Şahin:Dünün sağ-sol kavgası yerini Doğu-Batı kavgalarına bıraktı

Cumhuriyet Halk Partisi Silivri İlçe Başkanı Hüseyin Şahin evinin kapılarını Haberdar Gazetesi Silivri Temsilcisi Fatma Sarıbıyık'a açtı.Bölgenin usta kalemi Sarıbıyık'ın sorularını dobra dobra cevaplayan Şahin 'Dünün sağ-sol kavgası yerini Doğu-Batı kavgalarına bıraktı'dedi.

Şahin:Dünün sağ-sol kavgası yerini Doğu-Batı kavgalarına bıraktı
TAKİP ET Google News ile Takip Et

İşte Haberdar Gazetesi Silivri Temsilcisi Fatma Sarıbıyık'ın CHP İlçe Başkanı Hüseyin Şahin ile yapmış olduğu röportaj; 

Maraş'tan Trakya'ya uzanan yaşam öyküsü 

Sarıbıyık'ın sorusu üzerine Maraş'ta başlayan ve Silivri'ye uzanan yaşam hikayesini özetleyen Hüseyin Şahin kendini ve bu süreci şu sözlerle anlattı.  

"1953 yılında Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi Hasankendi köyünde doğdum. İlkokulu Aşık Mahsuni köyü vardı Berçenek orada bitirdim. Ortaokul Elbistan ortaokulunda. Ardından Meslek Lisesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi. Üniversiteyi okurken aynı zamanda İstanbul Belediyesinde memurdum. Kadastro Teknisyeniydim. O dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi değildi. Mecburi hizmetten dolayı meslek lisesini bitirdiğimde memur olarak görev yaptım işte. Trakya'da geçti bu dönem. O dönem içerisinde yine eşimle evlendim." 

"Görücü usulü evlendim"  

"Bir yakınım bana ne yaparsan yap bir Trakyalı ile evlen diye nasihat etti. Kendisi de Trakyada esnaflık yapıyordu. Trakya halkını çok seviyormuş. Trakya insanının dürüst modern medeni olduklarından çok bahsetti. Akrabamın tavsiyesi üzerine eşimle görücü usulü tanıştık evlendik. Babamı tanımıyorum. Ben 6 aylıkken vefat etmiş. 3 kardeşiz. 2 erkek 1 kız. Abim vefat etti. Kızkardeşim ve ben İstanbul'dayız." 

"Farkında olmadan solcu oldum" 

"Bizim bir alevi kökenimiz var. Yıllar önce kendi oturduğumuz köyde Alevilikten Sünniliğe döndüler. O dönem Aleviliğe olan baskı nedeni zaten politikanın aile olarak içerisindeydik. CHP'liliğin özü buradan geliyor. Anadolu'da Aleviler CHP'lidir. Ortaokul Lise döneminde politikadan uzak sayılırdım. Üniversite dönemimde politik yapımda şekillenmeye başladı. Aslında Aşık Mahsuni'nin köyünden olmam benim kimliğimi ön plana çıkarmış ben farkında değilim." 

"İlk seçime lisede katıldım" 

"Okulun lisede iken güreş ve futbol takımındaydım. Çok güzel masa tenisi oynardım. Yine o dönem okul temsilcisi seçilmiştim. Lise'de o zaman ilk kez öğretmenimiz "Size demokrasiyi öğreteceğim. Bu okulda bir seçim yapacağız. Kendi içinizden okul temsilcisi seçeceksiniz" dedi. İlk kez okulda seçime girdim. Hem yatılı hem burslu kesim o zaman ilk kez ortak bir seçim yaptı. Ve ben seçildim. İlk başkanlığım budur."  

"Hizmet için kavga ettim" 

Lise yıllarında öğrenci temsilcisi olan Şahin, bir okul gezisi nedeni ile yumruk yumruğa kavga ettiğini anlattı. Şahin, hizmet kavgasını şu sözlerle anlattı: 

"O zamanlarda beni destekleyenler hep solcu kesimdi. Tabi ben çok görevde kalamadım. Ben Lise 1. sınıftayken başladı bu seçimler. Başkan seçildiğimde Lise 3. sınıftaydım. O zaman da sınıfta kalan abilerimiz vardı. Okulda da ast üst ilişkileri vardı. Bir alt sınıf kendisinden bir üst sınıf abilerine saygıda kusur etmezdi. Büyüklerde küçüklere sahip çıkardı. Karşımda seçimi kaybeden bir arkadaşı hep tahrik ettiler. Sonra bir kavgamız oldu. Kavga çok büyüdü. Kavganın sebebi de Hz Mevlana'ya gezi düzenleme. Öğretmenler bu konuda seyahat ile ilgili karar alacaklar öğrenci temsilcisi olarak beni de çağırdılar. İşte o zaman organizasyonu yapma görevi bana verildi. Öğretmenlerin teşviki ile ben çalışmaya başladım. Ordu'lu Mustafa adında bir çocukta aynı dönem Mevlana'ya bir gezi tertipledi. Okul tahtasına da astı duyurusunu. Okul tahtası da öğrenci temsilcisinin ilanlarını astığı tahtadır. Ben de o arkadaşın ilanını tahtadan kaldırdım. Sonra Güreş takımındayız ben 52 kiloda o 90 kiloda güreşiyor. Bu kaldırırsın kaldıramazsın tartışmasından biz dövüştük. Yumruklaştık. Bizi ayırdılar dağıldık. O sınıfta kalan abilerimizden 7-8 kişi bu olayı duymuş. Geldiler sınıfta büyüklerimiz. Ne oldu Maraşlı diye sordular anlattım. Grup halinde çıktık. Kahveye gittik çocuğu bulduk. Dışarı çağardık. Orada hep birlikte çocuğa daldık. Kafenin orada onunda arkadaşları ile 20-30 kişilik bir grup kavga ettik. Ben bir iki yumruk yedim. Okulun bahçesine kadar taştı olay. Sonra müdür yardımcısı geldi organizasyonun sorumlusu Hüseyin Şahin dedi. Konu o şekilde çözüldü ama bana bir hafta uzaklaştırma verdiler. Mustafa'ya da o dönem yatılıda hapislik diye bir şey vardı ona da hapislik cezası verdiler. Okul hapsi. Mustafa MHP'liymiş bende O'nun MHP'li olduğunu bilmiyordum. Sonra siyasi olarak çekişmelerimiz başladı." 

"İçtiğim sigara sayesinde sınavı kazandım" 

"Lise'den mezun olduğumda Harita bölümü mezunlarının Yıldız Teknik Üniversitesinde Harita Kadastro bölümüne girme hakları varmış. Benim matematiğimde iyiydi. Yıldız Teknik Üniversitesini bu şekilde kazandım. Şimdiki Yıldız Teknik Üniversitesinin adı o zaman İstanbul Devlet Mimarlık Mühendislik Akademileri idi. Bir kaç bölüm Yıldız'a bağlıydı. Sınava girdik memur olduk. Güven ağabey sınav çıkışı Almanya'dan bir Ford araç getirmiş çıkışta da bizi gezdirmişti. Üniversitede o dönem sınavda sigara içmek serbestti. Bende sigara kullanmıyorum. Güven ağabey de arkada oturmuş oraya buraya laf atıyordu. Soruları verdiler. Ben dedim bu iş bitti ben bunu yapamam. 130 kişi falan sınava girdik. Mimarlığın çizim masaları var büyük. Sınavı öğrenciler yakın olmasın diye orada yaptılar. Arkadan Güven abi "Al Maraşlı bir sigara iç dedi unuttuklarını hatırlarsın" Sigarayı attı, ama neyle yakacağım. Nalan arkadaş çakmak vermek için arkadan bana uzattı. Alttanda kağıt uzattı. 10 dakika o sigarayı içtim birden aklım başıma geldi. Başladım yazmaya. Arkadan Güven abi de arkadan laf atıyor bu mühendis olacak diye. O sigara orada rahatlamamı sağladı. Ben Yıldız'ı kazandım. Nalan da Konya'yı kazandı. Ben normalde sigara çmem ama o sigara orada beni rahatlattı ve heyecanımı aldı." 

"Kazandığımı Hüseyin Şahin söyledi" 

"Okulda iki tane Hüseyin Şahin vardı. Diğeri Eskişehirli. Benden iyiydi dersleri. Ankara'da Otogar da okuldan bir arkadaşı gördüm. Abi kazanmışsın listede adını gördüm dedi. Dedim iki tane Hüseyin Şahin va hangimiz kazandık. Bilmem dikkat etmedim dedi. Ama onun dersleri daha iyiydi. Şimdiki Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının olduğu yerde otogar vardı. Dolmuştan indim yürüyorum. Okulun kapısında da Hüseyin Şahin duruyor. Beni gördü dedi ki ikimizde kazandık. O biliyordu." 

"Siyasete üniversitede başladık" 

"Lise üniversite süreci böyle geçti. Bizden önce gelen abilerimiz üniversiteye yerleşiyor. Birinci yılımız yerleştik yerleşeceğiz derken geçti bu şekilde. Birinci yıl zorlandım. Okulu bırakıp Elazığ'a gittim. Memurluk yapmaya başladım. Elazığ da abilerimiz bana işten el çektirdi. Üniversiteyi okumamı istediler. Ama o dönem fakirlik var. İstanbul da yaamak zor. Elazığ da memurken beni zorla üniversiteye gönderdiler. Birinci yıl ekonomik sıkıntılarımla geçti. Öğrenci temsilciliği seçimi orada da vardı. Ben Tapu Kadastro lisesinden geldim. Sağcılar Solcular ayrıldı. Siyaset orada başladı. Biz solcu tarafta yer aldık ve adayımızı destekledik. Parti diye bir şey yok ama sağcı solcu ayrımı var." 

"Aşık olmaya vakit bulamadık"  

"Aile geçmişinde CHP'lilik var. Bir kısmı sünni bir kısmı alevi. Kardeşlikde var. Bizim köydekiler sünniliğe dönmüş bir kısmı alevi kalmış. Üniversiteye adım attığım anda Erol abiyi destekledik. O aday biz de öğrenci temcilciliği için onu destekliyoruz. O da tapu kadastrodan geldi. Cengiz diye bir arkadaşımız vardı okulda o geldi destek istedi. Dedim Cengiz nasıl olur. Biz Erol abiyi destekliyoruz. İlk orada siyasete atıldık. Seçimi kazandık. Okuldan bir ağabeyimizi MHP'liler dövdü. Biz dövülenin yanında olduk. O dönem devrimci grubun içinde yer aldık. Aşık olmak, ekonomik dertlerin peşinden koşmak mümkün olmadı. Çok hızlı geçti o yıllar."  

"Askerliği Mehmet, Zeyat ve Suat ile birlikte yaptık" 

"Sonra o dönem İstanbul Belediyesi CHP yönetimiydi. Orada memuriyetim devam etti. Okul bitince Tekirdağ'a tayinim çıktı. Burada da akrabam vardı. Buraya gelip giderken bana hep Nurcan'ı tavsiye ederdi. İlla seni Trakya'dan evlendireceğiz derdi. Ama askerlik yapılmamış, ekonomik sorunlar var. Tekirdağ'da mühendislik yaparken Nurcan ile evlendim. Görücü usulü ile oldu. 19 Mayıs 1980 de nişanlandık. Yine o dönemde evlendik. Üniversite mezunlarını askere almıyorlardı. Yığılma vardı. Sonra Erzincan da askerlik yaptım. Üniversite mezunu olduğum için 4 ay yaptım. Mehmet Haseski, Suat Karagöz, Zeyat Erel biz hep beraber askerlik yaptık. Buradan gittik."  

"Evlenince Silivri'ye yerleştim" 

"Harita Mühendisliği deniz kıyısı yerlerde daha iyi. Mühendislik işleri çok oluyor. Ferit abi vardı milletvekili. Ferit abi ile gidip tayinimi o sayede yapmıştı. Tekirdağ süreci öyle başlamıştı. O dönem Ferit abi darbe öncesi il başkanıydı. Gelmeden önce sordum. Buranın insanları modern, çağdaş dediler. Tayini Silivri'ye istemiştim Tekirdağ çıktı. Sonra da ayrıldım. Serbest çalışmaya başladım. Sonra nişanlılık evlilik. Silivri'ye yerleştik."  

"Işıklar ve Değirmenci ile SODEP'de başladık" 

"Beşiktaş Dikilitaşta 1979 yılında CHP üyesi oldum. Silivri'de 1983 yılında SODEP kuruldu. Selami Değirmenci ile ofislerimiz yanyanaydı. Bana teklif geldi önce kabul etmedim. Şimdiki Metin Sürücü Kursu'nun olduğu yer siyasetin merkeziydi. Beni Silivri'de aktif siyasete sokan Selami Değirmenci oldu. SODEP kurulunca orada Değirmenci'nin desteği ile yer aldım. Sonra SHP oldu. 1989 yılında Belediye seçimi kazanıldı. 1985 yılında Eşref Balaban'ın ilçe başkanlığında yönetime geldik. 1989 yılında seçimi kazanmak beni siyaseten en mutlu eden olaylardandır. İlk aktif siyasi deneyimimdi. Ben SODEP'e üye olduğumda beni il delegesi yaptılar."  

"Değirmenci sevindirdi, Değirmenci üzdü" 

"Selami Değirmenci 1994 de beni disipline verdirdi. O dönem buna çok üzülmüştüm. Ama şimdi mesela kızımın işe girmesinden dolayı Değirmenci'nin tavrı yine çok üzücü oldu. Siyasette en mutlu anlarımında en kötü günleriminde temelinde muhakkak Değirmenci'den izler var. Keşke Selami bunu yapmasaydı. Hem Tuba'nın işe girmesini önerdi hem de sonra bunu kullandı. Kişisel problemler yaşamak başka birşey. Ama aileyi bu işe karıştırmak çok kötü. Tuba okulu bitirdiğinde Selami ile birlikte gidip almıştık. Tuba'ya ne iş yapacaksın diye sordu. Babamın yanında çalışacağım dedi. Sonra Selami bana, Bak Özcan'lar Harita Mühendisi arıyor kızın önünü kapatma dedi. Benimde aklıma yattı. Ama sonra kalkıp kızımı siyasi meseleye alet etmesi çok üzdü beni. Beni desteklemesin listelere koymasınlar siyaseten uğraşsınlar ama aileme dokunulmasın. Yılmaz Kandemir de Tuba'nın işe alınmasını desteklemedi ama Selami Değirmenci gibi yapmadı."  

"Duygusal bir yapım var, çok ağlarım" 

"13 Haziran günü Selami bana seninle işim yok dedi çekip gitti. Bu da beni üzmüştür. Selami Değirmenci ile siyasetin iki yüzünü de gördüm. Ben çok duygusal biriyimdir. Çok ağlarım. Siyasetende çok ağladım. Mutluluktan da ağlarım üzüntüden de. Düşünün Denizli'ye kız istemeye gittik. Gelinin babası ağladı ben de ağladım. Dünür öyle duygulandı ki bende ağladım. Dediler sen neden ağlıyorsun. Dedim Ali İhsan bey ağlıyor diye..." 

"Hayvanları bırakın, insanlara gidelim" 

"Atatürk Orman Çiftliği hayvanat bahçesindeyiz. Halk Oyunları için gitmiştik. Dediler ki Etimesgut ta Silivrili askerler var. Çok duygulandım. Dedim bırakın hayvanları insanlara gidelim. Biz 5-6 kişi doğru asker ziyaretine ama çocukları tanımıyoruz bile. Bir asker geldi. Sarıldı. Başladık ağlamaya. Mutluluktan. Çocuğun nişanlısı ve babası da oradaydı. Tayfun da mesela askere gitti biz her hafta sonu Tayfun'un yanındayız. Hem ağlıyoruz hem gidiyoruz. En sonunda Tayfun baba yeter artık gelmeyin de bir haftasonu da ben geleyim dedi. Niksar'ın Şandibi yanılmıyorsam karı koca oğlu ve kızı ailecek düğüne gidiyorlar. Tapucu idi bu arkadaşlar. Ankara yolunda arkadan araba çarpıyor arabada 7 kişi birden vefat etti. O olayda çok yaralamıştı bizi. Çok iyi görüştüğümüz insanlardı."  

"Sessiz sedasız bırakacakken mücadeleye zorladılar" 

"Siyasette hiç bıraksam mı yeter artık gibi şeyler yaşamadım. Eğer yaşanan bu son süreç olmasa bırakırdım. Ama bunlar siyasette bizi mücadeleye zorluyorlar. Yani ben sessiz sedasız çekilmek niyetindeydim. Makam istemedim, hesap yapmadım. Ama bu makamlara beni hep getirdiler. Selami Değirmenci bu noktada hep beni istedi. Toparlayıcı olursun dedi. Sen dürüstsün dedi. Ama sonra benimle uğraşmasalardı ben aktif göreve devam etmeyecektim. Ama şimdi mücadele etmek istiyorum. Siyaset bana kazandırmıyor. Büromda 30 tane iş yapılmış ben bir proje yapmışım sadece. Büromun kirasını ödemekte zorlanıyorum ama nedense hep çok kazanıyormuşum rant sağlıyormuşum gibi konuşuluyor. Siyasetin sermayesi malzemesi insan. İki insana iş bulmak bile o mutluluğu onlarda görmek bizi mutlu ediyor. Ben maddi zenginliğin peşinde olmadım. Bu hizmetler sayesinde elde ettiğim manevi zenginlik yetiyor bana. Yoksa siyasetle uğraşmayıp sadece kendi işimi yapsam benim mesleğim beni fazlasıyla zengin eder. Ama ben dışarıdaki insanları düşünmekten mutluyum. Hani Muro vardı. Lanet olsun içimdeki insan sevgisine derdi. İnsana olan sevgisinden vazgeçemezdi. Severim o karakteri. Ben de öyleyim. İnsandan vazgeçemem."  

"24'ümde hayatı öğrendim" 

"Ben üniversiteyi 24 yaşımda bitirdim. O yaşta bir ülkenin nasıl yönetileceği, Dünyanın nasıl yönetildiği, kimlerin baskıcı grup olduğu, halkların kurtuluşunun nasıl olacağı, insan ilişkilerini öğrenmişiz. 24 yaşında bütün bunları öğrenmişiz. Diyalektik i okumuşuz, Marks'ın Lenin'in kitaplarını okumuşuz. Tayyip Erdoğan ile ben aynı yaştayız. Tayyip Erdoğan 24 yaşında Filistin'e gidip savaşmayı düşünüyormuydu acaba? Biz düşünüyorduk. Orada mesele adamların kim olduğu değil, insanlara yapılan zulme karşı durmak. Bu bizim için müthiş birşeydi. Tayfun'u 13 yaşında Londra'ya gönderdik. Gitmesi bizim için önemliydi. Tek başına gitmesi kendisine olan güveni kazanması adına çok önemli bir adımdı. Ve oğlum 13 yaşında kendine güvenini kazandı. Tayfun başardı."  

"SODEP yönetimini birlikte seçtik" 

"Özcan Işıklar ile SODEP'den tanışıyoruz. 1985 SHP yönetim seçiminde de beraberdik. Ali Korsan da vardı. Halkçı partiden SODEP birleşmeye geldiğinde Özcan çıkar konuşurdu o zamanlar. 1985 yönetimini beraber seçtik. 1989 yılında Özcan bey askerdeydi. Sonra askerden döndüğünde kooperatiflerde yer aldı. Bizden sonra gelişen onlar oldu. 5 yıl 1994 e kadar beraber çalıştık. Daha sonra ben DSP'ye geçtim. 2002 yılında partiye döndüm. Ama o dönemde de onlar partiden ayrılmışlardı. Ben geldiğimde Selami beyler, Nursel hanımlar, Erdoğan beyler partiden ayrıldılar. Ama onlar GP'ye geçmediler. Dışarıdan Selami Değirmenci'yi desteklediler. Sonra AK Parti seçimi kazanınca il başkanımızla tüm küskünleri partide toplayalım dedik. Mümin Tuğlu o dönem resmi olarak bu işleri yürüttü. Özcan Işıklar partiye döndü. Formunu birlikte doldurduk. Abdullah Yıldırım o dönem Özcan beye karşı çıkmıştı ama birliğin devamı için sesini çıkartmadı. Sadece Selami Değirmenci nin dönmesine karşı çıktı o zaman karşı karşıya geldik. 2007 seçimleri oldu Genel Merkez'e gittik. Mümin bey Deniz Baykal'dan destek aldı. Deniz Baykal ile Mümin Tuğlu görüştüklerinde genel başkan şunu söyledi. Seçimin kazanılması için siz Silivri'de Selami Değirmenci bize lazım diyorsanız geçmişte çok şeyler yaşandı ama unuturuz. Ondan sonra işte öyle oldu. Zor oldu ama Selami bey partiye üye oldu. Daha sonra Özcan Işıklar aday oldu. Belediyecilikte Özcan beyin çok avantajı var. Geçmişte meclis üyeliği yaptı, başkan yardımcılığı yaptı. Selami beyin dezavantajı şu oldu. Direk Belediye Başkanı olmuştu. Hiç aklımızda yoktu. Ama oldu. Bu da dezavantajıydı."  

Değirmenci ve Işıklar'ın avantajları, dezavantajları 

"Selami bey döneminde şöyle bir avantajı vardı. Özerklik vardı. Kafasına bir şey koyduğunda 15 gün sonra yapabiliyordu. Kafasına koyduğu her şeyi yaptı. Ama kaynak yoktu. İmkanlar daha azdı. Aslında kaynak olsa Silivri'ye bir kimlik kazandırabilirdi. Ama para yoktu. Belediyelerin gelirleri o kadar iyi değildi. Özcan Işıklar'ın dezavantajı Büyükşehir'e bağlı olması. Öyle özerklik kalmadı, kafasına göre istediğini yapamıyor. Şimdi para var ama yetki yok. Selami'nin ilk dönemleri iyiydi ama son dönemlere doğru kriz oldu, sel oldu, felaket oldu. Talihsiz bir dönemden geçti. Şimdi biri at var meydan yok, diğeri meydan var at yok konumundadır. Şuan Özcan Işıklar Büyükşehir Belediyesinin Silivrideki birim müdürü gibi. Hüseyin Turan döneminde başlayan işlerden hala Özcan Işıklar döneminde bitirilemeyenler var. Selami Değirmenci döneminde ay başında başlayan proje ay sonunda biterdi. Çünkü iş sadece Silivri'de biterdi. Meclis kararı alınırdı bir ay bekleme süresi geçerse iki ay çok uzun bir süre diyorduk. Hayata geçmezse sıkılırdık. Siyaset bir süreç. Gürbüz Çapan kötü Esenyurt'u adam etti. Biz Silivri'yi edemedik. Buraya bir kimlik kazandıramadık. Yıldız Üniversitesi Silivri'de 3-4 sene dolaştı. Silivri o dönem istemedi. Sanayi kazandıralım dedik yarım yamalak kaldı. Selami bey dışarıdan kimseyi istemedi. Yıldız Teknik buraya geldiğinde 4 elle sarılmamız gerekirdi, Muratçeşmenin orada 500 dönüm yer verilecekti. İstemediler. Ortaköy'ü de istemişlerdi. Ama yerel yönetimden destek göremedi."  

Topbaş'a AK Partililer müsade etmiyor 

"Silivri Tarım, Turizm, Ticaret-Sanayi gibi kimliklerden hiç birine dahil değil ama hepsinden bir parça var. Tek kimlik yerine 4 kimliğin hepsini istiyoruz. Bir arada yapmak zor. Sanayi gelirse Turizm'i itersiniz. Tarım'ı bitirirsiniz. İstanbul'un metropol planlamasına göre 15 milyon nufusun 2 milyonu hafta sonları yer değiştiriyor. Bu iki milyonun 400 bin kişisini Silivri'de yer açarak getirme imkanı var. İstanbul'u besleyen köylerimizin tarımı ile ilerlenebilir. 15 milyon. Türkiye'nin kalbine 60 km mesafedeyiz. Özgür bir projelendirme döneminde çok iyi olabilirdi. Şimdi geçti. AK Parti döneminde kıskaca alınıyoruz. Topbaş buraya şu kadar masraf ettik diyor. Ama Silivri Vizyon sahibi olamadı. Proje şehridir burası. İstanbul buraya doğru kayıyor. Topbaş'ın en büyük başarısı metropolitan İstanbul projesidir ama AK Partililer bunun önünü kesti. Plan tadilatlarını bozdular. Yoksa Kadir Topbaş'ın bu fikri muhteşem bir projedir."  

Dünün sağ-sol kavgası yerini Doğu-Batı kavgalarına bıraktı 

"Bu ülkede köylerimizde tarım ve hayvancılığın daha kolaylaştırılması lazım. Burada ürettiğiniz her şeyi İstanbul a satarsınız. Gümüşyaka'nın iyi tarım projesi şuan çok güzel. Orman köylerine iyi tarım ve tarım, hayvancılık konusunda imkan verilmesi gerekir. Ama Silivri hep Büyükşehir'in kıskacındadır. Aynı partiden değilseniz işiniz zor. Bu noktada ilişkileri iyi kurmak gerekiyor. AK Partililer ile Silivri için bir araya gelmemiz lazım. Benim görevim AK Parti yetkilileri ile bir araya gelip Silivri için bir vizyon kazandırabilmek için bir araya gelmek. Tülay Kaynarca'nın hangi partiden olduğu önemli değil. Silivri'den çıkmış bir milletvekilimiz. Silivri'ye katkısı olmuş bir siyasetçi. Silivri için önemli. Aynı şekilde Metin Karakaş'ın AK Parti ilçe başkanı olması değil meselemiz. Biz, siyasi kimliklerimizden arınarak Silivri için bir araya gelmeli, ardından vizyonun oluşturulması noktasında üzerimize düşenleri belirleyip siyasi imkanlarımızı seferber ederek bu ilçe için çalışmalıyız. Uzlaşacağız. Belediye Başkanı da bundan yana. Sağ sol olayını Demirel ve İnönü koalisyonu bitirdi. İyi de oldu. Bitmesi gerekiyordu. Dünün sağ sol kavgalarının yerini bugün doğu batı kavgası alıyor. Bunu tehlikeli buluyorum." 

"İlerlemek isterken geriliyoruz" 

"Demokratik ülkelerde Genel Kurmay başkanının tutuklanması büyük bir olay değildir. Devrim her zaman ileriye doğru olacak değil. İran'da da devrim oldu. Atatürk devrimleri ileriye doğruydu. İran'daki devrim İran'ı geriye götürecek bir devrim oldu. Din ülkemizde önemlidir. Hepimiz müslümanız. Din vicdan meselesidir. Ülkeyi ileri götürecek şeyler yapmalı ve uzlaşı zemininden kaçınıyorlar. Bunlar tehlikeli. İleri devrimler yapmak isterken geriliyoruz. Gerileme dönemindeyiz."  

"Başbuğ terörist mi?" 

"Biz askeri yönetime karşıyız. Ama aynı Cumhurbaşkanı ve Başbakanla görev yapmış adama terörist diyorsun. Hangi örgütü yönetiyor? Terörist dediğin adamın yönetimindekiler kim? Askerler.. Bizim çocuklarımız. Yönettiği örgütün adı ne? Türk Silahlı Kuvvetleri. Nasıl oldu bu? Askeriyeyi bir girdap içine sokup sonrada terörist demek vahim. Askeriyeye dur denilmesine, siyasetten el çektirilmesine, baskıcı yapısını esnetmeye bütün bunlara tamam. Askerde bu konuda zaten halkın iradesinin farkında ve geri çekiliyor. Ama bu durumda bir çelişki içerisindeyiz. İlker Başbuğ terörist mi değil mi?" 

"Üniversite yapacaksan altyapısını hazırlayacaksın" 

"Gümüşyaka'da pazara ne gerek var diyorlar. Yahu oraya üniversite gelecekse altyapıyı yapman lazım. Yani bu altyapı sadece pazar değildir ama buda ihtiyaçtır. Selimpaşa'ya üniversite gelecekse bunun için altyapıyı hazırlayacaksın. Silivri'de mesela metro olsa insanlar buraya gelir. Londrada bir uçtan öbür uca 45 dakikada ulaştık. Silivri'ye de ulaşım mesafesini 45 dakikaya düşür insanlar buraya gelecek. Kentsel dönüşüm şart. Ama rantsal dönüşüm değil. Şimdi mesela Tarlabaşında binalar yenilenecek. Silivri'yi geliştirirsin Gümüşyaka kalır. Gümüşyaka'yı geliştirirsin Sultanköy kalır. Yani biryerlerde hep birşeyler kalacak ama Silivri kurtarılabilir. Belediye Başkanımızın güzel projeleri var."  

Hobileri, Fobileri ve özlemleri ile Şahin 

"Kitap okumayı çok severim ben. Uçağa rahat binerim ama yükseklik korkum vardır. Ürpertir beni. En son okuduğum kitap Srebrenitsa Katliamı. Boşnakların katliamını anlatıyor. Yemek ayırmam ama içli köfteyi çok severim. Dövme çorbasını çok severim. Doğayı severim. Geçmişte yaşadığım hem politik siyasi ilişkiler hem insan ilişkileri çok daha güzeldi. O kültüre özlem duyuyorum. Bugün o atmosferi yaşamak zor. Bu röportaj benim çok hoşuma gitti. Bunu düşünmeniz çok güzel. Siyasetçilerin en insani yönlerini, aile yaşamlarını, bilinmeyenlerini görmek çok güzel. Bunları anlatmanız hoşuma gitti. Sizlere bu anlamda çok teşekkür ediyorum."