Özkan Kerimoğlu

Kur'an-ı Kerim ve Erdem

Özkan Kerimoğlu

           İnanan insanlar için Kur’an-ı Kerim de Bakara Suresinin 177 numaralı ayetinde üzerinde düşünülmesi gereken bir takım hususlar vardır. Bu ayette Rabbimiz inananlara şöyle sesleniyor: “Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz erdemlilik değildir. Asıl erdemli kişi Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaba ve peygamberlere iman eden; sevdiği maldan yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, yardım isteyenlere ve özgürlüğünü kaybetmiş olanlara harcayan; namazı kılıp zekâtı verendir. Böyleleri anlaşma yaptıklarında sözlerini tutarlar; darlıkta hastalıkta ve savaş zamanında sabrederler. İşte doğru olanlar bunlardır ve işte takva sahipleri bunlardır.”  Ayette geçen Arapça ifadesiyle “Birr” ahlak güzelliği demektir.

             Birr yani erdemlilik ayetten de anlaşılacağı üzere Kur’an-ı Kerim’in en kapsamlı kavramlarından biridir. Birr, erdemlilik, bütün saygı ifade eden davranışları, itaatleri ve insanı Allah’a yaklaştıran hayırlı işleri içine alan bir kelime olarak değerlendirilmiştir. Ayet kıble değişikliği esnasında fitne çıkarmaya çalışan kötü niyetli güruha bir cevap olarak inmiş ve İslam’ın ruhunu yansıtan muhteşem ifadelerle devam etmiştir. Yüce Allah, asıl iyiliğin ve Allah’a saygının ibadet esnasında sırf şekli olarak yüzünü doğuya veya batıya çevirmek olmadığını ifade etmekte, böylece, içinde iman, ibadet ve ahlak erdemlerinin yer almadığı bir biçimselliğin din açısından temelde bir önem taşımadığını gözler önüne sermektedir. Buradan anlıyoruz ki, özden yoksun bir şekilcilik ve biçimselliğin din açısından temelde bir değer taşımadığı ve bu biçimsellikle de Allah’ın istediği dindarlığa ulaşılamayacağı çok açık bir şekilde dile getirilmiştir.

            Söz konusu ayetin devamında gerçekten sadık, dürüst insanların kimler olduğu ve asıl erdemliliğin ne olduğu açık bir şekilde sıralanmıştır. İnanç ilkeleri tek tek zikredilmiş, hemen akabinde ahlaki bir takım meziyetlere geçilmiş ve devamında olmazsa olmaz ibadetlere değinilmiştir. Bunların başında sevdiği maldan ihtiyacı olan herkese, yakın, uzak, yoksul, yetim, yolda kalmış ve özgürlüğünü kaybetmiş herkese yardım etmenin, malını bu insanlar için harcamanın en büyük erdem olduğu belirtilmiştir. Tabi ki ayette zikredilen “sevdiği maldan” ifadesi müminlerin dikkat etmesi gereken bir husustur. Yani harcamayı, hayrı, yardımı baştan savma, işe yaramaz malzemeden, maldan değil sevdiğimiz, bizim de işimize yarayabilen mallardan, metalardan yapmamız gerekir. Burada ölçü sanırım şudur: Verdiğimiz mal, eşya, malzeme bize verilse ne hissederiz?, nasıl karşılarız? Bu bakış açısıyla harcama yapmalıyız.

              Dinimizde cömertlik, yardımseverlik, hayır işlerinde bulunmak, paylaşmak, yardımlaşmak ne kadar değerli ise cimrilik, paylaşmaya kapalı olmakta bir o kadar yadırganmıştır. İnsanın kendisine ait malı, sarf etmesi gereken yerlere harcamamasına cimrilik denir. Nitekim Peygamber Efendimiz bir hadisinde “Zulüm yapmaktan sakının. Çünkü zulüm kıyamet gününde zalime zifiri karanlık olacaktır. Cimrilikten de sakının. Zira cimrilik sizden önce yaşayan insanları, birbirini boğazlamaya ve dokunulmaz haklarını çiğnenmeye götürmek suretiyle perişan etmiştir.” Buyurmuştur.  Ayetin devamında erdemliliğin olmazsa olmaz diğer şartı da anlaşma yaptığında, söz verdiğinde sözünde durmaktır. Bir diğer erdem ise zor zamanlarda sabretmektir. İşte Rabbimizin bizden istediği bu ahlaki erdemlerle beraber namaz kılıp, zekâtımızı verdiğimizde erdemli kullar arasında yer almış olacağız. Bu vasıflardan uzak olmak aslında erdemden uzak olmak demektir. Ancak şunu da dile getirmek gerekir ki biz Müslümanların şuan ki durumuna baktığımızda “güzel ahlak” sahibi insanları tenzih ederek söylüyorum maalesef iyi bir durumda değiliz. Çok ciddi anlamda güven problemi yaşamaktayız. Haftaya devam edeceğiz inşallah. Rabbim bizleri erdemli kullarından eylesin. Cumanın hayrı ve bereketi üzerimize olsun.

           Selam ve dua ile…

Yazarın Diğer Yazıları