(ÖZEL) 85 yıl önceki formülün aynısıyla boza üretiyorlar
Bilecik'te soğukların kendini iyiden iyiye hissettirmesinin ardından boza tüketimi başlarken, Pazaryeri ilçesinde bir işletmede 85 yıl önceki formülün anısıyla boza üretiyorlar.
Bilecik'te soğukların kendini iyiden iyiye hissettirmesinin ardından boza tüketimi başlarken, Pazaryeri ilçesinde bir işletmede 85 yıl önceki formülün anısıyla boza üretiyorlar.
Pazaryeri ilçesinde bir aile 4 kuşak boyunca boza ve helva üretimini sürdürüyor. 1936 yılında bu yana 90 metrekarelik aynı dükknda boza üreten aile, sezonun açılmasıyla ilk üretimini yaptı. Büyük dede İshak Soydan'ın 1913 yılında Yugoslavya'dan Pazaryeri'ne göç edip çok zor şartlarda 1936'da ilçede 90 metrekare bir dükkn kiralayarak başladığı helva ve boza üretimi aynı yerde, aynı lezzetle devam ettiriliyor.
85 yıldır 90 metrekarelik aynı dükknda 4 kuşaktır aynı lezzet
İlçede 4 kuşak boza üreticisi olan İsmail Soydan, kış aylarında daha çok tüketilen, kuşaklardır ilçede usta aşçılarca titizlikle hazırlanan bozanın ilk sezon üretimini gerçekleştiklerini belirtti. Dedesi Hacı İshak Soydan'ın 1936 yılında Pazaryerinde çarşı meydanında 90 metrekarelik dükknda boza üretimine başladığını dile getiren Soydan, '85 yıl önce babamız dedemizden ne gördüyse bizlere onu öğretti. Bizler de 4 uşak olarak aynı kalite, aynı lezzette, aynı dükknda üretimine devam ediyoruz. Müşterilerimize severek içecekleri boza üretmeye devam edeceğiz.' dedi.
Soydan, ürettikleri bozaları Bursa, Bilecik, Eskişehir, Kütahya, Afyon, İstanbul ve Ankara gibi birçok ildeki vatandaşlara ulaştırdıklarını sözlerine ekledi.
Faydası saymakla bitmiyor
Türkiye'de genellikle darıdan yapılan boza, başka ülkelerde yapıldığı yerin başlıca ürününe göre mısır, arpa, çavdar, yulaf, buğday, kara buğday, arnavutdarısı, gernik gibi tahılların unu, bazen de pirinç ve ekmek, nadir olarak da kenevir unu ve karamuk mayalandırılarak yapılır.
Boza, genelde kış aylarında tüketilir. Kış aylarında vücudun soğuklara karşı direncini arttırması ile bilinen boza, çocuklarda kemik gelişimini güçlendirip, annelerin sütünü artıran, bağırsaklardaki çalışmayı hızlandıran ve yaşlılarda ise vücuda güç veren tam bir şifa kaynağı olarak biliniyor.