Helal kazanç bereket getirir

Vaktin birinde bir yetim oğlan varmış. Anası yok, babası yok, sahipsiz gezermiş. Yaşı on sekize gelince, bir ağaya demiş ki:

Helal kazanç bereket getirir
TAKİP ET Google News ile Takip Et

Vaktin birinde bir yetim oğlan varmış. Anası yok, babası yok, sahipsiz gezermiş. Yaşı on sekize gelince, bir ağaya demiş ki:

Ağa, beni yanına çırak al! Yılda yirmi beş kuruş helal paraya çalışmaya razıyım.

Ağa:

Evladım, bu parayı bir günde kazanıyorlar. Senin istediğin para az değil mi? Diye sormuş.

Yetim Oğlan:

Yok ağa! Sen helal para ver de, yirmi beş kuruş olsun, demiş.

Ağa çocuğu yanına almış, kendi çocuğu gibi yedirmiş, içirmiş, giydirmiş. Çocuk da ağanın yanında çıraklık yapmaya başlamış. Aradan bir yıl geçince, ağa, çocuğa yirmi beş kuruş vermiş.

Çocuk ağayla vedalaşıp yola çıkmış. Yetim oğlanın babası ölmeden önce tüccarlık yapıyormuş. Yolda babasının bezirgân bir arkadaşına rastlamış. Adam oğlana:

Evladım! Ne yapıyorsun, nerelerde geziyorsun? Diye hal hatır sormuş.

Yetim oğlan:

Amca, sen babamın arkadaşısın. Al şu yirmi beş kuruşu, benim helal paramdır. Bununla bana bir şeyler al getir, demiş.

Bezirgân gülerek:

A evladım! Bu kadar az parayla senin hoşuna gidecek ne alabilirim ki? Demiş.

Ama babasının hatırına aldı ve cebine koymuş. Devesine binerek yola çıkmış. Az gitmiş, uz gitmiş. Alacağını almış, satacağını satmış. Sonra tekrar memleketine dönmek üzere yola çıkmış. Yolda bir çocuğun bir kedi sattığını görmüş.

Evladım, bu kediyi kaça satarsın? Diye sormuş.

Çocuk:

Yirmi beş kuruş! Diye cevap vermiş.

Bezirgânın o anda yetim oğlan aklına gelmiş. “Bari çocuğa şu kediyi alayım” demiş. Kediyi alıp, bir kutuya koymuş, sonra deveye yüklemiş. Oradan ayrılıp, yoluna devam etmiş. Yolunun üstündeki bir köye uğramış. O sırada köyde bir şenlik yapılıyormuş. Bezirgân oraya misafir olmuş. Sofralar kurulmuş, yemekler getirilmiş. Yalnız, sofranın başında eli sopalı bir adam bekliyormuş. Bezirgân adamı görünce şaşırıp, şenlik sahibine sormuş:

Hayrola ağam, bu adam niçin böyle duruyor?

Şenlik Sahibi:

Köyün her tarafında fareler var. Bir oradan çıkıyorlar, bir buradan. Rahat rahat bir yemek yedirmiyorlar. Buna bir türlü çare bulamadık, demiş.

Bezirgân:

Ağam, kolayı var, dur hele, deyip sofradan kalkmış. Devesindeki kutudan kediyi çıkartıp ortaya salmış. Kedi sofra kenarında dolaşan fareleri bir bir yakalamaya başlamış. Orada bulunan tüm ahali buna çok memnun olmuş.

Köyün Ağası:

Bezirgân efendi, bu kediyi bize kaça satarsın? Diye sormuş.

Bezirgân:

Ağam, kedi satılık değildir. Onu birine almıştım, diye cevap vermiş.

Köyün Ağası:

Bu kediyi bize sat, sana bir küp altın verelim, deyince

Bezirgân kabul etmiş ve kediyi ağaya satmış. Altınları çuvala koyup devesine yüklemiş. Sonra memleketine doğru yola devam etmiş. Memleketine yaklaştığında, “Yahu” diye düşünmüş. “Yetim oğlan bana yirmi beş kuruş verdi, ben ise ona bir küp altın götürüyorum. Olacak iş mi? En iyisi, altının yarısını kendim alayım, diğer yarısını ona vereyim.”

Ancak tam bu sırada karnına bir ağrı girmiş, bezirgân kıvranmaya başlamış. Hemen kötü niyetini değiştirmiş. Karnının ağrısı da geçmiş. Köyüne varınca, doğruca yetim oğlanı bulmuş. Başından geçenleri anlatıp, ona, altınlarını vermiş. Yetim oğlan da bezirgâna teşekkür ederek, altınların yarısını ona geri vermiş. Böylece helal kazancın karşılığını kat kat almış.

Güzel düşünceler sarsın beyinleri...

Güzel sözler sarsın dilleri...

Güzel baksın, güzel görsün gözler...

Güzel kalp kazançlı bir gün dilerim...

SEVGİyle kalın...

Chenay Kobak