Şenay KOBAK

Bugünün güneşiyle dünün çamaşırlarını kurutamazsınız

Şenay KOBAK

Sevgili CHP bugünün güneşiyle dünün çamaşırlarını kurutamazsınız!

Merhaba sevgili Silivrililer bildiğiniz üzere Silivri’de CHP Kongre aday açıklamaları devam ediyor. Adaylar kendilerini tanıtıp amaç ve isteklerini dile getiriyorlar. Bu isimler şu an için; Eski Belediye Başkan aday adayı olan eski meclis üyesi ve partinin çeşitli kademelerinde görev yapmış olan Mümün Koçoğlu, Partinin gençlik kolları Başkanı Berker Esen, Eski İlçe Başkanlarından, eski Belediye yardımcılarından Abdullah Yıldırım.Farklı isimlerle de devam edeceğini öngörüyorum...

Siyaseti sevmediğimi her zaman dile getiririm, çünkü hiç boş zamanım yok ve zamanım çok kıymetlidir, harcayamam. Lakin, “gerçeklerin geleceği yerden sözü de esirgemem!”

Şimdi sevgili dostlar içimiz dışımız siyaset oldu aylardır, bitmedi bitmiyor. Çocuklardan tutun mahalledeki yaşlı nineler, kahvedeki yaşlı amcalara kadar. Ülkenin her problemini beş dakikada çözecek Klavye başındakilere değinmeyeceğim. Dedim ya “zamanım değerlidir.”

Yahu, biz onlardan işimize bakamıyoruz, hayatımızı yaşayamıyoruz, iyi de arkadaş biz onları neden ve ne için seçiyoruz ki? Bizim için düşünmelerini gerektikleri için, bizim adımıza karar vermeleri için maaş vermiyor muyuz onlara? Neden onlar işini yapıp bizde hayatımızı yaşamıyoruz? Birlikte yönetilecekse, bizi de dâhil edeceklerse onlara ne gerek var o zaman? Bizlere hizmet için seçilmediler mi?

İki kişi karşılaşsın siyaset konuşuyor. Ayar oluyorum cidden. Çok da anlıyorlar ya. Mahalle bakkalı ya ülkeyi yönetmek. Dile getirmek başka, oturup saatlerce tartışmak bambaşka. Normal vatandaşın siyasetle ne işi olur? Siz gittiğiniz yeri gördüklerinizi, gözlemlediklerinizi anılarınızı paylaşsanıza! Başka konuşacak hiç mi bir şeyiniz yok?

Hep bir memnuniyetsizlik, hep bir mutsuzluk, hiç kimse memnun değil. İyi de arkadaş Portekiz vatandaşları mı seçti bu yöneticileri? Kim seçti?

Çocuklar demiştim, yeri geldi diye söylemek isterim. Çocukların yanında siyaset konuşulması çok fazla tehlikelidir, hatırlatırım. Onun idrak etmesi mümkün değil, dolayısıyla ailede savunulan neyse direk onu kapıp, onu savunuyor. Çünkü sorgulamak için daha çok erken ona. Onunla da büyüyor. Bakış açısı öyle oluyor. Kendisine doğru geldiği, kendi doğrusunu seçme şansı bırakılmıyor, bu suçtur gözümde. Kesinlikle suçtur!

Okul önlerinde veyahut sivil hayatta ama okul formasıyla onlara bozkurt işareti yaptırırlar, yok AK Parti Rabia’sı, yok CHP sloganı. Nedir bu görsel ve beyin kirliliği? Lütfen çocukların temiz dünyasını siyaset gibi bir entrikayla boyamayın! Lütfen onların temiz beyinlerine dokunmayın! Bırakın! Bırakın kendi doğrularını kendileri okuyarak bilgilenerek sorgulayarak öğrensinler! Onlara Öğretilecek olan en doğru şey Ülkemizde Al Bayrağımızın altında herkesle kardeşçe yaşamak olmalıdır! Başka bir şey değil! Çünkü onlar ÇOCUK!

Vakti zamanı gelince bırakın da o ayırsın doğrusunu yanlışını! Okuyarak! Sorgulayarak! Kulaktan dolma veya çıkar amaçlı konuşmalardan değil!

Menfaat, çıkar amaç için fikrini değiştirenler çocuklara doğruyu öğretemezler!

 Bu atom bombasından daha tehlikelidir. Bir örnek vereyim. Son Rusya gerginliğinde bir okulda bazı çocuklar Türk bayrağını alıp Rus kökenli bir çocuğun yüzüne yüzüne doğru savurup üzdüler. Atatürk tişörtü giyen başka bir çocuğa farklı üsluplar kullandılar, başka siyasi partiyi destekleyen ailenin çocukları diğerlerine… Anlatmak istediğim yeterince açık diye düşünüyorum. Allah aşkına çocuğun siyaset anlayışı olur mu hiç? “Henüz sorgulayamadığı şeyler” için çocukları suçlamak? Aralarında ayrımcılığa kadar gidiyor, gider de…Lütfen !

VE;

Mesleğimiz gereği herkesin siyasi kimliğini araştırmak zorundayız bilgi için, dolayısıyla tüm adaylara öncelikle başarılar diliyorum. Yolları açık şansları bol olsun… Aralarında en genç aday olan Berker Esen’e iki laf etmek isterim.

Güzel kardeşim, “çok isterdim” beyefendiliğin ve içten davranışların, bilgi ve birikiminle, üslup ve duruşunla, savundukların ve bakış açınla yönetici olmanı ve Cumhuriyet Halk Partisine layıkıyla, olması gerektiği gibi hizmet etmeni. Genç olman büyük avantajdı.Tecrüben de vardı...

Ama olamayacaksın üzgünüm. Olursan da olamayacaksın. Çünkü seni başka bir projenin kahramanı olarak görüyorum. Kendi düşünce ve isteklerini yapamayacaksın demiyorum yaptırtmayacaklar diyorum bu yüzden Olursan da olmayacaksın dedim.

Güzel kardeşim ”Çok isterdim” Seçimi kaybetmiş ve Belediyeyi kaptırmış bir İlçe Başkanın yerine geçmeni.

Ama sen, geçen dönem öfkeyle gönderilen bir Başkan’ın ve Belediyeyi kaptıran bir İlçe Başkanının komutlarıyla yönetilecek yöneteceksin. Sence etik mi? Ve sence ne kadar gidebilirsin? Sence neyi, ne kadar yapabilirsin? bu görünmeyen zincire vurulan ellerin ve beyninle? Yine de bol şanslar dilerim sana. Ben çok mutlu olurdum “senin” olmandan.

Söylediklerinin arkasında durmayan yöneticilerin yönetiminden geliyorsun...Dursalardı herkes yerinde olup işlerini yapıyor olurlardı…Üzgünüm bu söylediklerim için. Beni ve benim gibi düşünenlerin bu düşüncelerini yerle bir etmeni herkesten çok istediğimi bilmeni isterim…

Herkes birçok şeyin farkında aslında. Silivri’de CHP  hep sus pus, kısır bir döngü içinde, Aylaaarr ve aylardır, biz orucu bir ay bir şey yemeden durmak diye bilirdik ama CHP sayesinde “beyin orucunun” da var olduğunu gördük. Bitmedi bitmiyor. Nereye park edeceğine karar veremeyen bir şoför gibi sürüp duruyor…İnsanın sorası geliyor; Hiçbir şey öğrenmediniz Ulu Önderin anlattıklarından diye?

Cumhuriyet Halk Partisi, Cumhuriyetimizin kuruluşundan günümüze kadar yaptıklarını ve yapacaklarını nüfusun 7’sinden 70’ine her kesimine anlatan bir parti olmalıdır…Teoride evet, öyle lakin pratikte…??? 

Ben Ulu Önder'in izinde yürüyen kanının son damlasına kadar Türk kanı olup,bu vatan için akıtmaktan gurur duyacak bir Cumhuriyet kadınıyım.Can verip kan akıtılarak kurulan bu Cumhuriyet böyle pasiflikle korunamaz! ! !

Daha fazla bir şey söylemek istemiyorum sadece şunu sormak istiyorum;

Öncelikle Cumhuriyet Halk Partisi bu ülkede 40 senedir iktidar olamıyorsa kalkıp da iktidarı eleştirmek ironi olmuyor mu biraz? Elbette eleştirilecek, elbette doğrusu yanlışı anlatılacak lakin eleştiri önce kendinden başlanmalıdır… Çaydanlık bakmakla kaynamıyor hatırlatırım.

Mesela Partide farklı fikir sunan veyahut yenilik değişim isteyenleri, ötekileştirerek partiden uzaklaşıp soğumasına sebep olmanızı eleştiriyor musunuz?

Merkez üssü Silivri olan depremde Sayın Ekrem İmamoğlu buraya gelip insanlara "Geçmiş olsun"diyemezmiydi?Silivri ona destek çıktı.Peki sizler onun gelmesi için çaba gösterdiniz mi?Gösterdiyseniz niye gelmedi?Göstermediyseniz neden göstermediniz?

Winston Churchill'inin sözünü hatırlatmak isterim,der ki;"Politika gerçekleri gizleyip yalan söylemek değil, gerçeklerin istediğiniz yanını göstermektir"  

 Cumhur ittifak neden kazandı Silivri’de sizce?

Çünkü insanlar değişim istedi. Yenilik istedi, Yardım istedi. Çare aradı. Bulunur bulunmaz tartışılır ama aradılar mı evet. Değiştirdiler mi? Evet!

Biz ajans olarak İlçe genelinde tüm okullarla Milli Eğitim Müdürlüğü, Kaymakamlık, Savcılık tüm siyasi partiler, STK’larla kitap toplama projesi başlatıp, 8.000 bin kitap topladık çocuklarımıza, kütüphanelerini doldurduk. Neden sizce?

Cumhuriyet Halk Partisi İlçe Başkanını defalarca arayıp söylediğimize davet etmemize rağmen en son gelip pastane karton çantaya maximum 10 kitap getirerek zahmet etti. Şaka gibi şaka! Delirdim öfkeden. Sizler Ulu Önderin ekmeğinden kısıp kitap alan bir liderin kurduğu partinin yöneticilerisiniz! Kime ne anlatıyorsunuz?

AK Parti İlçe Başkanı Mutlu Bozoğlu, 7 koli kitap gönderdi 7 koli tekrar ediyorum. Yaşa göre liste liste ayrılmış vaziyette hala bende Liste. Bu mudur? Budur! Gelip fotoğraf bile çektirtmedi, destek dediğim budur anlayışımda. Fotoğraf verse ne olur vermese ne olur. Çocuklara destek çıktı mı? Evet! Bitti! Bir kez daha teşekkür ediyorum ona.

Beni ilgilendirmiyordu A parti B parti, o çocukları kim ciddiye alıp kim destek verdi ben buna bakarım doğrusu neyse o !

O yüzden Silivri’de Cumhuriyet Halk Partisi otursun önce kendi yönetimini bir gözden geçirsin. Ve lütfen yeniliğe gitsin! O zaman eleştirilerini boş olarak değil layıkıyla yapmış olsun…

Çünkü (gerçek) cumhuriyet, yurttaşların eşitliğidir, koşulsuz seçme ve seçilme hakkıdır, halkın yönetim süreçlerine katılmasıdır, özgür mahkeme, basın ve örgütlenmedir, demokrasinin, hak ve özgürlük zemininde gelişmesidir. Sizlere, çalışmalarınıza baktığımda yaşadığımız şeye cumhuriyet diyemem! Benim Demokrasi ve Cumhuriyet anlayışım yukarıda hatırlattıklarımdır!

Sevgili Silivrililer sizlere sevgi ve saygılarımı sunarken şunu da son olarak hatırlatıyorum;

Menfaat, çıkar amaç için susmayın! Korkmayın da! Topluluğu Siyasiler yönetiyor olabilir, onları seçen sizlersiniz ve onlar sizlere hizmet için seçilmişlerdir. Bunu unutup karşılarında el ayak ovuşturarak el pençe olup yalakalık yapılmasın! Değmez bu 60 yıllık ömre yanlışa boğun eğmek! Siyasi kimliklerine saygı duyup konuştuklarını itinayla dinleyip doğrusuna karar vermek yeterlidir!

Sevgiyle kalın…

Yazarın Diğer Yazıları