Haftanın Filmleri

Bu hafta gösterimdeki filmlere biraz değinelim.

Haftanın Filmleri
TAKİP ET Google News ile Takip Et

 

1)      Prometheus: Tekrar bilim-kurgu türüne dönüş yapan kült yönetmen Ridley Scott'ın önderliğinde Alien'ın köklerine yapılan bu yolculuk, hayatın başlangıcına dair araştırma yürüten bir ekibin evrenin en karanlık noktasında yaşadıkları maceralara odaklanıyor. Ekibin insanoğlunun geleceğini korumak adına girdiği bu savaş, her şeyin sonu olabilir.. Çekimleri gizlilik içinde yürütülen filmin orijinal hikâyesi Jon Spaihts tarafından yazıldı ve daha sonra Lost'un yaratıcısı Damon Lindelof'un elinden geçti.

 

2)      Madagaskar 3: Avrupa'nın En Çok Arananları: Aslan Alex, Zebra Marty, Zürafa Melma ve su aygırı Gloria gene ortalığı birbirine katacaklar. Polise yakalanmadan evleri New York'a geri dönebilmek için çareyi gezici bir sirkin gösteri ekibine katılmakta bulurlar. Alex'in amacı mümkün mertebe fark edilmeden eve dönmekken, bu ekiple işi oldukça zordur. Avrupa turnesi şüphesiz ki oldukça renkli geçecektir!  İlk iki filmle çocuk seyirci kitlesini kalbinden vuran ama ebevyenleri de sinemaya çekmeyi başaran serinin üçüncü filmi Madagaskar 3 iki yıl sonra yeni maceralarla sinemalara geri dönüyor.

 

 

3)      Pamuk Prenses ve Avcı: Kötü kalpli kraliçe (Charlize Theron) sonsuz güç için yeryüzünde kendisinden daha güzel olan tek kişiyi, Pamuk Prensesi (Kristen Stewart) ortadan kaldırmak için yetenekli avcıyı (Chris Hemsworth) zorla görevlendirir. Fakat Pamuk Prensesin insanlığı karanlıktan kurtaracak güce ve seçilmişliğe haiz olduğunun farkında değildir. Kendisini öldürmeyen Avcı'dan savaş sanatı eğitimi alan prenses şimdi halkını karanlıktan kurtarmak için mücadele eder. Alice Harikalar Diyarında filminin yapımcısı Joe Roth'un da yapımcıları arasında yer aldığı film Pamuk Prenses masalını fantastik bir boyuta taşıyor. Ödüllü reklam filmi yönetmeni Rupert Sanders'ın ilk sinema filmi olan yapımın senaryosunda ise Hossein Amini ve Evan Daugherty'nin imzası var.

 

4)      Babam İçin: Will Brennan, yakın zamanda annesini kaybetmiş, babası ise bir süre önce ortadan kaybolmuş 11 yaşında kimsesiz kalmış bir çocuktur. Hayattaki en büyük tutkularından bir ise İngiliz futbol takımı Liverpool'dur. Will’in futbol karşı ilgisi ve bilgisi ise çevresindeki herkesten daha fazladır. Bir gün kayıp babası Gareth bir anda ortaya çıkar; hem de oğlunun gönlünü almak için İstanbul'da oynanacak Liverpool –A.C. Milan, Şampiyonlar Ligi Final maçına cebine iki biletle gelmiştir. Will babasına hemen güvenemese de, Gareth onu bir daha terk etmeyeceğinin ve yeni bir hayata başlayacaklarının sözünü verir. Fakat Türkiye yolculuğuna hazırlandıkları sırada Will'in babası aniden ölür, Will kendisini yatılı okulda tamamen terk edilmiş bulur. Ama vazgeçmeye niyetli değildir. Hem babasının anısını yaşatmak için hem de gönülden bağlı olduğu futbol takımına destek vermek için bu yolculuğa çıkmaya kararlıdır. Yola koyulduğunda ise ülkesinde yaşanan savaş yılları sonrasında futbolu bırakan ve travmatik bir geçmişi olan Boşnak Alek ile tanışır. Alek başta gönülsüz olsa da, kendisini Will'in heyecanına ve azmine kapılmış olarak İstanbul yollarında bulur...

 

5)      Mahşer Günü: New York nükleer bir saldırıyla yerle bir olmak üzeredir. Hengameden bir şekilde kaçmayı başaran 9 kişi, yaşadıkları gökdelen apartmanın bodrum katına sığınırlar. Fakat bu sığınakta yiyecek ve içecek sınırlı, hayatta kalma şansı kısa bir süreyle sınırlıdır. Zaman geçtikçe ve yardım umutları tükendikçe her biri medeni insan kimliğini bir yana bırakacaktır. Erkekler daha da sertleşip, vahşileştikçe, kadınların da psikoloji alt-üst olacak, hiç kimsede ne kendisini ne başkasını idare edecek hal kalmayacaktır..Yönetmenliğini "Sınır(da)" filmiyle tanıdığımız Fransız sinemacı Xavier Gens'in üstlendiği filmin senaryosu ise kısa filmci Karl Mueller ve Eron Sheean'a emanet