Uzaktan Eğitimin, Çocuklar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?

Geçtiğimiz mart ayından bu yana uzaktan eğitim ile devam eden eğitim-öğretim faaliyetleri, çocuklar üzerinde ciddi etkiler oluşturmaktadır. Bu etkilerin olumsuzluklarını en aza indirmek için neler yapılabileceğini Özel Odak İlkokulu Müdürü Zehra Mülküt paylaştı.

Uzaktan Eğitimin, Çocuklar Üzerindeki Etkileri Nelerdir?
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Covid-19 salgını sonrasında yaşanan süreç, insanları farklı yönlerden etkilemiş olsa da bu sürecin en çok etkilediği alan “eğitim” oldu. Bu noktada da eğitimin en önemli parçası olan öğrenciler ve öğretmenler, daha önce tecrübe edilmeyen bir süreç yaşadılar. Biz de Odak İlkokulu Müdürü Zehra Mülküt ile bu süreci değerlendirdiğimiz bir röportaj gerçekleştirdik.

SORU: Uzaktan eğitim sürecinde öğrencilerimizin yaşadığı zorluklar nelerdir? Süreci daha verimli hale getirmek için neler yapılmalıdır?

CEVAP: Aslında çocuklarımızın yaşadığı sorunlar pandemi süresince evden çalışan ebeveynlerin yaşadığı zorluklarla benzerlik göstermektedir.  Zamanı planlamak,  dikkat dağıtıcı unsurları ortadan kaldırmak, yaptığı işe odaklanmak gibi sorunlara fiziksel ve duygusal olarak kendilerini hazırlamak zorundalar. Ancak çocuklarımızın ön lobları henüz tam olarak gelişmemiş olduğundan yetişkinlerin gösterdiği performansı göstermelerini beklemek ütopik bir yaklaşım oluyor.

Dolayısıyla öz denetim noktasında çocuklarımızın sorun yaşamaları kuvvetle muhtemel. Bu durum eğitimcilerin ve ebeveynlerin fazladan çaba göstermelerini gerektiriyor.

Öncelikle, yüz yüze eğitimdeki sınıf ve okul kuralları gibi uzaktan öğretimde de okulların beklentilerini net olarak ortaya koydukları belirgin yönergeleri olmalı, öğrenciler ve veliler bunları bilmeli.

Özellikle küçük yaş grubu öğrencileri için saatin kaç olduğunu ve ne zaman hangi derse gireceklerini bilmelerine yardımcı olacak araçlar kullanmak, alarm kurmak işe yarayabilir.

 Ayrıca öğrencilerin, rehber öğretmenler veya velileriyle düzenli olarak paylaşım yapabilecekleri sohbet ortamları yaratılmalı. Çocukların bireysel olarak ihtiyaçlarını belirlemek veya başarıları konusunda motive edebilmek için belirli periyotlarda tekrarlanan bu paylaşım saatleri çok değerlidir.

Bazı öğrenciler için kendini ifade etmek, ihtiyaç duysa bile yardım istemek zor bir iştir. Öğretmenler ve aileler olarak çocuklardan çeşitli konularda geri bildirimlerini isteyerek kendilerini ifade etmelerine yardımcı olabilir, soru sormaları veya sorularına cevap bulabilmeleri için daha fazla imkân yaratabiliriz.

SORU: Online derslerde öğrencilerin odaklanmada yaşadıkları zorlukların en aza indirilebilmesi için neler yapılabilir?

CEVAP: Öğrencilerimizin odaklanmalarını engelleyen en önemli unsurların başında teknolojik araçlar geliyor.  Online dersler sırasında gelen bir bildirim konsantrasyonlarına olumsuz etki edebiliyor.

Aslında bakarsanız, pandemi sürecinde zamanının çoğunu evde geçirmek zorunda kalan çocuklar için arkadaşlarıyla iletişim kurabilecekleri sosyal medya araçlarının olması çok değerli bir şey. Sorun şu ki çocuklar bu araçların dikkatlerini dağıtıcı bir unsur olduğuna inanmıyorlar ve hatta aynı anda birden fazla şeyle ilgilenebilme becerisine sahip olduklarını düşünüyorlar.

Bu sorunu azaltabilmek için biz eğitimcilere biraz daha sorumluluk düşüyor. Derslerimizi daha ilgi çekici hale getirmek, öğrencilerin aktif katılımını sağlayacak dersler hazırlamalıyız.  Öğrenciyle kurduğumuz ilişki, sevgi bağı da bu noktada büyük önem taşıyor. Öğrencilerimiz, yüreklerine dokunabildiğimiz, kendilerine değer verdiğimizi hissettirebildiğimiz ölçüde derslerimize de isteyerek, heyecanla katılacak, öğretmenlerinin gözündeki değerini korumak için derslere odaklanmak için çaba sarf edeceklerdir.

SORU: Uzaktan eğitim sürecinin öğretmen, öğrenciler ve ebeveynler üzerinde olumlu etkileri de oldu mu?

CEVAP: Öncelikle uzaktan eğitim deneyimi, öğrencilere öğrenme otonomisi kazandırdı. Okullarda olmak yerine evde kalmak zorunda oldukları bu dönemde belki sıkıldılar ama süreç uzadıkça bu durum onlara hayatın her zaman eğlence dolu olmadığını gösterdi ve kendi kendine yetebilmek için çözüm yolları bulmaya da yönlendirdi.  Pandemi süreci ile birlikte deneyimlenen zorunlu dijital dönüşüm,  geleneksel metotlardan uzaklaşma ve yenilikçi öğretim stratejilerini kullanma anlamında öğretmenlerin mesleki gelişimlerine de olumlu katkı sağladı. Farklı öğretim teknikleri kullanmaya ve özgün öğretim tasarımları üretmeye teşvik etti.

Yapılan araştırmalar ebeveynlerin, çocuklarının eğitim süreçlerine katıldıklarında veya eğitimleriyle ilgilendiklerinde öğrenci başarılarının yükseldiğini göstermektedir. Pandemi süreci; ebeveynlerin, öğrenme sürecinde çocuklarına destek olmalarının gerekliliğini somut olarak görmelerini sağladı.

SORU:  Bu süreç sonunda eğitim sisteminde, yöntemlerinde, okul yapılarında değişiklik olacağını düşünüyor musunuz?

CEVAP:  Birkaç yüzyıldır aynı sistemle çocuklarımızı eğitiyoruz. Ama dünya çok hızlı değişiyor, değişmeyen tek şey okullar. Pandemi süreci bir anlamda okulları değişime, dönüşüme zorlamış oldu. Öğretmenlerimiz yeni döneme çok hızlı bir şekilde adapte oldu. Düşüncem şudur ki eski normallere dönsek bile eğitimde bazı şeyler eskisi gibi olmayacaktır.

Elbette ki uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimin yerine geçmemeli, destekleyici bir sistem olarak kullanılmalıdır.

Bilgiyi öğrenciye aktarma kısmının okul dışında yapıldığı,  pekiştirme veya beceriye dönüştürme, geliştirme kısmının okulda yürütüldüğü bir sistem kurulabilir.

Böyle bir sistemde okul ortamı, öğrencinin daha çok sosyalleşmesine imkân tanıyan, yaratıcılık, yenilenme, eleştirel düşünme, problem çözme, üretkenlik, liderlik vb. 21. yüzyıl becerilerini geliştirecek şekilde zenginleştirilmelidir.