soruyu sordu. O da arkadaşı için şöyle dedi:

   - Sığırın biridir. İlim ve edepten hiç nasip almamıştır. İstanbul'da boşuna kaldırım çiğnemiştir.

   Mollaların hazırlanması bitince birlikte akşam namazı kıldılar. Namazdan sonra ev sahibi akşam yemeği getirdi ve mollaları sofraya buyur etti. Sofrada ağzı kapalı üç tabak yemek vardı. Ev sahibi bunlardan ikisini birer tane mollaların önüne, diğerini de kendi önüne koydu ve "Haydi buyurun" deyince herkes önündeki tabağı açtı.

   Mollalardan birinin tabağında arpa diğerinin tabağında saman vardı. Ev sahibi köylünün tabağında ise nefis bir tas kebabı bulunuyordu. Mollalar şaşırdılar, kızarıp bozardılar. Ev sahibi onların bir-şey söylemesine fırsat bırakmadan durumu aydınlatmaya başladı. Önce önünde arpa olana dönüp şöyle dedi:

   - Arkadaşın senin için "eşeğin biridir" dedi. Bunun için sana arpa koydurdum. Çünkü bir kimseyi en iyi arkadaşı tanır. Kişiyi arkadaşından sorarlar.

   Sonra önünde saman olana döndü ve,

   - Senin için de arkadaşın "sığırdır" dedi. En iyi sığır yiyeceği saman olduğu için senin tabağına da saman koydurdum. Buyurun, afiyet olsun, dedi...

Evet dostlar,günümüzde en çook sevilen ve uygulanan olay.Bir yerde oturup sohbet sonrası birinin dışarıyı çıkması,daha kapı tam kapanmadan başlanır arkasından konuşmalar...Ne yazıkki böyle.Böyle bir durumlarda beni en fazla şaşırtan şey her zaman şu olmuştur;

Nasıl olur da Yüce Yaradan'dan korkmayıp kuldan korkarlar.Kuldan korkmasa yüzüne söyleyebilir, oysa her şeyi bilen gören ve yarın huzuruna çıkıp, asıl sahibine bunun hesabını nasıl verecek?Ondan korkmaz.Bunu bir türlü anlayamam.Aslında çok kolay ve basit.Yüzüne söylemeyeceğin bir lafı arkasından konuşmamak ve Yaradan'a cevabını veremeyeceğin bir şeyi yapmamak.Her çıkarı amacı  itinayla hesaplanan günümüzde, bunu hesaplayamamak daha mı zor ki? Hiç sanmam!

Hesabınız adaletli olsun...Hak yolunda kul hakkıyla yürüyerek boşuna hammalık yapmaktan kaçınalım.Hem taşıması hem hesabı bu ağır yükten sakınalım...!

Sevgiyle kalın...

Chenay Kobak