Şenay KOBAK

Bugün kafalar ne polisi alkol bey!

Şenay KOBAK

Bir kaç kitap okuyup kendini bilgili zanneden çağın şımarık cahil filozoflara gelsin...

Kahveniz alın da azıcık konuşalım.

Uçağın havalanmasını beklerken adamın yanında oturan diğer yolcu, adama dönmüş ve:

- Biliyor musunuz, bir yerde okumuştum eğer yolculuk esnasında yanınızdaki ile sohbet ederseniz, seyahat süresi daha kısa geliyormuş insana.

Kucağındaki kitabı okumak üzere yeni açmış adam, kitabı yavaşça Kapatmış ve adama;

- Hangi konuda sohbet etmek istersiniz?

- Bilmem ki, nükleer enerji konusunda konuşmak ister misiniz?

- Olabilir,bu ilginç bir konu olabilir ancak nükleer enerji konusuna girmeden önce size başka bir soru sorayım. Bir at, bir inek ve bir keçi, üçü de ot yiyerek beslenmelerine rağmen, keçi misket şeklinde, inek sıvı şeklinde, at ise kurutulmuş ot şeklinde dışkılar. Sizce neden?

Sohbet etmek isteyen adam, hayretle bakmış;

- Hiçbir şey aklıma gelmiyor, bilmiyorum.

Kitabını okumak isteyen adam;

- Hiç bir bok hakkında bilgin yoksa ne demeye nükleer enerji konusunda sohbet etmek istedin...Der! 

Evet dostlar bu değişik türle dolu etraf ...! Onlarla yaşamak kolay değil! 

Hiç bir konu hakkında fikri olmayanlar" bazıları "idareci vb.oluyor fabrikalarda efenim.İşçi kardeşimin yerine geçirsen bir saat dayanamaz ama her şeyi ondan daha çok bilir.İşçiden daha çok para alır.Neden?Çünkü bu ülkede alın teri ucuz,yalakalık pahalı!

Her gün gibi bugün de çok boş şeyler öğrenildi çok şükür...Herkes her şeyi çok iyi biliyor maşallah...İşçiyi konuşan yine yok!İşçilerin haklarını, yaşam standartlarını konuşan yine kimse yok! Üç vardiye çalışan işçi kardeşlere itifat ve teşekkür yine yok...! Yani;Tırtılın kelebeğe dönüşeceği kadar güzel bir gün olmadı gene...Sende mi kandırdın bizleri yoksa İmamoğlu?Neyse,kafaların içi kaos yine ve müziğin sesi yetmiyor susturmak için...

Yapacak bir şey yok!Her zaman doğruyu söylemeye devam, başlarım dokuz köye...Gerçe birçoğu yolunu bulmuş zaten ya,rotasına sövdüklerim...

Saman altında su santrali kuranlarla yaşıyoruz,kolay değil ve hala ben bişey yapmadım ayaklarında olmaları...

Hayır kendime de kızıyorum.Ne zannettik ki?

Herkesin haklı olanı alacağını, edenin bulacağını, hiçbir fark gözetilmeksizin herkese eşit muamele edileceğini, iyiliğin kötülüğün gerektiği kadar ve şiddette karşılık bulacağını,lafın kısası, tüm haksızlıkların sona ereceğini mi?

Yahu,İnsan dediğimiz bencil, sadist, megaloman,kötülük dolu bir biyolojik atıktır... anlam yükleyerek abartmamalıyız kanımca...

Vasconcelos'un şeker portakalı kitabını bitirdim ve orda şöyle diyordu;

"Dilimi kaba, küfürlü bulabilirsiniz ama bu dil hayatın içinden alınmıştır" diyordu... Benim de öyle işte...

Nitekim;

Bi yerden sonra takılacak, iplenecek, kasacak hiç bir şey kalmıyor...koyuver gitsin diyorsun...

Al sana gelişim...

Al sana başarı,al sana yoga,al sana ying yang.Hatta ve hatta üçüncü göz...Artık nerede çıkmaya kısmet olursa...

Lafın kısası ;Hayvanları sevin! Doğaya saygı duyun! Çöpleri yerlere atmayın! Balkondaki saksılara bulgur koyun! Onlara gelen güvercinleri izleyin!Çocukları sevin,kadınlara saygı duyun!Boş konuşmayı sevenlere "kısa kes"diyebilin! 

Kitap okumayan, fikirlerle tartışmayı bilmeyen, çıkarları için yaşayan, kırdığını düzeltmeyen, yanlışlarını görmezden gelen ve kendini her zaman haklı zanneden sığ insanları sevmeyin...

Ben bu dünyanın camını çerçevesini indirmek istiyorum'' demişti Rakel Dink...Dünyayı tutuşturacak bir öfkeyle sadece sigara yakarak geçiyor ömür...Gerçekten artık Serpme köy huzuru istiyoruz...

Ne diyelim düşünsel ve vicdansal olarak evrilmeye üşenenlerle birlikte yaşamak zor değil işkence demek eyy ölümlüler...Ben iyisi gidip fesleğinimi sulayayım, sizlere mutlu akşamlar efenim...

Ha bu arada dışarı çıkarken maske takmayı unutmayın!Maske yoksa 900 TL'yi cebinize koyun lütfen! 

Sevgiyle kalın...

Yazarın Diğer Yazıları