Bir tas yoğurt...

Cami duvarları her gün yükseledursun, karşıdan bu cami mahzun mahzun seyreden bir nine vardı.

Bir tas yoğurt...
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Osmanlı Devleti döneminde her paşa ve padişah için, memleketinde herkesin istifadesine açık bir hayır kurumu yapıp ahirete öyle gitme, en büyük ideal idi. Bu sebeple, fethedilen yerlerde her biri bir cami, bir külliye veya bir hastane yapıp gitti. Ecdadımız, kendi devirlerinin kültürünün gerektirdiği müesseseleri kurdular. İnsan nerde neyi tahsil ederse etsin ama Rabbiyle her zaman irtibatlı olsun diye camisiz yer bırakmamışlardır...

İşte bu düşünce Kanuni’ye de Süleymaniye Camiini yaptırdı. Ancak o, yaptıracağı eserin yalnız kendi defterine kaydolmasını arzu ediyor ve Rabbi ’ne böyle bir armağan takdim etmek istiyordu. Onun için, ustalara sıkı sıkıya tenbihatta bulunuyor ve "Kimseden yardım kabul etmeyin" diyordu.

Cami duvarları her gün yükseledursun, karşıdan bu camii mahzun mahzun seyreden bir nine vardı. İnekleriyle baş başa, onların sütüyle geçinen bu yaşlı kadın, inkisar içinde kendi kendine, "Ey Allah’ım, Kanuni’ye servet verdin, malk-mülk verdin, Senin uğrunda bir cami yaptırıyor. Bu fakir kuluna bir şey vermedin; ne yapayım da, ben de Senin rızanı kazanayım. Benim elimden böyle işler gelmez. Elimden gelen, ustalara bir tas yoğurt ikram etmektir." der ve ustalara müracaat eder.

Onlar, padişahın izni olmadığını söylerlerse de, kadının ısrarına dayanamayıp, yoğurdu alıp yerler. Büyük hükümdar, o gece rüyada, yaptığı işin mizanda tartıldığını görür. Terazinin bir kefesine Süleymaniye Camii, diğerine ise bir tas yoğurt konulmuş ve yoğurt, camiden ağır basmıştır. Sabah olur; Kanunî, ayakları titreye titreye ustaların yanına gelir: "Ne yaptınız, kimden ne aldınız?" diye sorar. "Yaşlı bir nine geldi; çok ısrar etti; yalvarıp yakarmalarına dayanamadık ve bir tas yoğurt aldık." derler. İşte, Süleymaniye’ye ağır basan yaşlı kadının o bir tas yoğurdudur. Kanunî, gördüğü rüyayı oradakilere nakleder...

Evet,dostlar mevki makam, marka ünvana kapılıp kulların taktirini kazanırken Ahireti de unutmamak lazım."Benim elimden hiç bir şey gelmez,param yok pulum yok ne yapabilirim" diyenlerimiz varsa ;Bu düşünce her aklımıza geldiğinde bu "Bir tas yoğurdun etkisini" düşünelim ...Yaradan ne giyidiğimize ne içtiğimize,ne yediğimize bakmayacaktır zira;

Ne ile gelirsen gel fakat kul hakkı ile gelme" der.Kul hakkı ihlali tabi ki önemli ve ihmal edilmeyecek bir meseledir,lakin bu meseleden daha büyük ve affı kesinlikle olmayan, Kuran'ı Kerim'in hemen hemen her sayfasında ciddi bir şekilde bu konuya değinilen Allah'a ortak koşmak, ne yazık ki müslüman camiası olarak çok hafife alıyoruz...

Sevgi ve dua ile kalın...

Chenay Kobak