Hasbi Demirtaş

Bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete

Hasbi Demirtaş

Seyyah, çölde karşılaştığı yırtıcı hayvandan kurtulmak için kurumuş bir kuyuya atar kendini. Orada, kuyunun dibinde bir ejderha görür, onu yutmak için ağızını açmış beklemektedir. Yırtıcı hayvan tarafından parçalanmamak için yukarı çıkmaya cesaret edemeyen ama ejderha tarafından da yutulmamak için aşağıya atlayamayan bu zavallı, kuyunun duvar taşları arasında yetişen bir dalı yakalar ve sımsıkı ona tutunur. Elleri uyuşur ve az sonra, kendisi bekleyen felaketin kucağına düşeceğini hisseder, ama hala sımsıkı yapışmış durmaktadır dala. O sırada biri siyah biri beyaz iki farenin, onun tutunduğu dalın çevresinde dolaşıp dalı kemirmekte olduklarını görür. Birkaç dakikası vardır, tutunduğu çalı kapacak ve o da aşağıda bekleyen canavarın ağzının ortasına düşecektir. Seyyah bunu görür ve kurtulma şansının olmadığını anlar. Ama havada debelendiği sürece, çevresine bakınmaktadır. Tutunduğu çalının yapraklarında bal damlaları görür, dilini uzatıp bunları yalamaya başlar.

Bu hikaye bizde de dillere pelesenk olan bir ata sözünü çağrıştırıyor: “Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.

Hikaye, bugün yaşadığımız durumla örtüşmüyor mu?

Köylünün, çiftçinin, esnafın, memurun, emeklinin hülasa dar gelirli vatandaşın durumu, kuyudaki insanın durumuna benzemiyor mu? Tutunduğu dalı bıraksa kuyunun dibinde ejderha, kuyunun dışına çıksa yırtıcı hayvanlar…

Sarayda yaşayanların; asgari ücret ile geçinenlerin, açlık sınırını altında yaşama mahkûm edilmişlerin dertleri ile hemdert olmaları mümkün mü? İnsanlar düşündükleri gibi yaşamazlar, yaşadıkları gibi düşünürler.

Fakir- fukaranın daha da yoksullaştığı bir ortamda, içinde bulunduğumuz krizi çözmeleri gerekenler “bu da geçer ya hu” diyerek geçiştirenler, yoksulunun halini anlayabilir mi?

Ekonomik veriler krizin gittikçe derinleştiğini gösterirken, alın teriyle çalışarak asgari ücrete mahkûm edilmiş insanlara, sırça köşklerden sabır dilenir mi?

TL’nin değer kaybı durdurulamıyor. TL’nin dolar karşısında bir aylık değer kaybı yüzde 30 seviyesinde.  2018 değer kaybı ise yaklaşık yüzde 70 olduğu güzel ülkemizde üretmeyen, dışa bağımlı ekonomik modelin faturasını bugün milletçe ödüyoruz.

Enflasyon durdurulamıyor. Açıklanan rakam  %17,90 ile son 14 yılın en yüksek oranı. Çalışanlara temmuz ayında yapılan zam oranı ise %5,69 dur. Asgari ücretle açlık sınırının altında hayat süren insanlar bu farkı nereden ve nasıl karşılasın?  İnsanların bu mevcut durum karşısında söyleyebileceği tek şey: “bindik bir alamete gidiyoruz kıyamete.”

Her gün, evine ekmek götürme mücadelesi veren emekçi bütün insanlarımızın Allah yar ve yardımcısı olsun.

Hasbi Demirtaş

Yazarın Diğer Yazıları